ALEDA'DAN...
Prensin söylediği şey ile derin bir nefes verdim. Hızla şifahaneden çıkıp ilerlemeye başladım. Saray sessizdi, askerler ya öldürmüşler ya da öldürülmüşlerdi. Veyahut başka bir şey içindi... Saraydan çıkarken karşımda üç tane yaratık gördüm. Saray askerleri etrafını sarmıştı ama bir gariplik vardı. Yaratıklar hiçbir şekilde hareket etmiyor sadece öylece bekliyorlardı. Hızla yanlarına doğru ilerledim. Jason ve Felix beni aralarına alırken yaratıkların karşısına geçtik. Baktım, dilimizi biliyorlar mıydı bilmiyorum.
"Liderimizin sana bir mesajı var..."
Kaşlarımı çattım. Sesleri, robotlarınki gibi kalın ve değişik çıkmıştı. Ayrıca bizim dilimizden konuşuyorlardı.
"Mesaj; beni merak etme çok yakında yanında olacağım."
Jason ve Felix aynı anda kılıç çekerken yerlerine geri koymaları için işaret ettim.
"Lideriniz kim?"
"Liderin adı söylenmez..."
Arkalarına döndükleri an bir kapı açıldı, oradan geçip gözden kaybolurken yutkundum.
Çok yakında yanımda olacak kimdi? Neden liderin adını söylememişlerdi? Derin bir nefes verdim, prens ile göz göze geldim. Felix ve Jason yanımdan ayrılırken diğer askerlerde dağılmıştı. Prens yanıma gelince hızla sarıldım.
"İyi misin?" diye sordu.
İyi olup olmadığımdan emin değildim, içimdeki ses bir şeylerin ters gittiğini ve bir şeyleri atladığımı söylüyordu. Ama neydi? Ondan ayrıldım.
"İyiyim, yaratıkların söylediği şeye takıldım biraz."
"Hey, sana bir teklifim var. Bir günlüğüne özümüzden uzaklaşmaya ne dersin?"
Kaşlarımı çattım.
"Seninle uzun zamandır baş başa bir şeyler yapmadık, hatta hiç yapmadık. Düşündüm de birlikte bir şeyler yapabiliriz."
Gülümsedim. Koluna girip başımı omuzuna koydum.
"Bu kargaşanın içinde ne yapabiliriz ki?"
"Mesela bir günlüğüne fani olabiliriz."
Hızla başımı kaldırıp baktım, ciddiydi. Güldüm. Gerçekten ciddiydi.
"Imm pekala! Sanırım bir günlüğüne bir şey olmaz." dedim.
Gülümseyerek başını salladı.
"Ee hadi o zaman kaçalım."
Bu demek oluyordu ki hadi kapı aç da geçelim. Gülümseyerek şehre bir kapı açtım. Austyn kapıdan geçerken ben de arkasından geçtim. Kapıdan çıkarken Austyn'in bedenine çarptım. Beraber gülerken etrafa baktım. Austyn elimden tutup çekiştirmeye başladı, nereye gittiğimizi merak ederken sorma gereği duymadım. Prens önümüzde duran birkaç insanın arkasından durunca ben de durmak zorunda kaldım.
"Austyn neden durduk ve neden bekliyoruz?"
Güldü.
"Dondurma almak için bekliyoruz."
Öylece baktım.
"Ciddi misin?"
"Evet, ne olmuş?"
Güldüm.
"Austyn, bizim dolarımız yok."
Dudaklarını birbirine bastırdı. Kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A L E D A ~Hükümdar~
Fantasy"Bir şey soracağım?" Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi. Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim. Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi. Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...