38; unuttuysan...

54.9K 3.7K 14.6K
                                        

Öhm, şapşal yazar burada! Binbir zorluk ve çileyle yazdığım bu bölümü, bir de bitmesine iki yüz kelime kala yanlışlıkla yayımladım ve elim ayağım buz kesti...

Eski versiyonu okuyabilen var mı bilmiyorum - ışık hızında geri almışımdır umarım- ama unutun onu, bunu okuyun, bu güzel😂

Her neyse, gece gece heyecan yaptım yahu. Medyadakini ve eklediğim şarkıları es geçmeyin, dinleyin, güzeldir.

"Ek şarkı: Orion's Belt - Sabrina Claudio"

İyi okumalar🙌🙈😭😭😭

Yer: Gangnam, Seul

Tarih: 30.10.2016 00.00

Kollarındaydım.

"Ben..." dedi, zorlukla çıkarabildiği o sessiz tınıyla. "vuruldum mu?"

Konduramıyordu ki kendine. Vurulmam sanıyordu, egosu burada bile yıkılıyordu.

Ne söyleyeceğimi bilemediğim çok az an olur fakat şu an, dilimi koparsalardı da cevap veremeseydim ona. Dev bedeni bir yığıntı gibi çimlere düştüğünde hala kollarında kalmaya devam etmiştim ama bembeyaz tişörtü, yoğun kandan dolayı simsiyah bir irin tabakasına döndüğünde onu apar topar dizime yatırmıştım. Aklımı kaybetmiştim, Jungkook göğsünde iri bir delik ile gözlerini kocaman açmış bana bakıyor ve bir cevap bekliyordu. Ben ise susup kalmıştım.

Tüm susmalarım eziyete dönüşürken oracıkta kalakalmıştım.

Kendine gel, Taehyung. Onun yanında ol, yapabilirsin.

Onu... kaybetmeyeceksin.

"E-Evet sevgilim," dedim, konuştuğum an ağzımdan bir ağlama silsilesi kaçarken. "sen bana vuruldun ya hani."

"Bana çok aşıksın falan."

Kırıklarla dolu gülümsemem ile Jungkook'un suratına bir tebessüm kattığında belimi sıkıca kavrayan ellerinin yumuşadığını ve azar azar dokunuşunu kaybettiğini hissettim. Birazdan bayılacaktı evet, ben hala burada saçmalıyordum.

Ama kendime gelemiyordum.

"Doğru," dedi Jungkook, sol akciğerinin tam ortasına bir kurşun yemişti ama hala bana alayla bakıp laf yetiştirebiliyordu. Neden onu bu kadar güçlü yarattın, Tanrım? Bu kadar acıyı kaldırabilecek mi? Gerçekten o kadar güçlü mü?

Jungkook tekrar hırıltılı bir halde mırıldanmaya başlarken gözlerinin sulandığını gördüm ve ağzını açtığında dışarıya akan kanı tüm damarlarımdan defetmek istedim.

"Sana on dokuz saniyenin on dokuzunda da vuruldum, güzelim."

Zihnimin pervasız odalarında sirenler çalarken onun gözlerinin içini izledim ve bana dünyadaki her şeye sahip bir adam gibi baktığını fark ettim. Gözyaşlarım engelsiz bir koşuda rekabete karşı koşarken hıçkırıklarımı zar zor tuttum ve salya sümük halimle konuşmaya çalıştım.

"Sus artık," dedim, kızarcasına. "Sus, Jungkook, ölüyorsun."

Dudak çatlaklarından akan kana rağmen yutkunan adam, kelimeleri kendine hicran eylerken yumruklarını sıkarak fısıldadı.

"Ben seni," dedi ve dişlerini sıkarak kesik bir nefes aldı. "her gördüğümde ölüyorum zaten, Taehyung."

"Sus ne olur..." diye sayıklarken ellerim hala beyaz tişörtünün üzerinde, kurşunun girdiği yere baskı yapıyordu. Daha fazla kan akmaması için tampon yaparken ilk defa ders çalıştığıma şükrettim ve en azından Jungkook ile bana fazladan veda vakti ayarladığı için minnet duydum.

classroom :: vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin