-16.Bölüm-

3.5K 236 126
                                    

28.10.2017

Hastane önünde olan kişileri Burak ve Banu sananlar.. Onların ikisi artık öyle bir konuda yanyana gelmez.. O olay çoktan kapanıp gitti bile..

***

Bakışlarım bana hastanenin önünde sunulmuş olan iki insana takılı kalırken, bir an gördüklerimin gerçek degilde hayal oldugunu sandım. Ama bakışlarım onların üstünde kaldığı her saniye, bana bütün olanların ne kadarda gerçek oldugunu o kadar iyi bir şekilde gösteriyorduki.

Bir ara onları görmezden gelerek buradan ayrılmayı düşünsemde, ikili arasında geçen konuşma bir anda bağrışmalara geçtiğinde, bunun iyi bir fikir olmadığını anladım. Tam olarak ne yapacağımı bilmeden öylece oldugum yerde durmuş olanlara bakarken, yanımda duran Nazife annenin "Öykü," diyerek sessiz bir şekilde ismimi fısıldadıgını duydum. Bakışlarımı ikilinin üstünden çekmeden "Hı?" diye sordugumda, Nazife anne "Sen karışma kızım, boşver. Kendi aralarında halletsinler dertlerini." dedigini duydum. Bir ara Nazife annenin söyledigini yapmayı düşünsemde, bu zamana kadar çektiğim acılarda bir şekilde parmağı olan kişinin haddini bildirmenin zamanı geldigini düşünmem ile "Çok geç." diyerek, Nazife annenin bağışlarına aldırmadan ikilinin yanına dogru gittim.

Attığım her adım ile, bedenim ihtiyacı olan gücü bir şekilde alıyor ve benim dik durmamı sağlıyordu. Evet ne olursa olsun güçlü durmam gerekiyordu onun karşısında. Bu şekilde onun beni ne kadar çok yaraladığını ve belkide daha çok yaralıyacagını ona göstermemiş olurdum.

"Sen onun katilisin!" diye bağırdığını duydum, gecelerimin korkulu kabusu olan Ahmet Kara'nın. Söyledikleri bana ulaşıp beynime girdiginde ise, adımlarımı dahada hızlandırıp, onların yanına dogru yürüdüm. Yanlarına yaklaştığımda "Sen hiç bir şey bilmiyorsun," dedigini duydum annemin.

"Ben her şeyi biliyorum Kılıç." dedi Ahmet Kara, soy adımızı tükürür gibi söylerek. "Senin nasıl iğrenç bir insan oldugunu bildigim gibi mesala." dediginde, annem Ahmet beyin söyledigine gözlerine devirerek "Bir bok bildigin yok senin," dedi. "Eger bilseydin o zaman karşıma geçip böyle saçma konuşmalar yapmazdın Kara."

"Senin kardeşimin katili oldugunu bilmem bana yetiyor Kılıç." dedi Ahmet Kara, anneme dogru bir adım atarken. Hala ikisininde beni fark etmemiş olmasına şaşırken, annem Ahmet Kara'nın ona adım atmasından korkmadığını belli etmek ister gibi, oldugu yerde dururken "Kardeşinin katili ha?" dedi yüzünde belirmeye başlayan yalan bir gülücük ile. Ahmet kara nefret dolu bakışlarını anneme sunarken "Evet," dedi nefretini söyledigi her kelime ile anneme dogru yöneltirken. "Tek sucu sana aşık olmak olan kardeşimin katilisin."

Annemin yüzünde alaylı bir gülücük belirdiginde "Hiç bir sey bilmedigin o kadar belli ki," dedi başını sallarken. Ahmet bey ise annemin bu söyledigine hiç bir cevap vermeden ona bakarken "Bir şeyler biliyor olsan, o zaman bana bunları söylemek yerine baska şeyler söylerdin." dediginde, Ahmet bey yine sessizligini korumaya devam etti. Onun böyle sessiz kalması benim bile korkmama sebep olurken, annem sanki hiç korkmuyormuş gibi "O zaman kendi kardeşinin ne kadar şerefsiz.." diye söze başladığında ise, Ahmet bey annemin devam konuşmasına izin vermeden, bir anda boğazına yapıştı.

Her şey o kadar hızlı olmuştu ki, hiç bir şey yapamadan, Ahmet beyin annemin boğazını sıkmasını izledim. Şaşkınlık bedenime kıyafet misali binerken beni başka bir aleme götürüyordu ve gözlerimin önünde olanlar ise beni girmiş oldugum alemden alıp, çıkmaya zorlanacagım başka bir aleme koymuştu.

"Seni öldürürüm!" diye bağırdığını duydum Ahmet beyin. "Seni şu anda kimsenin haberi bile olmadan buracıkta öldürür ve leşini köpeklerin önüne atarım!" diye bağırmaya devam ederken, en sonunda kendime gelmiş ve onlara bir adım atarken "Annemi bırak seni hayvan herif!" diye bağırmıştım. Bağırmam ile Ahmet beyin bakışları kısa bir süreligine bana kaymış olsada, o nefret dolu bakışlarını benden alıp tekar anneme yönelltti.

Aşk-ı  Hicrân Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin