15.07.2017
***
Salona girdigimizde Nazife anne Ateş'i beşiğine yatırıp, Emre'ye baktı. "Ateş'ten uzak dur!" dediginde, Emre yüzünü asıp "Neden ama?" diye sordu.
Nazife anne Emre' ye kısa bir bakış atıp "Ateş'imi kendine benzetmene izin vermiyorum." dedi. Emre hiç oralı olmadan, yüzünde beliren sırıtış ile Nazife anneye baktı. "Sen merak etme anacım. Ateş tıpa tıp bana benziyecek." dediginde, Nazife anne en sinirli bakışlarını Emre'ye dogru attı.
"Nazife anne boşver uğraşma." dedigimde, Nazife anne bana baktı. "Eger sen olmasan, o zaman bu deliyi ölsemde eve almam. Ama işte işin ucunda sen olunca herşey değişiyor." dediginde, Emre "Ayıp oluyor ama ana." dedi. "Ne zararımı gördün ki benim?" diye sordugunda, Nazife anne "İyiliğinden çok zararını gördüğümüzden olmasın o." diyerek salonun kapısına dogru yürüdü.
Kapıda durup Yakut ve Hilal'e bakıp "Siz ikiniz kalkında bana yardım edin." dedi. Salonun kapısından çıkarken "Eşek kadar olmuşlar ama yardımdan haberleri yok." dedigini duydugumda, kahkaha attım. Hilal ve Yakut birbirlerine bakarken, Yakut "Hadi Hilal.. Yoksa Nazife anne bizi kesecek." diyerek Hilal ile birlikte kalktılar.
Ikiside salondan çıkarken Emre'de "Durun bende geliyorum." dedi. Çetin kaşları çatık bir şekilde "Sen ne yapacaksın mutfakta?" diye sordugunda, Emre omuzlarını silkip "Şimdi Nazife anne allah bilir ne güzel yemekler yapmıştır. Gidemde hepsine bir parmak atam." diyerek salondan çıktı. Arkasından Çetin'in "Onu yaparsan o parmağı sana yediririm." diye bağırsada, Emre hiç bir cevap vermedi.
Çetin ile salonda yalnız kaldığımızda, Çetin'in delici bakışları benim üstümdeydi. Çetin'e kısa bir bakış attığımda, bana neden böyle baktığını anlamıştım. Anlamıştım anlamasınada, yinede anlamak istemiyordum. Çetin'in ağzını açacağını gördügüm sırada "Sakın!" dedim. "Sakın birşey deme Çetin!"
Çetin sesli bir şekilde oflarken "Bir kere beni dinlesen," dediginde, bu sefer sesli bir şekilde ben ofladım. Vücudumu Çetin'e dönüp "Bak Çetin," dedim. "Seni anlıyorum. Annemi, kendini annenin yerine koydun ve şuan onu öyle görmek senin canını yakabilir. Ama benimde canım yandı. Hemde çok fazla.. Ve ben hala o acı ile boğuşurken, o acıların sahibleri hakkında hiç birşey duymak yada bilmek istemiyorum. Lütfen beni anla."
Çetin bir kaç saniye bana öylece bakarken derin bir nefes alarak "Tamam." dedi. "Ama zamanı geldiginde, beni dinleyeceksin?" diye sordugunda ise, cevabım her şekilde hayır olsada, Çetin'den ve anlatmak istediklerinden kurtulmak istedigim için, olumlu anlamda başımı salladım.
Çetin verdigim cevaptan memnun olmuş bir şekilde bana bakarken, bakışları karnıma dogru kaydı. Elini karnımın üstüne koydugunda, bebeklerim sanki bunu hissetmiş gibi, ikiside aynı anda, Çetin'in elinin oldugu yere tekme attılar. Çetin hissettigi o küçük baskı ile şaşkın bir şekilde bana bakarlarken "Birileri dayısını çok seviyor." dedim. Çetin hala şaşkın bir şekilde bana bakarken "Bu.." diye başladı ama devamını getiremedi.
Parmakları biraz önce bebeklerimin tekme attığı yerin üstünde gezerken, bebeklerim tekrar aynı yere tekme attılar. Çetin'in yüzünde beliren gülücük ile "Ikiside kesinlikle futbolcu olacak." dedi. Çetin'in dedigine gülerken "Toprak olur ama Yagmur'u bilmiyorum." dedigimde, Çetin "Merak etme.. Onuda Toprak gibi futbolcu yaparım ben." dedi.
"Kesin yaparsın."
"Ne kadar kaldı?"
"2 ay." dedim derin bir nefes alırken. Çetin'in yüzünden eksik olmayan gülücük ile bana bakarken "Çok uzun," dedi. "2 ay nasıl geçecek ki şimdi." dediginde "Bir de bana sor." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Hicrân
ChickLitÖykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelmeye çalışıyor.. Onu yok saymayı deniyordu.. Ama olmuyordu.. Çünkü bu Aşk-ı'n Esaret'i, onu Aşk-ı'n...