Heyo! Bazen gülerek bazen de ben ne yazıyorum ya diyerek kendimi tokatladığım bir bölümdü🙈
Lafı uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum ve güzel yorumlarınızı bekliyorum🙏
İyi okumalar! 💜
Yer: Seul Sanat Lisesi, F-12 sınıfı
Tarih: 20.10.2016 14.23
Notlar aldıran matematikçimiz Han Bey'e yetişmek için ışık hızında yazı yazmaya çalışırken yanımda arkasına yaslamış, tahtayı izlemek yerine beni izleyen bir adet Jeon Jungkook vardı.
Dün gece, benim o kırmızı odanın akıbetini anlamama izin vermeden bardan çıkarmış ve ekstra lüks yeni arabasıyla -evet, şu geçen yolda kaldığımız- beni eve bırakmıştı. İnanın, merak edilecek hiçbir şey yapmamıştık.
Belki biraz... arabanın içini hamama çevirecek kadar öpüşmüştük, o kadar.
Kaçamak bakışlarla ona baktığımda göz göze geldik ve utanmazca dudaklarını ısırırken parmaklarını sıranın altından bacaklarıma dokundurmaya başladı. Defterime yazı yazdığım kalem titremeye başlarken yüzünü bana doğru yaklaştırdı ve kulaklarıma değen dudaklarıyla derin bir iç çektim.
Asla uslanmıyordu.
"Parmaklarım seni seviyor," dedi, ukala bir tavırla omuz silkerken. "biliyorsun."
"Bilmez miyim?" diye mırıldandım, gözlerimi devirdiğimde. "Her uzvun beni seviyor."
Sağ elini abartılı bir şekilde kalbinin olduğu yere koyup alt dudağını dişlerinin arasına aldığında hızlı bir nefes çekti ve sırtımın yaslandığı sıradaki eli, ensemi kaşımak ile görevlendirildi. Cidden... bir metre ötede hocanın ders işlemesi umrumuzda değil gibiydi.
Gibisi fazla, umrumuzda değildi.
"Beni çok iyi tanıyorsun," diye kıkırdadığında onun gülüşü yüzünden kalp krizi geçirdiğimi zannettim ve kalbinin üzerindeki eline, parmaklarımı koyup hafifçe okşadım.
"Tam bir şerefsizsin." dediğimde elimin altındaki eli kasıldı ve çok geçmeden kulağımın yakınlarındaki dudakları yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu.
Tanrım! Dersteydik yahu!
"Senin şerefsizin..." diye mırıldandığında üzerimdeki gerginlikten tebessüm dahi edemememiştim ama beynime kan gitmiyordu, sanırım.
Sikeyim, o benim şerefsizimdi.
Birbirimize dair söylediğimiz lakaplar gerçekten takdire değer. Of, napalım biz de böyle garip bir çiftiz işte.
"Jungkook ve Taehyung," diye bağıran Han Hoca'nın gür sesi, ikimizi ayırabilen bir belirteç olduğunda Jungkook yapmacık bir şekilde öksürmüştü. "ne yapıyorsunuz, canlarım?"
"Birbirimize sevgi gösterisi yapıyoruz, hocam." dedi Jungkook, gayet normal bir açıklama yapar gibi. Tanrım, tam bir şapşaldı.
Ama onu seviyordum.
"Hem canlarım da ne?" dedi, Jungkook, sesinin desibelini kısıp bana döndüğünde. "Öğk, kusacağım galiba."
"Çıkın dışarı!" diye bağırdığında haftaya sınav yapacak olan hocanın gözlerine melül melül baktım ama adamın göz bebeklerini saf bir öfke kaplıyordu. "Çıkın, gözüm görmesin sizi, pis veletler!"
"Biz de size bayılıyorduk, hocam."
Jungkook'un umursamaz ses tonu sınıfa dalga dalga yayıldığında bileğimi kavrayarak sınıftan çıkmamızı sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
classroom :: vkook
Fiksi PenggemarGözlerinizi, size yabancı olan birinin gözlerine değdirdiğinizde o kaçamak bakışların kaç saniye sürdüğünü saydığınız oldu mu? Benim, oldu. Tam tamına on dokuz saniye.