BEYAZ ŞEYTAN

54 4 0
                                    

 Bazı seslenişler dipsiz bir kuyunun derinliğini ölçmek gibiydi. O derinlikte boğulmamak için... Jack tüm benliğiyle sudaki yansımasına bakar gibi Doksan Dokuz'a baktı ve nazik bir sesle seslendi.

"Doksan Dokuz... Nereye gidiyorsun?"

Doksan Dokuz donuk bir ifadeyle arkasını dönüp  Jack'e baktı ve onu süzdükten sonra cevap verdi.

"Okula..."

Jack onu bırakıp bırakamayacağını sormak istedi ve tam soracağı sırada kendisini durdurdu çünkü bunun iyi bir fikir olmayacağını düşünüyordu. Sanki çevresini duvarlarla örtmüş ve içeriye kimseyi sokmuyor gibiydi. Peki ama neden... Bu soru Jack 'in aklını karıştırıyordu. Belki uygun bir dille sorsa cevabını alabilirdi ama o şu an sessizlik dilini kullanıyordu. O bunları düşünürken ise Doksan Dokuz çoktan yanından uzaklaşmıştı. Tam iki saat sonra Doksan Dokuz okula vardığında okul bahçesinde düzenlenen festival başlamıştı. Okulda kimsesizler için bir festival düzenleniyor ve bu festivalde toplanan paralar onlar için bağışlanıyordu. Gözlerini etrafta gezdirdiğinde vali ve bakan gibi bir çok önemli kişinin arasında bulunduğu topluluğa baktı. Sonrasında ise Doksan Dokuz iç çekerek alaycı bir ifadeyle mırıldandı. 

"Zenginler fakirler için eğleniyor sonunda ise kendi değerlerini göstermek için az bir miktar para harcıyorlar ve buna da yardım diyorlar..."

Etrafa tekrardan göz geçirdi ve gözü ikinci el kitap satan tezgaha ilişti. Ağır adımlarla oraya yaklaşıp kitapları teker teker inceledi. Hepsi en ünlenmiş kitaplardı ki gözü düğer kitapların altında ezilmiş ve birazda eskimiş olan kitaba ilişti. Yavaşça onu diğerlerinin arasından aldı ve ona baktığın da onun  Franz Kafka'nın Dönüşüm adlı kitabı olduğunu fark edince hafifçe gülümsedi. Onun bu ilgine şaşıran satıcı gülümseyerek:

"İlk defa yıpranmış kitap seven birini görüyorum."

dedi. Doksan Dokuz gülümseyerek nazik bir tonla karşılık verdi:

"Alıyorum."

Adam kitabın diğer kitaplardan farklı olarak diğer kitapların yarı fiyatına satıldığını söyledi. Sebebin ise yıpranmış olduydu. Doksan Dokuz ise buna aldırmadan tam para çıkarıp adama uzatınca adam yeniden şaşırdı. Sebebini sorduğunda ise şu yanıtı aldı:

"Kitaplar... Özellikle bunun gibi kitaplar değerleri parayla ölçülemeyecek kadar değerlidir"

Kitabını aldıktan sonra dikkatini toplulukta oluşan kargaşaya yöneltti. Kargaşaya doğru ilerledikçe herkesin Venessa'ya güldüğünü fark etti. Nedeni ise herkese festival için görev verilmiş ona da yemek yapma kısmında çorba hazırlamak düşmüştü ama çorbanın tuzu fazla olmuştu ki vali çorbasından bir kaşık alır almaz onu yere püskürtmesiyle herkes Venessa'ya gülmeye başlamıştı. Aslında bu Venessa için hazırlamış bir tuzaktı ve Doksan Dokuz bunu fark etmişti. Gözlerini gülmekten ağlayacak duruma gelen David'e çevirdi. İnsanlar kendilerini eğlendirmek için diğerlerini incitecek kadar çirkindiler ve hala ne hakla kendilerini değilde de dünyayı çirkin buluyorlardı? Doksan Dokuz bu düşüncelerle yeniden Venessa'ya baktı. Onu küçük düşürmek için yapılmış bu eğlence aracına ortak olamazdı. Herkes çorbalarını geri bırakırken Doksan Dokuz tezgaha yaklaştı ve kendisine düşen bir kase çorbayı alıp içmesiyle tüm dikkatler onda toplanmıştı. Hiç kimseden ses çıkmıyor Venessa dahil herkes büyük bir şaşkınlıkla onu izliyordu. Doksan Dokuz çorbasını bitirdiğinde nazikçe kaseyi yerine bıraktı ve Venessa'ya teşekkür edip oradan hızlıca uzaklaştı. Doğruca okulun içerisine girdi. Hızlı adımları koridorda yankılanırken tuvalete girmesiyle kesildi. Kendisini daha fazla tutamayıp tuvalete doğru kustu. Sorun çobanın tuzlu olması değildi. Asıl sorun onun insan yemeklerine aşırı duyarlılık kazanmasıydı. Bu dünyaya ait olan her şey onu zehirlemeye başlamıştı... Ayağa kalkıp yüzünü yıkadığı vakit Venessa içeriye girdi. Onun solgun suratına bakıp üzgün bir ses tonuyla:

99Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin