02.03.2018
Öykü
Evin önüne geldiğimde, anahtarı kapı deliğine sokacağım sırada, kapı hızlı bir şekilde açıldı. Bakışlarım kapının önünde durmuş ve bana bakan Burak'a kaydıgında, yüzünün aldığı şekli görmem ile, kaşlarımı çattım. "İyi misin sen?" diye sorduğumda, Burak hiç bir cevap vermeden, kollarını bedenime sarıp, beni kendine çekti. Şaşkın bir şekilde Burak'ın sarılışına karşılık verirken "Burak ne oldu?" diye sordum.
Burak derin bir nefes alarak "Korktum," dedi. "Sana bir şey oldu diye çok korktum." diye devam ettiğinde, ondan ayrılıp ona baktım. Bir anda böyle bir şey ile bana gelmiş olması şaşırmamı sağlarken, neden böyle bir şey düşündüğünü anlaya biliyordum. Eğer benimde sevdiğim insan bir anda o halde kaybolsa, herhalde ben Burak'tan daha kötü olurdum.
"Gördüğün gibi bana bir şey olmadı." dedim Burak'ın yanından geçip içeri girerken. İçeri girdiğimde Anka ve Dasha'nın tasmasını çıkarmam ile ikiside içeri koştular. Ayakkabılarımı ve ceketimi çıkarıp, askılıga astığımda, Burak hala kapının önünde durmuş öylece bana bakıyordu.
"Sen iyi olduğuna emin misin?" diye sorduğumda, Burak bakışlarını benden çekerek, kapıyı kapattı. "Evet," derken sesinde bir gariplik vardı ama tam olarak ne olduğunu anlamıyordum. "Sadece uyandığımda seni göremeyince korktum ve başına bir şey geldi sandım." dediğinde, yüzümde beliren tebessüm ile yanına gittim. Ellerim ile yanaklarını tutup bana bakmasını sağlarken "Merak etme Burak ben iyiyim." dedim, söylediğime en çok kendim inanmaya çalışırken.
Çünkü iyi değildim. Hemde hiç iyi değildim. İçimde adlandıramadıgım bir huzursuzluk vardı. Bu huzursuzluk sanki kötü bir şeyin habercisi gibi, göğsümün en derinliklerine çökmüştü. Aldığım her nefes ile o huzursuzluğu besliyor ve daha çok büyümesine neden oluyordum.
"Değilsin Öykü," dedi Burak alnını alnıma yaslarken. "Ikimizde senin iyi olmadığını çok iyi biliyoruz." dediginde Burak çoktan gözlerini kapatmış, derin nefesler alıyordu. Onun yaptığı gibi bende aynısını yaparak gözlerimi kapattım ve kendimi karanlığın içindeki huzur veren kokunun içine bıraktım.
"Duygularını şuan saklıyor olabilirsin. Ama biliyorum. Bu duyguların çok kötü bir şekilde dışarı çıkacak ve o an.." diyerek sustuğunda, derin bir nefes alarak "Yanımda sen olacaksın." dedim, kararlı bir şekilde. "Öyle bir şey olduğunda, yanımda sen olacaksın Burak."
"Ben olacağım," dedi Burak gözlerini açmadan dudaklarıma küçük bir öpücük bırakırken. Dudaklarını geri çekerken, gözlerimi açmış ve karşımda yüzünde küçük bir gülümseme bulunan bir Burak ile karşılaşmıştım. "Bu saatten sonra senin her anında, senin yanında ben olacağım."
Burak bunu öyle güzel söylemişti ki, istemsiz bir şekilde söylediğine inandım. Zaten onun her dediğine sorgusuz bir şekilde inanan kalbim, beynimin itirazlarını susturarak, onunda inanmasını sağladı. Artık sadece kalbim degil, bedenim, benliğim ama en önemliside ruhum ona inanıyordu.
Kapının zilini duyduğumda Burak'ın yüzünde bulunan ellerimi çekerek "Birini mi bekliyordun?" diye sordum. Burak'ın bakışları kapı ile benim aramda gidip gelirken, gözlerini saran korkuyu görmüştüm ama Burak onu hemen saklayıp, yok olmasını sağladı. Kaşlarım bu duruma yavaş bir şekilde çatılırken, Burak kafasını sallayıp "Hayır. Birini beklemiyordum. Sen?" diye sorduğunda, bende kafamı sallayarak "Hayır." dedim.
Burak kapıyı açtığında karşımda soğuktan donmuş ellerini ısıtmaya çalışan annem ile karşılaştım. Onu burada görmeyi beklemediğim için "Senin burada ne işin var?" diye sordum. Annem mahçup bakışlarını bana sunarken "Nazife hanım ile olan şeyi duydum ve yanına gelmek istedim." dedi. O an, annem bunu söylediğinde, içimde her hangi bir şeyler olmasını bekledim. Küçük bir duygu kıpırtısı bile yeterdi benim için. Ama olmamıştı. Hiç bir şey olmamış, hiç bir duygu içimde kıpırdamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Hicrân
ChickLitÖykü.. Aşk-ı'n Esaret'inin içinde kalmış, sahip oldukları ile, ordan bir şekilde çıkmaya çalışıyordu.. Bütün benliği ile içindeki Aşk-a karşı gelmeye çalışıyor.. Onu yok saymayı deniyordu.. Ama olmuyordu.. Çünkü bu Aşk-ı'n Esaret'i, onu Aşk-ı'n...