O kadar çok sıkılıyor ve bunalıyordum ki bazen.. Her şey o kadar karışıktı ki. Krallıklar, eğitim sarayı, vahşi hayvanlar, bilmem ne tür yaratıklar... İnsana bazen çok ağır geliyordu, ama tabi ki hayatımdan memnundum. Kirazları ağzıma atarken derin bir nefes verdim. Saat gecenin üçüydü, herkes uyurken ben burada ağaca tırmanmış Kirazları gömüyordum. Aklıma Flicka geldi, acaba ne yapıyordu şuan? Bir kaç tane daha kiraz ağzıma atıp hemen ağaçtan atladım. Nöbette olan askerler gidip geliyordu. Ellerimi arkamda birleştirip ilerlemeye başladım. Aklıma gelen fikirle göle indim. Üstümü çıkarıp suya girdim, etrafımda anında baloncukların oluşurken geri geri yüzdüm. Vücudumu serbest bırakıp suda süzülmeye başladım. "Merhaba." suda doğrulup sesin geldiği yöne baktım. Su insancıklarından biriydi. Gülümsedim.
"Merhaba."
"Korktun mu?" deyip kıkırdamaya başladı.
"Hayır, korkmadım. Sen ne arıyorsun bu saate su yüzeyinde?"
"Suda hareketlenme olunca merak ettim..."
"Suyun altında durumlar nasıl?"
Gülen yüzü soldu. Başını başka tarafa çevirdi.
"Hiç kimse benimle oynamıyor."
Tebessüm ettim. Bende bir şey oldu sandım. Parmak kadar bir şeydi.
"İstersen ben seninle oynayabilirim."
Hızla bana baktı. "Gerçekten mi?"
Başımı salladım. "O zaman sen benim en iyi arkadaşımsın."
Elini uzattı. Minik bir şey olduğu için parmağımı uzattım.
"Ama benim şimdi gitmem lazım."
"Pekala! Sonra oynarız."
"Görüşürüz Aleda."
Su insancığı anında suya karışırken hızla sudan çıktım. Hemen üstümü giyip saraya doğru ilerledim. Su insancıklarının görevi su yoluyla haber götürüp getirmekti. Beni gören askerler hızla selam verdi. Saraya girer girmez hızlı adımlarla odama ilerledim. Odaya girince hemen banyoya girip küveti su doldurdum. Duş almak istiyordum. Küvet kaynar su ile dolarken üstümdekilerden kurtulup içine girdim. Başımı küveti kenarına yaslayıp gözlerimi kapattım. Çok yorgundum. Yarın saraya krallar gelecekti Kralı ziyarete. Gelsinler, Ateş kralıyla tam tanışırdık. Kralların gelmesi demek süslü ve kokoş kıyafetler giymek demekti. Kapalı olan gözlerimi açtım. Aslında sarayda o kıyafetlerle gezmem gerekiyordu ama, ben siyah kıyafetlerimle iyiydim. Hızla küvetten çıkıp havlumu bedenime sardım. Saçlarımı hafif kurutup üstümü giydim. Ardından da yatağa girip gözlerimi kapattım.
⚔️ ⚔️ ⚔️
Yüzüme çarpan güneş ile gözlerimi açtım. Saat kaçtı böyle? Ayrıca bu perdeyi kim böyle sonuna kadar açmıştı. Yataktan doğrulduğum an karşımda annemi gördüm.
"Günaydın Aleda, hadi kalk hemen elini yüzünü yıka ve hazırlan."
"Anne, ne oluyor sabah sabah?"
"Tatlım, önce kahvaltı yapacağız. Ondan sonra misafirlerimizi ağırlayacağız."
Aklıma kralların geleceği geldi.
"Peki bundan banane anne. Çok yorgunum, uyandırılmayı sevmediğimi biliyorsun."
Bir anda ciddileşti.
"Yönetici olmak istiyorsan önce gerçek bir prenses gibi davran. Şimdi derhal yatağından kalk ve hazırlan. Saray kıyafetletini giyeceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A L E D A ~Hükümdar~
Fantasy"Bir şey soracağım?" Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi. Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim. Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi. Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...