Ben en çok sende kaldım
En çok sana yenildim
En çok sende ağladım
İşin garibi bütün bunlar olurken
Sen yoktun.
Hiç olmadın olmayacaktın da .
Ben bunu bile bile yandım.
(Sultan Sena)Yine salak saçma deliresi bir güne uyanırken, duvarları ve tavanı izledim belirli bir süre.. Yaşamanın ne kadar saçma ve gereksiz olduğunu düşündüğüm her gün daha da ölüyor ve tekrar dünyaya gelemiyorum, gelmek isteyen kim ki zaten. Kahramanımı kara toprağa vereli yıllar, aylar, haftalar ve günler geçip gitti ama ben hala onun gidişindeyim. Her gün ağlasam da yanına gitsem de acım dinmiyor ve yenisi yerine muhakkak geliyor. Bir insanın yüreği ağrır mı sanki bin yerinden çatlamış paramparça olmuş gibi... sanki,.. öyle işte.
Neyse ki bugün lanet olası okul bitiyor, ve ben artık sinirimi bozan insanları görmek zorunda kalmayacağım tek sevindiğim şey şu an sadece bu. Bulut, şerefsiz babasını ve onlar gibi acınası insanları görmeyecek olmam beni kısa bir süre olsa da mutlu etmeye ve yüzümü küçücük bir tebessüm ile doldurmaya yetti diyebilirim. Güldüğümü gören kardeşim yanıma geldi ve o da gülüyor.
-Hayırdır Beren ağzın kulaklarında?
-Seninkiler de öyle Ayça, bugün lanet olası okulun son günü ondan bu mutluluk.
-Sonunda bittiğine inanamıyorum, neyse hadi hazırlan da kahvaltı edip çıkalım.
Dişlerimi fırçalarken düşündüğüm şeylerin haddi hesabı gerçekten de yoktur herhalde. Aynaya bakarken gördüğüm Beren babasının kızı olan Beren değildi artık! O kadar değişmiş ve başkalaşmıştım ki, babam geri gelse asla tanıyamazdı. Ben bile kendimi tanıyamazken babamın ya da bir başkasının beni tanımasını beklemiyorum düşünemiyorum da.. Bugün her şeyin bitme zamanı ve babamın huzur içinde uyuma zamanı. Sonun geldi artık Kemal Uluğ son duanı etme vaktin yaklaşıyor ki ben o fırsatı vereceğimi hiç sanmıyorum.!
Elime aldığım kıyafetlerin ne olduğuna bakmadan direk giyinip mutfağa doğru adımladım. Kimseye kendimi beğendirme çabasında olmadığım için standart ve klasik giyindiğimi düşündüğümden kıyafetler saç ya da makyaj çok da umurumda değil. Mutfağa vardığımda yine masanın etrafı tastamam dolu. Bende beni bekleyen yerime oturup kahvaltımı etmeye başladım. Ne hikmetse masadaki herkes konuşuyor ama sadece benim salak kuzenim susuyor.
-Şşş Jay! Hayırdır kuzen sesin çıkmıyor?
-Jaaaay sana diyorum.
-Hah.. ne ne.... var ne diyon Beren?
-Ne demek ne var Jay dalmış gitmişsin ne oldu dökül.
-Bir şey yok kızım kafanda kurup durma.
Neyi var bu çocuğun kaç gündür ne varlığı ne yokluğu. İlk defa böyle gördüm kuzenimi ama Jay hiç böyle olmazdı zaten. Hep gülerdi ve ağladığını ya da yüzünün asık olduğunu gören yoktur, şu andan itibaren biz hariç kimse görmemiştir. Giderken fırlattığı sandalyeyi yerine koyup Efeyi yanıma çağırdım.
-Efe biraz konuşalım mı?
-Ne oldu Beren?
-Jayin neyi var sen biliyor musun? Kaç gündür bir sıkıntısı var ama bana bir şey demedi sana demiştir.
-Bende bilmiyorum bana da anlatmadı ama ilk defa böyle gördüm. Gel dışarı çıkalım hava alalım diyorum ama odasından dışarı çıkmıyor.
-Neyse sana bir şey derse benimde haberim olsun olur mu ne yapacağı belli olmaz sen yanın da olursan sevinirim Efe.
-Sen git bizimkilerin yanına ben bi Jayin yanına gidiyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 YAŞIM
Teen FictionSiz hiç 17 yaşınızda intikam almaya kalktınız mı? Peki ya ölesiye özlem çekip içiniz acıdı mı? "Verilen kayıplardan bahsetmiyorum bile". Bir insanın 17 yaşında başına neler gelebilir dediğim zaman başlıyor işte. Kim bilir o gün belki de "Yok canım...