Profesör uykusuz geçen bir gecenin ardından odasından çıkarak evin kapısına yöneldi. Kapıyı açtığında karşısına eşsiz güzellikteki gün doğumu ona selam veriyor evin bahçesinde uçuşan kuşlar ağaç dallarına neşeyle konuyorlardı. Yorgun olan bedenini biraz dinlendirmek için derin bir nefes alıp vermesiyle gözleri merdivende oturan Martin'e ilişti. Kapıyı kapatıp merdivene yöneldi ve sakin bir ses tonuyla Martin'e seslendi.
"Burada ne yapıyorsun dostum?"
Martin cevap vermedi. Bunun yerine önüne bakmaya devam edip sigarasını içmeyi sürdürdü. Profesör ise ona odaklanmış anlamsızca bakıyordu. Böyle geçen bir kaç dakikanın ardından Martin en sonun da cevap verdi.
"Gökyüzüne bak!"
Profesör Martinin uyarısından sonra gözlerini hemen gökyüzüne çevirdi. Gözlerine inanamıyordu bu yüzden de gözlerini ovuşturup tekrardan bakmayı denedi. Gördüğü şeyin aynı olduğunu görünce bu sefer ayağa kalkıp işaret parmağıyla gökyüzünü işaret etti ve kekeledi:
"Mar... Martin... Burada üç gün... güneş... var."
Profesör bu kadar şaşkınken Martin bir o kadar sakindi. Durgun bir sesle Profesör'e seslendi.
"Çek şu kıçını önümden Robert manzaramı kapatıyorsun."
Bunun üzerine Profesör oturdu ama anlamadığı bir şey vardı. Martin neden bu kadar sakindi? Bir cevap ararcasına ona bakmayı sürdürürken Martin tekrardan konuşmaya başladı.
"Bu üç güneşin ışınları kendileri gibi mavi, kırmızı ve yeşil ama birleştiklerinde beyaz ışığı oluşturuyorlar."
"Fizik bilginle beni aydınlattığın için teşekkürler. Gerçekten de çok açıklayıcı oldu."
" Merak etme bir fizik mühendisine fizik dersi verecek değilim."
Martin cümlesinin sonunda acıyla gülümsedi. Profesör ise böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini düşünüyor ama bir türlü cevabını bulamıyor tüm dikkatini güneşlere vermiş düşünüyordu. Onun bu halini gören Martin kederli gözleriyle onu hafiften süzdükten sonra Profesör'e istediği cevabı verdi.
"Bu ev fabrikaya bağlı. Bu yüzden de fabrikayla aynı boyutu paylaşıyor. Aslında dışarıdan bakıldığında bu ev aslında boş ve biz burada yokuz... O gördüğün bahçe kapısı da sıradan bir bahçe kapısı değil. Aynı zamanda iki boyut arasında bir geçiş..."
Profesör heyecanlanmıştı. Yüzündeki gülümseme git gide daha çok belirginleşiyordu. Sevinçle sordu.
"Bunun gibi başka evler de var mı? Fabrikanın dışında yani... Bu gerçekten inanılmaz..."
"Asıl güzel kısımı daha görmedin bile. Birazdan başlar. Ve evet bunun gibi evler dünyanın pek çok yerinde var."
Martin sözünü bitirir bitirmez, kırmızı güneşin ardından yeşil ve son olarak da mavi güneşin doğmasıyla tüm gök yüzünde kuzey kutup ışıkları gibi bir ışık şöleni oluştu. Profesör gözlerini sonuna kadar açmış gökyüzünü izlerken Martin ekleme yaptı.
"Her gün doğumunda ve batımında... İnsanın kendi içindeki dünyayı gözleriyle görmesi güzel değil mi? Biz küçükken bana Star Wars'daki gibi birden fazla güneşi olan bir dünyada yaşamak istediğini söylemiştin."
Profesör'ün şaşkınlıkla açılmış gözleri bu sefer Martin'e çevrilmişti. Martin artık hatırlıyor olmalıydı. İki eliyle Martin'in omuzlarını sıkıca kavradıktan sonra onu hafifçe sarstı. Martin Profesör sormadan cevaplayıp Profesör'ün ellerini omuzlarından çekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
99
Mystery / ThrillerProfesör Doktor Robert GREEN bir fizik mühendisidir. Kan kanseri olan sevgilisi Penny'nin hastane masraflarını karşılaya bilmek için bir görevi kabul eder. Basit gibi görünen bu görev bir öğrenciyi izlemektir ama işler hiç de sandığı gibi gitmeme...