-5.Bölüm-

6K 317 84
                                    

20.07.2017

Duyduklarım ile kocaman gözlerle Hilal'e bakıyordum. Hilal hiç bir tepki vermeden öylece Çetin'e bakarken, şuan onun içinden geçenleri tahmin edebiliyordum. Şuan kendini koca bir yalanın içinde hissediyor ve o yalanın sahibini hiç düşünmeden hayatından çıkartmak istiyordu. Ama beyninin bir köşesinde yalan olmadığını söyleyen yer, onun bunu yapmasını engelliyordu.

Hilal derin bir nefes alarak "Yalan degil mi?" diye sessiz bir şekilde sordu. Umutlu bakışları Çetin'in yüzünün her karesinde gezerken, Çetin bakışlarını sevdigi kızdan kaçırarak, başını olumsuz anlamda salladı. Hilal, Çetin'den aldığı cevap ile kafasını sallarken "Yalan söylüyorsun!" diye bağırdı. "Yalan söylüyorsun. Babam asla böyle birşeyi yapmış olamaz." derken, elini açıkta olan saçlarının arasından geçirdi. Hilal delirmiş gibi salonda yürümeye başladığında "Yalan." diye mırıldanmaya devam ediyordu.

"Hilal," Yakut'un mırıldanması ile Hilal'in bakışları Yakut'u buldugunda "Öyle bakma bana Yakut. Çetin yalan söylüyor. Benim babam asla böyle birşey yapmış olamaz." diyerek, bakışlarını Yakut'tan çekti. Yakut derin bir nefes alarak "Çetin neden böyle bir konuda yalan söylemiş olsun ki?" diye sorması ile, Hilal'in bakışları Çetin'i buldu.

"Kendisine soralım." diyerek Hilal tam Çetin'in karşısında durdu. Delici bakışları Çetin'in yüzünde gezerken "Neden yalan söylüyorsun?" diye sordu. "Neden böyle saçma ve gerçek olmayan birşeyi anlatıyorsun?"

Çetin derin bir nefes alarak, elleri ile Hilal'in omuzlarından tuttu. "Hilal," diye başladığında, Hilal kafasını sallayıp "Söyle!" diye bir anda bağırırken, Çetin'in elleri arasından kurtuldu. "Neden böyle bir yalan söylüyorsun bana Çetin? Neden daha kapanmaya yeni başlayan yaralarımı hiç acımadan, tekrar kanatıp kanlar içinde kalmasını sağlıyorsun?"

Hilal, Çetin ile arasına bir kaç adımlık mesafe bıraktığında, Çetin o mesafeyi kapatmak için, Hilal'e dogru adımlar attı. Hilal oldugu yerde gözü yaşlı bir şekilde dururken "Beni dinle," dedi. "Sana yalan söylemiyorum."

Hilal kafasını sallayarak "Yalan söylüyorsun," dedi. "Sen bana yalan söylüyorsun."

Çetin, dudaklarını açıp birşey diyecegi sırada, bu konuşmanın devamının böyle gidecegini anladığım için "Hilal," dedim. Hilal'in yaşlı gözleri beni buldugunda "Çetin yalan söylemiyor." diye devam ettim. Hilal kaşları çatılmış bir şekilde bana bakarken "Bunu bu odadaki herkes gibi sende çok iyi biliyorsun." dedigimde, Hilal bakışlarını benden kaçırdı.

"Biliyorum," diye mırıldandığını duydum Hilal'in. "Biliyorum ama inanmak istemiyorum. Inanmaya başladığım anda, bu zamana kadar inandığım ve güvendigim herşeyin bir yalandan ibaret oldugunu bilmek istemiyorum."

Hilal'in yanına dogru adımlar atarken "Biliyorum," dedim. "Bu zamana kadar inandığın birşeyin öyle olmadığını ögrenmenin, bir insanın canını nasıl yaktığını çok iyi biliyorum."

"Istemiyorum," dedi Hilal, gözünden bir damla yaş aşağıya dogru süzülürken.

"Biliyorum." dedim yüzümde beliren hüzünlü tebessüm ile. "Ama hayat böyle." diye devam ettigimde, Hilal'in yanına geldim. Elimi Hilal'in omzuna koyup "Gel şuraya oturalım bi önce ve sonra herşeyi baştan bir anlatın." diyerek Hilal ile birlikte, salondaki koltuklardan birine oturduk.

Çetin tam karşısımızda duran koltuklara oturup, bakışlarını bir saniye bile Hilal'in üstünden çekmedi. O bakışların altında yatan bir çok duygu dışarı çıkıp kendi göstermek için cabalasada, Çetin hiç birine izin vermeyip, bakışlarının içinin boş bir kuyuyu andırmasını sağlıyordu. Ama o boş kuyu Hilal'in gözlerinden düşen her bir damla yaş ile ortadan kaybolup yerini, aşk ve acıya bıraktı.

Aşk-ı  Hicrân Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin