23.07.2017
BU ÖZEL BÖLÜM ÖYKÜ'NÜN HASTANEDEN KAÇIP GİTMEDEN ÖNCE OLAN YERLERİ ANLATIYOR..
***
Yazardan..
"Küçük kalbi durmuş ve meleklerin yanına gitmiş bebegimi bana geri getirdigin zaman.."
Burak kocaman gözler ile sevdigi kadına bakarken, dudaklarını birşeyler söylemek için açtı. Ama sanki beyni bütün kelimleri unutmuş gibi, dudaklarından hiç birşey çıkmıyordu. Gözleri sevdigi kadının gözlerinde takılı kaldığında ise.. İşte o an Ölüyorum.. Dedi içinden. O bana böyle nefret dolu baktığı her saniye ölüyorum..
Biliyorduki artık herşey bitmişti. Sadece sevdigi kadını degil, dünyaya bile gözlerini açamadığı bebeginide kaybetmişti. Hangisinin acısının daha ağır bastığını bile düşünmesine gerek yoktu. Çünkü her iki acıda öyle ağır basıyordu ki, Burak o acıların altında ruhunu çoktan azraile teslim etmişti bile.
Gözleri sevdigi kadının gözlerinden bir saniye bile ayrılmazken, artık ne söylerse söylesin, sevdigi kadını geri kazanamayacagını biliyordu. Çünkü sevdigi kadının gözleri ona öyle bir nefret ile bakıyordu ki, bu zamana kadar ona böyle baktığını ilk defa görmüştü. Ve bu bakış ona aslında hiç bir zaman kabul etmek istemediklerini kabul ettirmeye çalışıyordu.
Ama Burak buna izin vermeyecekti. Sevdigi kadını ne kadar çok kaybetmiş olsada, yine bir şekilde onu kendine geri kazanacaktı. Bunu bir şekilde başaracaktı. Önünde kocaman çakıl taşları ile kaplı bir yol vardı ve Burak o yolu gitmeye başladığında, büyük, çok büyük yaralar alacağını biliyordu. Biliyordu bilmesinede, işin ucunda sevdigi kadını kazanmak varsa eger, o çakıl taşları ile dolu olan yolu her şekilde geçecekti.
"Öykü.." dedi Burak boğazında oluşan yumrugu yutmaya çalışırken. Onun adı dudaklarından öyle güzel çıkmıştı ki, bir an kalbini çalan kadının ona eskisi gibi baktığını gördü. Ama o bakış o kadar kısa sürmüşti ki, Burak o an beyninin ona oyun oynadığını sandı. Ama yinede beyninin ona oynadığını sandığı oyunu kabul edip, içinde küçükde olsa bir umudun yeşermesini sağlamıştı.
Öykü ise, kendi ile büyük bir savaşın içine girmişti. Bu savaşın galibi çoktan belli olsada, Öykü yinede bütün gücü ile savaşıyor ve o galibi yerinden atmaya çalışıyordu. Helede sevdigi adamın dudaklarından onun ismini öyle güzel bir şekilde söylemesini duyması ise, verdigi savaşın bir anda yıkılmasına neden oldu. O yıkıkların altında kalan Öykü kısa bir süreligine Burak'a aşk dolu baktığında, yaptığı hatayı hemen fark edip, bakışlarına nefretinin en saf halini geri koymuştu.
Öykü, Burak'a sessiz bir şekilde bakarken Git diyordu gözleri. Yalvarırım içimdeki yarayı daha çok kapatıp, beni daha fazla öldürmeden git.. Ama sevdigi adam kafasını varla yok arası sallarken Olmaz.. diyordu.. Seni bırakıp gidemem.. Gitmem..
Öykü dayanamayacağını anlayıp bakışlarını sevdigi adamdan çekti. Onun gözlerine baktığı her saniye, herşeyden vazgeçecekmiş gibi gelmesi ve onu aralarında olan mesafeden bile hissetmesi, işleri sandığından daha çok zor yapıyordu. Dayanamıyorum artık.. Dedi kendi kendine içinden. Bu kadarına dayanamıyorum.. Lütfen git Burak.. Yalvarırım git..
Öykü içinden söylediklerini birinin duymasını istedi. Bu odadaki herhangi biri bunları duyup, onu çekmekte oldugu bu azaptan kurtarsın istedi. Ama kimse.. Hiç kimse onu duymuyor ve çektiği azapların onu en güzel şekilde öldürmesine izin veriyordu.
"Oglum yapma.." dedigini duydu Öykü, Ahmet beyin. Bir an bakışları Ahmet beye kaydığında ise, onun bakışlarının sadece Burak'ın üstünde oldugunu fark etti. Dikkatli bir şekilde baktığında ise, Ahmet beyin gözlerinin içine yerleşmiş hüzün ve onun arkasına saklanmış olan acı kendini yavaş bir şekilde belli etmeye başlarken, kaşları çatıldı. Bu adamın bir anda neden böyle oldugunu anlamaya çalışsada, beynini bu saçma şey ile yormak istemiyordu. Çünkü ne kadar çok yorarsa yorsun, elinde sonunda hiç birşeye cevap bulamayacaktı. Onun için zaten zar zor bir şekilde çalışıp Öykü'yü gerçekleri gösteren beynini böyle birşey ile yormak demek, Öykü'nün bitmesi demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Hicrân
ChickLitÖykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelmeye çalışıyor.. Onu yok saymayı deniyordu.. Ama olmuyordu.. Çünkü bu Aşk-ı'n Esaret'i, onu Aşk-ı'n...