ALEDA'DAN...
Yüzümde ıslaklık hissedince gözlerimi açtım. Prens ile göz göze gelince saçlarından su damlalarının aktığını gördüm.
"Günaydın uyuyan çirkin sanırım artık kalkmalısın."
Bir şey demeden üzerimdeki yorganı kafama kadar çektim. Yorganın birden çekilmesiyle usulca derin nefes alıp verdim. Sinirlenmeyecektim. Yerimden doğrulup karşımdaki prense baktım.
"Birileri uykusunu alamamış anlaşılan."
"Birileri dün izin vermedi hatırlatayım." dedim onu taklit ederek.
Gülerek başını salladı. Başım ağrıyordu, şakaklarımı ovuşturup yataktan çıktım. Duş almak istiyordum ama kıyafetlerim yoktu. En iyisi hemen krallığa dönmekti.
"Düşüncelisin, sorun nedir?"
Güldüm. "Sorun kıyafet, duş almak istiyorum kıyafetlerim temiz değil!" dedim.
Gülümseyerek koltuğun üzerindeki poşeti bana uzattı. Sahi bu poşet ne ara gelmişti ve içinde ne vardı? Uzattığı poşeti alıp içindeki şeyi çıkardım. Kıyafet almıştı. Hangi ara gidip almıştı?
" Prens, hangi ara gidip aldın geldin? "
" Sen çirkin uyurken gidip aldım ve geldim."
Gülümseyerek yanına gidip yanağından öptüm. Ardından bir şey demesine izin vermeden hemen banyoya girdim. Poşeti kenara bırakıp üzerimdeki tişörtten kurtuldum, tenimi yakmasını dilediğim sıcak suyun altına girdim. Tabi ki hiçbir şekilde beni yakmamıştı. Su bedenimde süzülüp giderken rahatlıyordum. Baş ağrım yavaş yavaş geçiyordu. Daha fazla suyun altında kalmak istemeyip suyu kapattım. Havluyu bedenime sarıp aynadaki buharı sildim. Poşetteki kıyafetleri çıkarıp bakarım. Hepsi siyahtı. Gülümsedim. Hemen kendimi kurulayıp uzun kollu kısa büstiyeri üzerime geçirdim. Belindeki modeli hoşuma gitmişti. Taytımı da üzerime geçirdikten sonra ayakkabılarımı giydim. Prensin tarzı güzelmiş, sevdim. Kurumuş saçlarımı üstten üstten düzeltip banyodan çıktım.
Prens ile göz göze gelince ellerimi iki yana açtım. Nasıl oldum dermiş gibi. Güldü.
"Zaten çirkindin şimdi tam çirkin oldun."
Gülümsedim.
"İltifatınız için teşekkür ederim bayım."
Yanıma gelip boynumdan öptü. Geri çekilip koltuğun üstündeki hançerleri aldım. Bıçak olan kısımları kabzaya sokup belime yerleştirdim.
"Önce kahvaltı yapalım sonra krallığı döneriz. "
Aç olup olmadığımı düşündüm, sanırım açtım. Prensi onaylayınca beraber odadan çıktık. Dün gece geç saatlerde otele gelmiştik. Asansöre binince aynadan saçıma baktım, biraz kabarmıştı. Düzelttikten sonra önüme dönünce prensin bana baktığını gördüm.
" Saçlarını çok seviyorsun galiba..?"
Başımı sallayıp "Evet." dedim.
"Kahvaltı da hatırlat da sana bir şey söyleyeceğim."
Tekrar başımı salladım. Asansör durduğunda hızla inip otelin cafesine doğru ilerledik, Austyn elimi tutunca gülümsedim. Cafeye girip cam kenarında olan bir masaya oturduk. Garson gelip siparişinizi alırken ben yine her zaman ki gibi dışarıya bakıyordum. Fani olmak o kadar da kötü değilmiş, fani olmanın büyüsü olmalıydı. Bunu mutlaka araştırmalıydım. Bakışlarımı karşımda oturan prense çevirdim.
"Bana söyleyeceğin şey nedir?"
"Hatırlıyor musun seni bulmak için Adrienne'in yanına gitmiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A L E D A ~Hükümdar~
Fantasy"Bir şey soracağım?" Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi. Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim. Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi. Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...