09.12.2017
Hadi herkes beğendi cümle yada paragrafa 💙 bunu koysun.
Beğenmedigi yerlerede 💔 bunu koysun..
Belki gelecek bölümü ona göre yazarım 😎
***"Seni Seviyorum.."
Dudagımdan çıkan bu iki kelime, çıktıkları ilk anda hepsi tek harf haline gelip, Burak ile benim etrafimda dağılıp, bir daire kurdular. Her harf görünmez bir ip ile kendilerini birbilerine bağladılar. O görünmez ip o kadar kuvvetliydi ki, sen görmesen bile o ipin kurdugu bağı derinliklerinde hissede biliyordun. Ve şuanda Burak ve ben o bağı görmüyor bile olsak, derinliklerimizde o bağın bizimle neler yaptığını hissede biliyorduk.
Burak'ın yüzüne dağılan şaşkınlık, benim yüzümde küçükte olsa bir tebessüm oluşmasına neden oldu. Onun böyle şaşıracagını beklemiyordum. Hatta kendim bile, Burak'a böyle bir şey söyleyecegimi beklemiyordum ama olan olmuştu bir kere. Istemedende olsa, dudaklarımdan o iki kelime çıkmıştı. Pişman mıydım? diye kendime sordugumda ise, cevabım çoktan belliydi. Degildim.. Hemde hiç.. Ve hiç bir zamanda olmuyacaktım.
"Sen?" diye Burak hala şaşkın bir şekilde bana bakarken, ben ondan çoktan gözlerimi kaçırmıştım. Onun yüzüne baktığım her saniye, içimi yakan ateşi hissede biliyordum. Bedenimdeki her hücrede geziyordu ve gezdigi her yeride can alıcı bir şekilde yakmayı ihmal etmiyordu. Sorun o ateşin beni yakması degildi. Sorun, o ateşin hemen peşinden gelen mutsuzluktu. Bedenimi bir mutsuzluk kaplamaya başladığında, biraz önce dudağımdan çıkan o iki kelime, bana ağır gelmeye başladı. O kadar ağır gelmişti ki, etrafımızı saran harfler bir bir, birbirleri ile olan bağlarını koparıyor ve tekrardan benim içime girip, gögsümün tam ortasına oturuyordu. Nefesim kesilecekmiş gibi hissediyor oluşumdan, derin bir nefes alırken, bakışlarım istemsiz bir şekilde Burak'a kaydı.
Yüzündeki şaşkınlık ifadesi kaybolmuş, yerini bambaşka duygulara bırakmıştı. O kadar çok duygu Burak'ın yüzünün her karesinde kendine yer edinmişti ki, hepsini anlamakta zorluk çekiyordum. Gözüme carpan duygulardan mutluluk ve onun hemen yanında duran mutsuzlugu gördüm. Bakışlarım yavaş bir şekilde Burak'ın kahverengilerine kaydığında, o kahverengilerde ise sadece iki duygu barınıyordu.
Aşk ve Acı...
Kendilerini birbirine kardeş edinen bu duygu, Burak'ın kahverengilerinde, el ele tutuşmuş bir şekilde bana bakıyorlardı. Aşk'ın yüzünde küçük bir tebessüm barınırken, Acı'nın yüzü ise duygusuzdu. Ama yüzü ne kadar duygusuz olursa olsun, gözlerinde yer alan duygular bile, Acı'yı en güzel şekilde ele veriyordu.
Aşk, elini Acı'dan çekmeye çalıştığında, Acı buna izin vermedi. Aşk'ın elini sıkı bir şekilde tutarken, Acı'nın yüzünde şeytanı bir gülücük belirdi. O gülücük geçen her saniye büyürken, hemen yanında duran Aşk'ın yavaş bir şekilde yere dogru düstügünü gördüm. Aşk diz kapaklarının üstünde elini Acı'dan kurtarmaya devam çalışırken, Acı buna hiç bir şekilde izin vermeyerek, Aşk'ın yavaş ve acı çeken bir şekilde yere yığılmasını sağladı. Aşk derin derin nefesler alarak, kendine güç vermeye çalışsa bile, Acı buna izin vermeden, Aşk'ı tek bir hamle ile öldürdü.
Acı, Aşk'ı ortadan yok etmenin mutlulugunu yaşarken, yüzündeki şeytanı gülümseme büyüdü. Acı hiç korkmadan gözlerimin içine öylece bakmaya devam ederken, benim üstüme dogru yürümeye başladı. O bana dogru attığı her adımda ben korkak bir şekilde arkaya kaçmaya çalışıyor olsamda, Acı beni çoktan yakalamış ve ikimizin bedenini bir bütün haline getirmişti. Şimdi bütün hücrelerimde Aşk degilde, Acı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Hicrân
ChickLitÖykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelmeye çalışıyor.. Onu yok saymayı deniyordu.. Ama olmuyordu.. Çünkü bu Aşk-ı'n Esaret'i, onu Aşk-ı'n...