11.11.2017
***
Yalanlar..
Hayatımıza birileri sayesinde giren ve hiç ummadığımız bir anda ortaya çıkarak, bu zamana kadar gerçek oldugunu inandığımız her şeyi yıkıp geçen şeydi. Öyle zehirli bir ignesi vardı ki yalanların, seni bulup, canını acıtmayacak şekilde, seni soktugunda, sen hiç fark etmeden, o çoktan bütün zehrini sana bırakıp, hiç bir şey olmamış gibi bir kenara çekilir ve senin nasıl mahvoldugunu keyifli bir şekilde izlerdi.
Ve ben, beni hiç ummadığım bir anda bulup, o zehirli ignesini kalbimin tam üstüne sokup, zehrinin vücuduma yayılıp, beni mahvetmesine izin verdigim yalanlar ile yalnızdım. Gözlerimi her kapattığım anda, hayatımı kaplayan yalanlar bir bir gün yüzüne çıkıp, benim ne kadar da acınak bir halde oldugumu bana gösteriyorlardı.
Evet.. Şuanda hiç olmadığım kadar acınacak bir halde, hayatımı saran yalanlardan bir şekilde kurtulmaya çalışıyordum. Ama o yalanlar beni bırakmak istemeyip, bana daha sıkı bir şekilde sarıldığı için, onlardan kurtulamıyor, hatta daha çok onlar ile bir olmaya başlıyordum. Yoruldugumu hissediyordum. Hem bedenen hemde ruhsal olarak, çok yoruldugumu ve bittigimi hissediyordum.
Babam ile olan gerçekleri yada tahminleri ögrendikten sonra, ne kadar bir zaman geçti aradan bilmiyordum. Bir zaman sonra beynim bana karşı gelerek, günleri saymayı bırakmış, öylece her şeyin yanımızdan bir su gibi akıp gitmesine izin vermişti. Tek bildigim şey, su gibi akıp giden o şeylerde, sadece zaman degil, bende akıp gidiyordum.
Tamamiyen kendi içine çekilmiş, elinden geldigince herkesten uzak durarak, aklımı başıma toplamaya çalışıyordum. Bu süre zarfında, arkadaşlarım, Aleyna, annem, Nazife anne hatta Burak bile bir şekilde yanımda olmak istiyor olsada, ben hiç birini kabul etmiyor, onları gördügüm yerde kaçıp gidiyordum.Bunu yapmamım en büyük sebebi, sadece kafamı dinlemek ve bazı şeyleri beynimde toparlamak istedigimdendi. Ve bunu onlar yanımdayken yapamayacağım için, yalnız kalıp yapmam lazımdı.
Yaptığımın herkesin hoşuna gittigini söyleyemem. Hatta hiç birinin hoşuna gitmiyordu. Ama neden bunu yaptığımı anladıklarında ise, beni yalnız bırakmanın ve zamanı geldiginde onların yanına kendi başıma gelecegini anladıklarında, işler değişmişti. Evet beni yalnız bırakmaya başlamışlardı ama yinede beni her şekilde takip edip, iyi oldugumdan emin olmaya çalıştıklarınıda biliyordum. Zaten bebeklerimin bulundugu yogum bakımdan bir kaç dakika hava almak için dışarı çıktığımda, onların hepsinin bir duvarın arkasından saklanıp bana bakmalarından anlamıştım. Anlamıştım anlamasınada, anlamamış gibi davranıyordum sadece.
Şu zamanda yanıma gelmesine izin verdigim tek kişi Ateş'ti. Onu böyle bir zamanda yalnız bırakmak içime hiç bir şekilde sinmedigi için, Çetin sabahları onu yanıma getiriyor ve akşam saatlerinde yanımdan alıp, eve götürüyordu. Ateş'in ve ikizlerimin bir şekilde yanımda oldugunu hissetmek bana iyi geliyor olsada, yinede içimde açık ve kapanmak bilmeyen o kuyu kendini her şekilde belli etmeye başladığında, her şey bir anda değişiyordu.
Gözlerimi kapatıp, derin nefesler aldım. Yorgunluk ve ardına takılan uykusuzluk bedenimi kaplamaya başladığında, biraz temiz havanın iyi gelecegini düşünmem ile, kapalı olan gözlerimi açtım. Bakışlarım önümde duran üç küçük yataga takılı kaldığında, bebeklerimin hepsinin uyudugundan emin olmak için, bakışlarımı tek tek hepsinin üstünde gezdirdim.
Yogum bakımda ikizlerin yanında geçirdiğim süre zarfında, burada tanıştığım ve iyi anlaşmaya başladığım hemşireler, Ateş yanımda oldugu sürece, burada mahvolmasın diye, onada küçük bir yatak verdiler. Bu sayede uyku saatlerinde Ateş'i oraya yatırıp uyumasını saglarken, yanımda oldugu sürece onun benim yüzümden mahvolmasını bu şekilde engelleye biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Hicrân
Chick-LitÖykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelmeye çalışıyor.. Onu yok saymayı deniyordu.. Ama olmuyordu.. Çünkü bu Aşk-ı'n Esaret'i, onu Aşk-ı'n...