Sen gittin hemen ardından uykularım da gitti .
İştahım durur mu?
Peki ya tatlı dilim?
Ya gülen yüzüm?
Durmadılar tabi...
Sen gittikten sonra ne kadar güzel yanım varsa birer ikişer terk ettiler beni.
Ama tüm bu gidenler içinde en çokta sensizlik mahvetti beni.
Şu sensizlik yok mu?
Kansızlık gibi ,
Kanser gibi yedi bitirdi beni
Sen gittin bu tuhaflık geldi üstüme ve hiç gitmedi üzerimden iyice aksileştim .
Öyle ki en sevdiklerim dair hiç kimseye olsun gün yüzü göstermedim.
Hani bozuk saat bile günde bir kez doğruyu gösterirmiş ya işte ben onu bile beceremedim sevdiklerime karşı .
Dedim ya aksileştim tıpkı bir ihtiyar gibi her tarafı kırıp döken bir çocuk gibi çekilmez bir hale geldim.
Bu arada bozuk demişken ağzımda bozuldu benim .
Trafikte önüme geçene sövüp geçiyorum sevgilim.
Okumadan sileceksin bu mesajı biliyorum ama yinede yolluyorum .
Neyse bozulmuş ağzımdan öpüyorum seni .
Hoş kal bana geldiğin ilk gün ki gibi...-Peki bu kablo ne işe yarıyor ? Cevap versene Egemen kime diyorum ben .
-Ayça bu kaçıncı soruşun dur ben söyleyeyim 20 . Ses sisteminin kablosu . Kafeye sesin tiz bir şekilde dağılmasını sağlıyor anladın mı?
-Aptal mıyım ben . Tabi anladım . Her neyse biraz da sevdiceğimi göreyim.
Jay kafede ilk kez sahne alacaktı. Bunun için hazırlanırken Ayça tabi rahat bırakır mı her şeyi soruyor. Kuzenim de haliyle sinirlenmiş olmalı. Bugün kafe gerçekten kalabalık . Bende haliyle yoruldum. Kahramanıma gidesim varda.
Yapmam gerekenler var onlar bitsin durur muyum asla . Hani her şey üzerinize gelir de sesiniz çıkmaz ya yada ne biliyim siz susarsınız tam da öyleyim işte . Her şey o kadar boş ve yalan ki ben bile şaşıyorum böyle olmak zorunda mıydı? diyorum . Ben kahramanımı kaybetmek zorunda mıydım?
Her şeyi geçtim annemi körü körüne kaybetmek yok mu . Jay müzik sistemini kurmuş olacak ki kafede sesler yükselmeye başladı. Oturduğum yerden kalkıp kafenin içine ilerledim. Baya eğleniyorlardı Me Like Yuh şarkısını söylüyor. Herkes o kadar mutluydu ki sanki ben buraya ait değil gibiydim mutlu olmayı hak etmiyordum .
Kahramanım orada yatarken nasıl mutlu olabilirim ki . Olmuyor yapamıyorum beceremiyorum işte . Kafenin ortasında kala kaldım. Kaçıp gitmek istedim bu şehirden her şeyden . Bizimkilerin yanına gidip oturdum . Kuzenim de iş var çok güzel söylüyor . Şarkı bitince kafe alkış sesleriyle inledi . Hepimiz tebrik ettik ve yanımıza oturdu.
-Beren bugün seni bir yere götüreceğim.
-Beni mi neden ?
-Soru sorma gideceğiz.
-Sarp bana emir verme . Hem ben neden geliyorum seninle Efeyi götür.
-Ben seni istiyorum ve seninle gideceğim. Konuşma da git siparişleri al "dedi bir sinirle kalkıp siparişleri aldım. Sarp sırıtarak bakıp bir şeyler konuşuyordu ben de inadına yanına gitmedim . Kafede tek bir masa bile boş değil ve 30 garson yetişemiyor . Personel odasına gidip kendimi koltuğa attım . Çok yoruldum ya . Kapı gürültüyle açılanca bende ağzımı bozmuş oldum .
-Çüş ahıra mı giriyorsun ayı .. Sarp!"dedim gelen kafenin sahibi benim de gıcık patronummuş.
-Nasıl konuşuyorsun sen . Ayrıca neden yanımızda değilsin ?
-Nasıl konuştuğum seni ilgilendirmez . Unuttun mu ben çalışanım sizin yanınızda ne işim olur değil mi Sarp bey .
-Ben öyle mi dedim . Hadi üstünü değiştir de çıkalım . Sonra buraya geleceğiz . Kafe bugün gece yarısına kadar açık. Egemen için"dedi. Sarp odadan çıkınca bende kıyafetlerimi değiştirip yanına gittim. Nereye gidecektik merak ediyorum açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 YAŞIM
Teen FictionSiz hiç 17 yaşınızda intikam almaya kalktınız mı? Peki ya ölesiye özlem çekip içiniz acıdı mı? "Verilen kayıplardan bahsetmiyorum bile". Bir insanın 17 yaşında başına neler gelebilir dediğim zaman başlıyor işte. Kim bilir o gün belki de "Yok canım...