Doksan Dokuz kendisiyle yüz yüze kaldığı o anlarda komaya girmiş ve merkezin acil durum odasına kaldırılmıştı. Nefes alan bedeni bir ölü gibi yatakta uzanırken herkes odanın dışında onun uyanmasını bekliyordu. Yapacak hiçbir şey yoktu. Tıbbi olarak oldukça sağlıklıydı. Tek çare zamandı ve aynı zaman da düşman... Ve üç günün sonunda umuda açılan bir kapı gibi odanın kapısı açıldı. Herkesin yüzünü birden sevinçle beraber bir şaşkınlık kaplarken odadan Doksan Dokuz çıktı ama bir gariplik vardı. Esor haliyle komada olmasına karşın Rose haliyle çıkmış ve daha da tuhaf olan ise gözlerinin rengiydi. Ona bakıldığında Rose'du ama gözleri tam aksini idda ediyordu. Jack hızlı adımlarla ona yaklaştı ve iki ekiyle Doksan Dokuz'un yüzünü tutarak gözlerine baktı. Esor'un sert bakışları kalbini delip geçiyor gibiydi ve işte o zaman anladı. Karşısındaki kişi Esor'du. Ama aklında ki soruya bu bakışlardan bir cevap bulamayınca sordu.
"Anlamıyorum... Karşımda duruyorsun ama gözlerine bakınca neden Esor'u görüyorum? Hangisisin?"
Doksan Dokuz'un buz gibi soğuk sesi alaycı bir ifadeye bürünerek karşılık verdi.
"Daha önceki zamanlarda kalbimi ve onun içinde barındırdıklarını da anlayamamıştın. Bu yüzden kalbimin yansımasına baktığında bu kadar şaşkın olman normal..."
Jack konuştuğu kişinin Esor olduğuna emin olduğu vakit yüzünde somurtkan bir ifade belirirken Doksan Dokuz Jack'in ellerini yüzünden çekti ve devam etti.
"Rose artık derinlere gömülü... Sadece yarım kalan işini tamamlayabilmesi için ona bir iki gün izin verdim."
Doksan Dokuz konuşmasını tamamladıktan sonra iki eliyle kafasına bastırıp gözlerini sıkıca yumdu. Acı çeker bir hali var gibi görünüyordu. Sanki başına bir şey saplamıştı.. Birkaç saniye sonra gözlerini tekrardan açtı. Bir değişiklik olmamış, gözleri aynı şekilde parlamaya devam etmişti ama bakışlarındaki anlam değişmişti. Herkes ona yaklaştığı sırada ise telaşla:
"Fazla vaktim yok gitmem gerek..."
dedi ve yanlarından hızlıca ayrıldı. Jack bu sırada arkasından bağırdı ve onu yakalamaya çalıştı.
"Dur! Bekle! Nereye gidiyorsun?... Doksan Dokuz! Esor!"
Ama ne yazık ki bu haykırışlar boşunaydı. Ona yetişememiş ve bir cevap dahi alamamıştı.En sonunda çaresizce durup gidişini izlemişti. Birkaç dakika saniye sonra diğerleri de Jack'e eşik etmişler akıllarındaki onca sorunun cevabının kaçışını izlemişlerdi.
...................................................................................................................................
Birkaç saat sonra Doksan Dokuz okula girmiş, gözleriyle Vennessa'yı aramıştı. Hızlıca ilerlerken her köşeye bakmış, insanların tuhaf bakışlarıyla yüzleşmişti. Onun bu telaşlı halini gören herkes fısıldaşmaya başlamış onun bu haline anlam verememişken Doksan Dokuz onu aramaya devam etmişti. Onu hiçbir yerde bulamadığı sırada birden matematik öğretmeniyle karşılaştı. Öğretmen onu görünce sevinmişti ve nazik bir ses tonuyla sordu:
"Yaklaşık iki haftadır okula gelmiyorsun bir sorun mu var?"
Doksan Dokuz sadece hayır anlamında başını salladı ve yeniden göz ucuyla etrafa baktı. Venessa'yı yeniden göremeyince endişeyle sordu:
"Venessa'yı gördünüz mü?"
Öğretmen biraz düşündükten sonra cevap verdi.
"Hayır... Üç gündür okula gelmiyor."
Doksan Dokuz teşekkür edip öğretmenin yanından hızlıca uzaklaşırken düşünmeye başlamıştı. Eğer okula ondan korktuğu için gelmiyorsa en başından beri geri gelmezdi. Bu da onu tek bir seçeneğe yöneltti. Annesinin sevgilisi onu satmıştı... Derin bir nefes aldı ve bu düşünceyi hazmetmeye çalıştı ama bu düşünce dünya atmosferi gibi onu zehirlemişti. Ders zilinin çalması onu bu düşüncelerden sıyırıp kendine getirdiği sırada herkes ağır çekimde yanından sıyrılıp sınıflara gitmeye başlamıştı... Bir bilgisayar bulmalıydı böylece yerini tespit edebilirdi. Hızlıca bilgisayar laboratuvarını gezmeye başlamıştı ama hepsi doluydu ve o anda aklına gelen bir fikir onu müdürün odasına yöneltti. Müdürün odası tahmin ettiği gibi boştu çünkü bu gün düzenlenen seminer için konuşma yapacaktı. Hemen içeri girip acil durumlar için kopyasını çıkardığı müdürün odasının anahtarını cebinden çıkardı ve odayı kilitledi. Ardından jaluzi perdeleri kapatarak kendini odanın içinde sakladı. Koltuğa oturup masanın üzerinde duran bilgisayarı açıp Venessa'nın yerini tespit etmeye çalıştı. Kameralara kayıtlarına ulaşıp geçmiş görüntülerde Venessa'yı aradı. Onu tam bulmuştu ki kapı kolu oynamaya başladı. Kapının açılmadığını fark eden müdür içeriye izinsiz giren birinin olduğunu anladı ve bağırmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
99
Mystery / ThrillerProfesör Doktor Robert GREEN bir fizik mühendisidir. Kan kanseri olan sevgilisi Penny'nin hastane masraflarını karşılaya bilmek için bir görevi kabul eder. Basit gibi görünen bu görev bir öğrenciyi izlemektir ama işler hiç de sandığı gibi gitmeme...