"Bir şey soracağım?"
Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi.
Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim.
Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi.
Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Öylece karşımdaki karanlığa baktım. Uzun zamandan sonra ilk defa karşılaşmıştık. Deniz kızlarını kaçıran oydu.
"Seni görmek güzel Aleda. Uzun zaman oldu."
"Ben senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim... Karanlık."
Güldü. Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Buna izin verdim, neler yaptığını görmek istiyordum. Karşımda gördüğüm görüntü ile ağzımı açmak istedim ama yapamadım. Onlara ne yapıyordular öyle? Hızla karanlığa döndüm.
" S-sen ne yaptın onlara?"
"Merak etme Aleda, küçük bir deney."
Bakışlarımı ona çevirdim. Kolumu hızla elinden çekip dirseğimi suratına geçirdim. Anında yüzünü tutarken karnına tekme geçirip onu yere serdim. Birkaç kişi beni tutarken ellerinde çırpınmaya başladım. Onlara elementlerle karşılık verebilirdim ama deniz kızlarına bir şey yapmasından korkuyordum. Karanlık böyleydi, sen ona zarar verirsin ama o sana zarar vermez. Senin için değerli olana zarar verirdi. Boşuna ona karanlık demiyordum. Onun adı Zayn idi. Önceden bizim tarafımızdaydı ama şimdi, kötü olmayı seçmişti.
"Onlara zarar vererek eline ne geçiyor Zayn!?" diye bağırdım.
Burnundan gelen kanı silip güldü.
"İnanır mısın bilmiyorum ama onlara zarar vermek, senin böyle delirdiğini görmek inanılmaz hoşuma gidiyor!"
Bana yaklaştı. Yüzüne tükürdüm. Yüzünü silip bana baktı, ardından da bir tane tokat yapıştırdı. Yüzüm yana düşerken içimdeki öfkenin beni ele geçirmesine az kalmıştı. Buna izin veremezdim. Amacı da buydu zaten. Beni öfkelendirip zarar vermek. Onun diliyle kötülük yapmak. Derin bir nefes alıp başımı kaldırdım. Beni tutan iki kişi sandalyeye oturtup zincir ile bağladılar. Ayağıma bileklik gibi bir şey taktıklarında acı ile bağırdım.
"Kaçmaya kalkıştığın an, ya da gücünü kullandığın zaman ayağına bağlanan şeyden vücuduna cıva enjekte edilecek."
Hızla bakışlarımı ona çevirdim. Cıva bizi öldürürdü. Karşımda çırpınan deniz kızlarına baktım. Onları su dolu büyük bir camın içine hapsetmişlerdi. Elleri iki taraftan bağlanmış kuyruklarına ve başlarına kablolar takılmışlardı. Diğer taraftaki deniz kızına baktım. O kendinden geçiyordu.
"Ona neler oluyor?"
"Kuyruk ile bağları kesiliyor." dedi gülerek.
Çırpınmaya başladım. Vücuduma giren cıva ile bağırmaya başladım. Çok acıydı. Austyn ve diğerleri neredeydi? Gözlerimi kapattım.
