19.11.2018
***
Hayatım anlamadığım bir şekilde, güzel yürümeye başlamıştı. Sanki etrafımda bulunan ve beni her zaman mutsuzlugun içine çekmeye çalışan o duygular, bir anda ortadan kaybolmuş ve yerini mutluluk ve huzura bırakmış gibiydiler. Bir yandan bu durum beni mutlu ediyor olsada, diger yandan mutlulugum ve huzurumun en derinlerinde gizlenmiş olan korku, arada kendi belli edip, aslında şuan ki hayatımın, fırtınadan önce olan bir sessizlik oldugunu bana gösteriyordu.Yagmur ve Toprak'ın durumları eskisine göre daha iyi olmaya başladıklarında, mutluluktan havalara uça bilirdim. Hatta doktor bana bu haberi verdiginde, deliler gibi hastanenin içinde bağırmaya başlamış olabilirim ama.. Asıl mutluluktan havaya uçmayı, bebeklerimi en sonunda eve götüre bilirsin dediginde yaşamıştım. O an gerçekten hayatımda belki olmadığım kadar mutlu olmuş ve önüme gelen, tanıyıp yada tanımadığımı umursamdan sarılmış ve bebeklerimi en sonunda eve götüre bilirim diye bağırmıştım. O an bu yaptığım bana anormal gelmesede, şuan da aklıma o görüntüler gelmeye başladığında, kendimi yer yarılsada yerin içine girsem keşke diyorum.
Bebeklerimi hastaneden çıkara bilecegim gün, Burak, Çetin ile geleceginin haberini yollamıştı. Ilk başta şaşırsamda, sonra benim için hiç bir problem olmuyacagını söylemiştim. Sonuçta bebeklerimin babasıydı ve bebeklerini istedigi zaman göre bilirdi.
Burak geldiginde ilk başta her şey çok normal yürütmüştü. Burak ile oturup konuşmuş hatta gülüşmüştük. O ve bebeklerim ile gerçekten güzel bir zaman geçirmiştim. Böyle nasıl desem.. Sanki hep hayalini kurdugum anları, o gün bir sekilde yaşamıştım. O anıları bir bir yaşarken, hic bitmesin istedim. Hep böyle kalalım dedim içimden. Ama olmadı.. Burak'ın yapmış oldugu küçük bir hata ile, her şey mahvolmuştu. Burak'ı tanıyordum ve bunu iyi bir niyet ile yaptığınıda biliyordum. Ama o da beni tanıyordu ve böyle bir şeyi asla kabul etmiyecegimide biliyordu. Bunu bile bile gidip nasıl olurda, cocuklar ile yaşaya bilecegim bir ev alabilir ki? Tamam iyi niyetle ve çocuklarının rahat bir şekilde yaşamasını istedigi için yapmış olabilir. Ama böyle bir şeyi asla ama asla kabul etmem.. Edemem.
Burak ile güzel anılardan sonra, büyük bir kavga etmiştik ve o günden sonra onu bir daha hiç görmemiştim. Sadece Çetin ile iki kere çocukları görmek istediginin haberini yollamıştı. Bir kaç kere onu aramayı düşünsem bile, gururum buna en güzel şekilde engel olmuştu.
Günlerim artık tek bebege degilde üç bebege bakmak ile geçiyordu. Yagmur ve Ateş genellikle kendilerini hep uykunun kollarına bırakıyor olsalarda, Toprak diger ikisine göre bu durumda kötüydü. Geceleri Toprak'ın aglama sesleri yüzünden kaç kere uyanmak zorunda kaldığımı bir zamandan sonra saymayı bırakmıştım. Geceleri Toprak'ın ağlamaları ile uyanıyor ve oglumu bir şekilde uyutmayı başardığımda ise, diger ikisi uyanıyordu. Onlarında bir şekilde ihtiyaçlarını giderip tekrar uyutmaya çalışırken, Toprak tekrar uyanıyor ve uyumaya başlayan diger ikisininde ağlamasına neden oluyordu. Bazen kendimi delirecekmis gibi hissediyor oluşumdan, Nazife anne imdadıma yetişiyor ve çocukları uyutmamda bana yardım ediyordu.
Ama ondanda her zaman yardım istemek istemiyordum. Kendisi zaten yaşlı bir kadındı ve böyle şeyler için yorgun olan bedeninin daha çok yorulmasını istemiyordum. Evet geceleri bebeklerim yüzünden uykusuz kalıyor ve bunu göz altlarıma yerleşen morluklar ile çok güzel bir şekilde belli ediyor olsamda, yinede onlar benim canlarımdı. Onların saçlarının tek teli için bile hiç düşünmeden canımı ortaya koyardım.
Aklıma nereden geldi bilmiyorum ama Toprak ile beraber yatmaya başladım geceleri. Tabikide oglumu ezmemeye her şekilde dikkat ediyordum. Bu sayede Toprak geceleri eskisi gibi fazla uyanmıyor ve ben biraz olsun rahat bir uyku çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Hicrân
Literatura FemininaÖykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelmeye çalışıyor.. Onu yok saymayı deniyordu.. Ama olmuyordu.. Çünkü bu Aşk-ı'n Esaret'i, onu Aşk-ı'n...