1 HAFTA SONRA...
Babamlara her şeyi anlatmamın üstünden bir hafta geçmişti. O bir hafta içinde Flicka ile her dakika iletişim kurmaya çalışmıştım ama hiç bir şekilde cevap almamıştım. Bu bir hafta içerisinde odama kapanmış, yemek yemiyor ve uyumuyordum. O varken kendimi inanılmaz güçlü hissediyordum, kimse beni yenemez, kimse bana meydan okuyamaz hissediyordum. Onunla güçlüydüm. Onunla vardım. O gidince bir boşluğa düşmüş gibi, kimsem yokmuş gibi hissediyordum. Ama, artık kabul etmeliydim. O benden gitmişti. Akan gözyaşlarımı silip yatağımdan kalktım. Daha güneş bile doğmamıştı. Bugün krallıkta yemek vardı. Tüm krallar, kraliçeler, prens ve prensesler gelecekti. Tabi eğitim sarayındakilerde. Bu yemeğe katılmak istemiyorum ama babama göre 'geleceğin yöneticisi' mutlaka bu yemekte olmalıydı. Sadece yemekte değildi tabi kii. Eğitim sarayındaki öğrenciler herkesin önünde bir mücadele verecek, hak kazanan saraya geçecekti. İşin kötü tarafı kazananlarla beraber kılıç sallayıp, ok atacaktım. Derin bir nefes verip yataktan kalktım, hemen banyoya girip küvete kaynar su doldurdum. Daha sonra üstümdekileri çıkarıpmsuya girdim. Kaynar su bedenime çarparken rahatlıyordum. Gözlerimi kapattım.
'Flicka, eğer benimle aynı frekanstaysan lütfen bana gel. Sana ihtiyacım var, seninle birlikte kazanmamız gereken bir savaş var.'
Gözlerimi hızla açtım. Her ne kadar aklım gittiğini kabul etse de, gönlüm kabul etmiyordu. O hala benimleydi. O hala benim Flicka'mdı. Kendimi küvete kaydırıp başımı suya soktum. Gözüm açıktı, gözümün önüne Flicka'yı bulduğum anlar geldi. İlk yumurtadan çıkması, daha sonra ilk ateş püskürtmesi, sonra onu gizli duvara götümem, ilk uçuşu, onunla oynamam, hızla büyümesi, onunla ilk ve gerçek bağımı kurmam ve yok olması... Hızla kafamı sudan çıkardım. Kendime engel olmayıp ağlamaya başladım. Onu kaybettiğime, benden gitmesine hala inanamıyordum. Bir boşluktayım ve bu boşluk tarif edilemezdi. Yüzüme su döküp sudan çıktım. Havluyu bedenime sararken aynadan yansımama baktım. Bu son ağlayaşım olacaktı. Acımasız biri mi istiyorlardı? Olurdum.! Gücün kimde olduğunu mu merak ediyordular? Gösterirdim.!
⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️
Sarayda hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyordu. Ben etrafta öylesine gezerken karşıdan telaşla gelen anneme baktım. Selam verdim.
"Kraliçem, nasılsınız?"
"Aleda, bugün seni daha iyi gördüm. İyi misin?"
Başımı salladım 'evet' dermişçesine. Bundan sonra çok daha iyi olacaktım.
"Elbette kraliçem."
"Güzel, hep iyi ol... Senin için mavi bir elbise seçtim."
Gülümsedim. "Kraliçem, ben kıyafetimi seçtim. Merak etmeyin."
Tek kaşını kaldırdı. Gülümseyince "Güzel. O zaman bir saate hazır ol lütfen." dedi.
Başımı salladım. Annem yanımdan ayrılırken selam vermiştim. Derin bir nefes verip sarayın balkonuna çıktım. Gözlerim hala gökyüzünü arıyordu. Bunu her yaptığımda babam bana 'bıkmadın mı?' diyor. Hayır, bıkmadım. Beni anlamıyorlardı, onlardan çok Flicka ile bağım vardı ve bu bağ çok güçlüydü. Bakışlarımı gökyüzünden çekip karşımdaki okyanusa baktım. Daha sonra krallığın karşısındaki topraklara. Krallık denizin tam ortasındaydı, üstünde Ateş sarayı, altında hava, sağında su, solunda toprak sarayı... Biz tam ortasındaydık. Krallıkları birbirine bağlayan bu krallıktı.
Element Krallığı.
Arkamı döndüğümde babamla karşılaştım, tebessüm ederek selam verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A L E D A ~Hükümdar~
Fantasía"Bir şey soracağım?" Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi. Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim. Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi. Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...