5; sana gelince... aklım duruyor

79.8K 7K 13.5K
                                    

Medya, JK ile Tae'nin arabada dinlediği şarkı:)

Yer: Namsan Dağı etekleri, Seul

Tarih: 22.09.2016 00.45

Kırmızı oduncu gömleğim ve saçlarımı saklamak için taktığım siyah bere ile tozu dumana katan arabalar arasında yürürken bir ihtimal beni buraya çağıran sığırı görme umuduyla etrafa bakınıyordum. Yakışıklılığı ile dokuz köyden aynı anda bir numara seçilebilir veyahut en iyi model dâhi ilan edilebilirdi fakat şu an beni ayağına çağırmış olduğu gerçeğini hiçbir ateist inkar edemezdi.

Kalbim bu duruma mutlu olmam için hücrelerime ibadet ederken varlığına her dakika şükrettiğim aklım bana hıncımı almamı söylüyordu. Kurtulmak istemediği 'ineğin' kötü tarafını görmek üzereydi. Adımlarımı hızlandırdım ve bir koşu pistindekine benzer şekilde sıra sıra dizilmiş arabaların olduğu yarış alanına geldim. Sonra, tüm planlarım bozuldu.

Çünkü onu gördüm.

Siyah düz tişörtünü göklerden gelen bir armağan havasında yırtık kotunun içine sıkıştırmış, altına da kiremit rengini andıran kısa botlarını geçirmişti. Söylediklerimi geri alıyorum, Tanrım. O, yalnızca yürüse bile tüm dünya hayran kalarak ona bakabilirdi. Çevresindeki kızlı erkekli grubu pek tabisiyle etkisi altına almış, herkesin suratına kahkaha getiren gülüşler bırakıyordu. Gözlerim duruşuna, kalçasını yasladığı jilet gibi parlayan arabaya ve solundaki tamamen deri giyinmiş kızın belindeki parmaklarına kaydığında titreyerek kendime geldim ve suratıma kimseye fark ettirmeden bir tokat attım.

Uykum geliyordu herhalde, bu uyuşukluğuma başka bahane bulamazdım.

Jungkook'un etrafındakilerin gülüşme sesleri artarken yere eğdiğim kafamı kaldırdım ve hiç beklemediğim halde onun gözleriyle karşılaştım. Uzaktan beni izlediği yetmiyormuş gibi dudaklarına o mahvetmek istediğim gülüşünü yerleştirmişti ve adımlarımın hızlandığını görünce beline sarıldığı kızdan ellerini çekmişti.

Yanına gidebildiğimde, "İşte geldim." dedim ve bana merakla bakan sekiz kişiden gözlerimi kaçırdım.

O ise "Dağılın," dedi, boş boş bakan seviyesi düşük arkadaşlarına. "şimdi."

Sesindeki ciddiyet ile tahrik olmamak için küçük, dünya barışı için büyük bir adım attım.

"Teşekkür ederim," dedi dişlerini göstererek güldüğünde. Ben en çok, onun bu hallerine deli oluyordum. Hem çok samimi görünürken bir yandan o kadar yapmacık hissettiriyordu ki tenimde henüz oluşmamış her sivilceyi morartana dek oynamak istememe neden oluyordu.

"Harita, arabanın torpidosunun içinde. Onun haricinde sormak istediğin bir şey var mı?"

"Ne zaman bitecek?" dedim, ukala tavırlarını görmezden gelirken.

"Endişelenme Bay İnek," diye kıkırdadı ve kutsandığımı, bir şövalye gibi dünyadaki kötülükleri yendiğimi hissettim ama akıl sağlığım için gözlerimi dudaklarından kaçırdım. "seni eve ben bırakacağım."

Ona cevap vermek için ağzımı açtığımda cırtlak bir ses lafımı kesti ve yanımıza gelen iki kızı gözlerimi devirerek süzdüğümde içlerinden daha kısa olanı konuştu.

"Jungkook Oppa!" dedi ve oracıkta kusmak istedim. Ne yazık ki bu sadece başlangıçtı.

"Oppa," dedi tekrar, ben ise utancımdan boğulmak üzereydim. "sen gerçekten Jungkook Oppa mısın?"

"Eğer öyleysem," dedi, zengin züppe ve soru soran kızın kulaklarına eğilip fısıldar gibi yaptığında ergenliğe yeni girmiş pilicin erimesini sağladı. Öhöm, kendimden bahsetmiyorum. Ben ergenliğe gireli çok oldu. "ne olacak?"

classroom :: vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin