-24.Bölüm-

3.1K 172 109
                                    

23.12.2017

***

N"Ne?" kelimesi dudaklarımdan öylece çıkarken, biraz önce Berk abiden duydugum cümlenin, dogrulunu anlamaya çalışıyordum. Sanki Berk abi biraz önce annemin öleceğini söylememiş gibi düşünmemi saglayan beynimin oyununa kapılarak "Ne dedin?" sen diye tekrar sordum. Berk abi hiç bir şey söylemeden öylece bana bakmayı tercih ettiginde, bakışlarımızı istemsiz bir şekilde buluşturdum. Berk abinin gözlerine baktığımda, gözlerinin içini kaplayan acıyı göre biliyordum. O acı sanki o gözlere o kadar ağır gelmiştiki, Berk abinin gözlerini acısını simgeleyen yaşlar kaplamıştı. Bakışlarını hapis eden yaşlardan biri yavaş bir şekilde aşağıya dogru süzülürken "Annen," dedi Berk abi ve derin bir nefes aldı. "Annen ölüyor Öykü."

Annen ölüyor..

Annen ölüyor..

Annen ölüyor..

Bu iki kelime beynimde dönmeye başladığında, sanki her şey benim için durmuştu artık. Yanımızdan geçen insanların seslerini duymuyor, hiç bir şey görmüyor ve hissetmiyordum. Tek düşüne bildigim şey, Berk abinin biraz önce dudaklarından çıkan o iki kelimeydi ve ben önümde duran o iki kelimeye sıkı bir şekilde tutunmuştum. O iki kelimenin altında gizli olan o kadar çok şey vardı ki. Ve o gizli olan her şey, bir şekilde dışarı çıkıp, bedenimi ele geçirmek istiyordu.

Tam olarak ne düşünmem gerektigini bilmiyordum. Hatta ne hissetmem lazım onu bile bilmiyordum. Bütün bu olanlar bana koca bir şaka gibi geliyor ve geçen her saniye ile o şakaya inanmamı sağlıyordu. Benim annem, ölemezdi. O daha çok gençti ve benim onunla daha geçirmek istedigim zamanlar vardı. Daha yeni bebeklerime sahip olmuştum ve onları ne olursa olsun, annem ile birlikte büyütmek, bebeklerimin anannelerini tanımalarını istiyordum.

"Şaka yapıyorsun degil mi?" diye sordum Berk abiye. Berk abi sessiz bir şekilde bana bakmaya devam ederken "Şaka yapıyorum desene bana!" diye ona bağırdım. Bağırmam bile, Berk abinin konuşmasını sağlamadıgında, aramızda duran mesafeyi kapatıp, giymiş oldugu ceketin yakalarından tuttum. Berk abi hala hiç bir tepki vermeden öylece bana bakmaya devam ederken "Şaka yapıyorum desene! Annen ile senin barışman için böyle bir yalan söyledim desene!" diye ona bağırıp, yakasını tuttugum ellerim ile, gögsüne vurmaya çalışıyordum.

Berk abi ne yaparsam yapayım konuşmamayı tercih ediyordu. Bir şeyler söylemesi için gözlerine baktığımda, gözlerinden yaşların teker teker aşağıya dogru kaydığını gördüm. O an.. Gözlerinin en derinlere baktığımda, fark etmemek istedigim bir şeyi fark etmiştim. Ama istemedim. O şeyi ne fark etmek nede inanmak istedim. Çünkü bunların hepsi kötü bir şakaydı. Annem ile barışmam için, yapılan kötü bir şaka.

"Söyle," dedim sessiz bir şekilde. "Yalvarırım bana şaka oldugunu söyle," diye devam ederken, vücudumu taşıyan bacaklarımın yavaş bir şekilde güçlerini kaybetmeye başladığını hissede biliyordum. Ayakta durmaya çalışıyordum ama vücudum ağır gelmeye başladığında, yavaş bir şekilde yere dogru kaymaya başladım. Berk abinin ceketini tuttugum ellerimde yavaş bir şekilde ceketin aşağılarına dogru kayarken "Yalvarırım şaka oldugunu söyle." dedim, fısıltı halinde.

Dizlerimin üstüne oturdugumda, başımı aşağıya dogru egdim. Bugün açık bırakmayı seçtiğim saçlarım etrafımızı saran rüzgar ile dalgalanırken, gözümden bir damla yaş dizlerimin üstünde duran ellerime düştü. O damladan sonra başka damlalarda elimin üstüne düşerken "Şaka oldugunu söyle," dedim sessiz bir şekilde. "Yalvarırım Berk abi." diye devam ettigimde "Keşke," dedi Berk abi ve sustu. Sanki cümlenin devamını nasıl getirmesi gerektigini bilmiyormuş gibi bir hali vardı. Berk abinin derin bir nefes aldığını duydum. Kulaklarım onun söylecegi şeyleri merak ama en çokta korku ile beklerken "Keşke bu kötü bir şaka olsaydı." dediginde, dudağımdan bir hıçkırık öylece dışarı dogru çıktı.

Aşk-ı  Hicrân Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin