~Aleda Otuz Dokuzuncu Bölüm ~

5.2K 384 22
                                    

AUSTYN'DEN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


AUSTYN'DEN...

Acıdan çığlık attığını hissedebiliyordum. Benliğini kaybediyor gibiydi. Onu öyle görmeye dayanamıyordum, başını kaldırıp bana baktı. Göz rengi değişmişti. Ağlamaya başladı, yutkundum.

"Prens... Kurtar beni."

Elimi yumruk yapıp sıktım. Keşke seni kurtarabilsem Aleda, keşke elimden bir şey gelseydi. Onun iyiliği için ona yardım edemezdim şuan. Başımı iki yana salladım.

"BEN SANA HEP YARDIM ETTİM! ANNENİ KURTARDIM. BUNU BANA BORÇLUSUN!"

Bağırmaya başladı. Sustu. Birden kan kusunca yanına gideceğim sırada kral Aaron beni tuttu.

"Onun iyiliği için bunu yapmak zorundayız. Aleda benliğini kaybederse herkes için son olur."

Aleda'ya baktım. Elleri bağlanmış ayakta zar zor duruyordu. Flicka ile olan bağları kesildikten bir kaç saat sonra göz renkleri siyaha bürünmüştü. Şuan da maviydi ve o maviliklere kanıp onu ele geçirmelerini izin vereceğim diye çok korkuyordum.

" Kral Aaron!?"

Arkamı döndüm. Büyücü temsilcisi Elvis idi.

"Aleda'nın vücudunda Karatoz var.!"

Kaşlarımı çattım. "Bu da ne demek?" dedim.

"Zamanımız yok! Derhal onu şifahaneye götürün ve bağlayın."

Camın diğer tarafına geçmek için, diğer taraftan dolanıp içeri girdim. Bana bakıp güldü, başını yan yaptı.

"Ooo, prens hazretleri yanıma da gelirmiş."

Derin bir nefes verdim.

"Seni götürmeye geldim."

Önce inanmazsa da başını salladı. Kollarındaki zincirleri çözüp ona döndüm. Dengesini kaybederken onu tuttum. Bana tutunurken sessizce ağladığını fark ettim.

"Bana neler oluyor prens?"

Öylece baktım.

"Kurtulacaksın. Sana söz veriyorum."

Başını salladı. Onu kucağıma alıp çıktım, Emily boynuna bir iğne batırınca acıyla biraz inledi. Başı anında omuzuma düşerken Emily'e baktım.

"Sakinleştirici etkisi var ama sakinleştirici değil. Bu onun öfkelenmesini sağlayacak ama aynı zaman da hiçbir şey yapamayacak kadar yorgun da olacak. Onu şifahaneye götür."

Başımı sallayıp hızla şifahaneye doğru ilerlemeye başladım. Hepsi arkamızdan gelirken Aleda'nın bir şeyler mırıldandığını duydum. Anlamak için dinledim ama bu sefer susmuştu. Sanırım başka bir dil söylemişti. Şifahaneye girince hızla onu yatağa yatırıp kollarını özel yapım kelepçe ile bağladım. Ona baktım, uyuyordu en azından öyle gözüküyordu. Ten rengi gittikçe sarımsı bir hal almıştı. Bu Aleda, Aleda değildi. Dışarı çıktım, bunu ona karanlık yapmıştı yani Zayn. Ondan başkası da olamazdı. O her zaman ne yapmış olursa olsun bizim dostumuzdu, taki Aleda'ya bunu yapana kadar en azından artık dostum değildi. Düşmanım olacak kadar önemli biri de değildi. Ondan intikam almak isterdim ama zaten ölmüştü. Umarım öbür tarafta huzur bulamazdı. Derin bir nefes verip başımı kaldırdığımda annemin ve kraliçe Marisa'nın bana doğru geldiğini gördüm.

A L E D A ~Hükümdar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin