-7.Bölüm-

4.7K 287 44
                                    

11.08.2017

***

Zaman dursa keşke dedim içimden.. Dursa ve şuan, burda, seninle, bu anda kalsam..

Ama işte ne zamanı durdura biliyordum nede zaman kendi kendine duruyordu. Zaman öylece yanımdan akıp gidiyordu ve ardında, sadece acıların içinde kalmış bir ben bırakıyordu. Olsun.. dedim kendi kendime.. Zaman ilerlesin ve sevdiğim gözlerini açsın, o bile bana yeter..

Bakışlarım Burak'ın solgun yüzünde öylece gezerken, sag elim Burak'ın yüzüne dogru kendi yolunu çizdi. İşaret parmağım sevdiğim adamın yüzünde öylece gezerken "Şu gözlerini açıp, bana o aşık olduğum kahverengilerinden baksan son bir kere," dedim. "O bile bana yeter sevgilim."

Burak'ın yüzüne biraz daha yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Bu öpücüğün bana uzun bir süre yetmesini diliyordum ama.. Yetmemişti.. Kalbim ve bedenim daha fazla istediği için, dudaklarım sevdiğim adamın dudaklarına bir kere daha dokundu. Bu dokunuş bir önceki dokunuş gibi kısa degil, uzun sürmüştü. Ve bu dokunuşun bedenimde bıraktığı hisler ise.. Anlatılmaz sadece yaşanırdı..

Kulaklarımı dolduran makine sesleri ile dudaklarımı onun dudaklarından çektim. Ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi açarken, bakışlarım kendiliginden sesin sahibi olan makineye gitti. Yatağın hemen başında duran ve Burak'ın kalp atışlarını gösteren makineden gelen ses, kaşlarımın çatılmasına neden oldu.

Bakışlarım makinenin üstüne öylece gezerken, Burak'ın kalp atışlarının çok hızlı bir şekilde attığını gördüm. Kalp atışları yüzün üstüne çıkmış ve hala çıkmaya devam ederken, odanın kapısı açılması ile "Sizde kimsiniz?" diyen biri duydum. "Ve ne işiniz var burda?"

Bakışlarımı makineden çekip odadan içeri giren hemşireye baktım. Hemşirenin yüzünde beliren şaşkınlık gitmiş yerini boş bir ifadeye bırakmıştı. Olduğum yerde doğrulup tam olarak ne diyeceğimi düşünmeye başlığımda "Lütfen buradan çıkınız ve izinsiz bir daha girmeyiniz." dediginde hemşire, derin bir nefes alarak "Tamam." dedim.

Hemşire bana kısa bir bakış attıktan sonra, Burak'ın kalp atışlarını gösteren makinenin yanına gitti. Makinenin başında herhangi birşeyler yaparken, açık olan kapıdan bir doktor içeri girdi. Doktorun bakışları ilk önce bende takılı kalırken, bakışlarını benden çekip, makinenin başında duran hemşireye baktı.

"Neler oluyor burada? Bu hanım efendide kim? Kim onu benden habersiz bu odaya aldı?"

Doktor sinirli bir şekilde sorularını yöneltmeye devam ederken, Burak'ın yanına gitti. Eline aldığı bir kaç şey ile birşeyler yaparken, bana kısa bir bakış atıp "Dışarı!" dedi sinir edici bir şekilde. Doktorun bu haline sadece gözlerimi devirmek ile yetinirken, son kez Burak'a bir bakış atıp Tekrar geleceğim sevdigim.. dedim içimden ve kapıdan kalbimin yarısını onun yanında bırakarak çıktım.

Geldigim koridoru yavaş bir şekilde yürürken, derin nefesler alıp veriyordum. Gözümün önünde hala onun o solgun yüzü yer alırken, yoğum bakımdan çıktım. Yoğum bakımın kapısının önünde gördügüm kişilerle olduğum yerde durduğumda "Sizin ne işiniz var burda?" diye sordum.

Arkadaşlarımın hepsi mahcup bir şekilde bana bakarken, Emre "Biz.. Şey.." diye ağzında birşeyler gevelemeye başladı. Bakışlarım Emre'nin üzerinde gezerken Emre rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdanmaya başladı. Bu rahatsızlık bütün bedenini sarmaya başladığında yanında duran Çetin'e bakıp "Lan birşeyler söyle," dedi yalvarır bir şekilde.

Çetin, Emre'nin bu haline gözlerini devirmek ile yetinirken "Odana gidelim Öykü. Orada konuşmamız gerekenler var." dedi. Bakışlarım Çetin'e kaydığında "Bebeklerimi görmeden hiç bir yere gitmiyorum!" dedim. Çetin kafasını olumlu anlamda sallarken "Merak etme Öykü. Bebeklerin durumu iyi ama bir kaç kontrol yapılması gerekiyor. O  kontroller bittikten ve sen kendini iyi hissettiğin zaman, bebeklerini göre bileceksin." dedi.

Aşk-ı  Hicrân Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin