~Aleda Otuz Üçüncü Bölüm ~

5.6K 397 35
                                    

Öylece baktım. Bu gerçek değildi, kolye burada işe yaramıyordu. Hızla ona döndüm.

"SEN TAM BİR YALANCISIN! SANA İNANMAMI BEKLİYORSAN YANILIYORSUN ADRİENNE!"

Bağırdım. Kendi ablasını öldürtmüştü, ablasının eşine aşıktı. Tanrım!

"Hayır hükümdar, bana inanmıyorsan beni takip et."

O kadar rahattı, o kadar umursamazdı ki çıldıracaktım. Derin bir nefes alarak onu takip etmeye başladım. Tanrım! Lütfen doğru olmasın. Ben bunu Austyn'e nasıl söyleyecektim? Bunun sorumlusu teyzesinin olduğunu, teyzesinin cehennem kraliçesi olduğunun, annesinin kız kardeşi olduğu, kız kardeşini babasının aklına girer öldürttüğünü nasıl söyleyecektim? Yutkundum. Asansöre bindik. Adrienne bir şeyler yaptıktan sonra asansör hareket etti. Nereye götürüyordu beni?

"Nereye gidiyoruz?"

Bana bakmadan "Kanıta." dedi.

Şuan onu deli gibi öldürme arzumu yenmeye çalışıyordum ama bir türlü olmuyordu. Sakin olmalıydım, asansör durdu. Önden yürümeye başladı. Takip ettim, ederken de etrafa bakıyordum. Karşımda gördüğüm muhafızlar, tanrım! Bunlar nasıl bir şeydi? Bir sürü vardı, sağımda solumda arkamı döndüm. Arkamızdan geliyorlardı. Önüme döndüm, Adrienne birden bana dönünce durdum.

"Hazır mısın?"

Tiksinerek ona baktım. "Göster artık." dedim.

Elini şıplattığı an etraf aydınlandı. Aman tanrım! Bu, kraliçe Freya idi. İki kolu ve ayağı demirle bağlanmış ayakta zor duruyordu. Hızla ona doğru koştum. Muhafızlar hareket edeceği sırada Adrienne durdurdu onları.

"Gördün mü hükümdar?"

Kılıcımı çıkarıp hızla demirleri kırdım. Ayakta bitkin duran bedeni birden düşünce tuttum onu.

"Adımını attığın an cehennemi başına yıkarım Adrienne."

Ellerini havaya kaldırıp geri adım attı. Kraliçe Freya'nın kollarını omuzlarıma atıp yürümeye başladım. Fazlasıyla bitikti. Bir insan bunu ablasına nasıl yapar? Tabi Adrienne insansa. Bu karanlık ve uzun koridordan çıktıktan sonra onu yere yatırdım. Adrienne geldi.

"Kral Rainier'ın seni neden sevmediğini şimdi anladım!"

Bana öfkeyle baktı.

"Sen kötüsün Adrienne ve asla da iyi olamayacaksın! Ve bir şey daha asla bir Freya olamayacaksın!"

Birden çığlık atınca elimi hızla havaya kaldırdım. Sessizlik kalkanı oluşmuştu. Kraliçe Freya'yı buradan çıkarmam gerekirdi.

"Freya'yı buradan götüreceğim ve sen buna engel bile olmayacaksın!" dedim.

Hızla bir kapı açtım. Freya'yı alıp kapıdan geçtim, birden ikimizi de yerde bulunca etrafa baktım. Odama gelmiştik. Hızla ayağı kalkıp kraliçeyi yatağıma yatırdım. Kapıya kilit vurup banyodan sıcak su ve havlu getirdim. Yüzünü güzelce temizledikten sonra kollarındaki siyah lekeleri sildim. Ona baktım, herkes onu öldü bilirken kral Rainier onu öldürdüğünü sanarken o aslında kardeşinin ellerinde tutsakmış. Çok güzel bir kadındı. Hızla kalkıp dolabımdan ona uygun kıyafet çıkartıp yanına döndüm. Üstündeki kirli kıyafetini çıkartıp temizi giydirecektim ki vücudundaki morlukları gördüm. Bilge' ile beraber yaptığımız özel bir krem vardı. Yarayı üç dört saat içinde iyileştiriyordu. Hızla çekmecemi açıp baktım, burada yoktu. Dolabımın gizli bölümüne baktım. Buldum. Kremi alıp Freya'nın yanına döndüm. Morarmış olan yer yerine sürdüm. Daha sonra temiz kıyafeti giydirip dağılmış saçlarını taradım yavaşça. Yumuşak saçları saniyesinde düzelirken taramayı kesip baktım. Onu aç ve susuz bırakmamıştır değil mi? O kadarını da yapmamıştır? O kötülüğün ta kendisiydi. Yapmıştır. Freya'ya uyandığında onu doyurmam gerekirdi. Bir süre burada kalacaktı, en kısa sürede de Austyn'e ve diğer herkese anlatacaktım. Kraliçenin üstünü örtüp balkona çıktım. "Flicka." diye fısıldadım. Kanat sesi gelince gülümsemeye çalıştım. Karşıma gelince başını okşadım

A L E D A ~Hükümdar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin