Profesör uykudan yeni uyanmış gözlerini ovuşturarak salona doğru gidiyordu. Salona gittiğinde Doksan Dokuz ve Jack'in masada oturmuş bir şeyler yaptığını gördü. Ne yaptıklarını anlamak için masaya yaklaştığında onların sigaraların içindeki tütünü çıkarıp tütünü anlamlandıramadığı bir madde ile karıştırıp tekrar yerlerine koyduklarını gördü ve merakla sordu:
"Ne yapıyorsunuz?"
Doksan Dokuz kafasını hafifçe kaldırıp Profesöre bakarak sorusunu cevapladı.
"Sigaranın içine koyduğumuz şey bir panzehir."
"Sigaranın içine... Panzehir mi?"
"Gördünüz mü Profesör, hiç kimsenin aklına sigarının içine panzehir koymak gelmez."
Profesör anlamsız ve şaşkın bakışlarla onlara bakarken Jack açıklamaya devam etti.
"R-11 Doksan Dokuz'un DNA'sının bir parçası haline geldiği için dönüşmediği her geçen saniye vücudu kendini yiyor. Panzehir bu süreci yavaşlatıyor. Bizim neden panzehiri sigaraların içine sakladığımıza gelecek olursak. Rick Doksan Dokuz'un panzehir almasını istemiyor çünkü..."
Jack cümlesini tamamlamadan Doksan Dokuz araya girdi.
"Benden korkuyor... Ve bu yüzden bana engel olmak için elinden ne geliyorsa yapıyor."
Profesör elini kafasına götürerek kafasını kaşıdı. Aklı karışmış yeni uyanmanın vermiş olduğu sersemlikle onları anlamakla güçlük çekmişti. Aniden sağ omzunda bir el hissetti. Arkasını döndüğünde Martin'le karşılaştı. Martin yumuşak bir ses tonuyla sordu.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
Profesör evet anlamında başını salladı ve Martin'i takip etmeye başladı. Martin hızlı geniş adımlar atarak bahçe kapısının önünde durdu. Profesör ise nefes nefese kalmış hafif eğilerek ellerini dizlerinin üstüne koyup nefes alamaya çalışmıştı. Zar zor ;
"Sorun ne Martin?"
dedi. Martin donuk bakışlarla Profesöre yaklaştı ve Profesörün hiç ummadığı o soruyu sordu.
"Görmek ister misin? Fabrikayı?"
Profesör şaşkınlıktan hiçbir şey diyememiş dili tutulmuştu. Onun aklını kaçırdığını düşünürken Martin devam etti.
"Bir planım var. Jack Doksan Dokuz'u okula götürecek. Diğerleri de fabrikanın yeni açtığı sağlık kuruşuyla ilgili araştırmalarını yaparlarken gidebiliriz..."
Profesör anlamsız bir bakışla Martine bakarken bir yandan da derinlerden ortaya çıkan fabrikayı görme arzusu kendisini göstermeye başlamıştı.
"Martin sen aklını mı kaçırdın? Hem oraya nasıl gideceğiz?"
Martin hafifçe gülümsedi.
" Dünyada fabrikayla bağlantılı geçiş yerleri var. Ve ben onlardan bir kaç tanesini biliyorum ama bir konuda dikkatli olmalıyız. Düşüncelerimizi okuyabilirler... Eğer onların beş metre sınırlarının içerisine girersek..."
"Girmememiz imkansız..."
"Biliyorum. Bunun için bir yol var. R-11 serumu bizde de var ve tek yapmamız gereken ona odaklanarak düşüncelerimize bir kalkan oluşturmak."
"Doksan Dokuz?"
"Merak etme ilaç aldığına göre durumu baya kötü demektir. Bizimle uğraşamaz..."
Martin cümlesini bitirir bitirmez herkes evden bahçeye geçmeye başlamış ve onlara doğru hareket etmişlerdi. Herkes kapının önünde toplanınca hep beraber arabalara bindiler ve genel merkezden gönderilecek olan helikopterin gelecek olduğu alana gittiler. Alana vardıklarında Jack ve Doksan Dokuz okul için ayrıldılar. Onlar ayrılınca Martin Tom'a dönerek:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
99
Mystery / ThrillerProfesör Doktor Robert GREEN bir fizik mühendisidir. Kan kanseri olan sevgilisi Penny'nin hastane masraflarını karşılaya bilmek için bir görevi kabul eder. Basit gibi görünen bu görev bir öğrenciyi izlemektir ama işler hiç de sandığı gibi gitmeme...