ALEDA'DAN...
Şiddetle sallanan krallığı bakmak için balkonun kenarlarından tutunarak kalktım. Bu bir çeşit doğal afet miydi yoksa toprak krallığında bir şeyler mi olmuştu? Sallantının durması için toprağa emir verirken bulutların da ağlamak için dolduğunu gördüm.
"Přikazuji vám vzduchem a zemí. Počkej! !"
Bağırmamla sallantı durmuş bulutlar yavaş yavaş dağılıp rengini açıyordu. Arkamı döndüğümde duvarlarda ve balkon zemininde küçük çatlaklıklar vardı. Hızla odamdan çıkıp merdivenlerden inerken babamı gördüm.
"Aleda, iyi misin?"
"Ben iyiyim baba, sorun yok. Siz iyi misiniz?"
"Biz iyiyiz."
"EFENDİM!?"
Hızla arkamı döndüğümde koşarak bize gelen Jason'ı gördüm. Önce selam verdi.
"Efendim, toprak sarayında bir takım hasarlar meydana gelmesi nedeniyle yaralılar var."
"Tamam orayla ben ilgilenirim."
Jason ile babamın yanından ayrılırken koşar adımlarla ilerledik. Neden böyle bir şey olmuştu anlam veremiyordum. İlerlemeye devam ederken karşıdan Felix ve Austyn'in bize doğru yaklaştığını gördüm.
"Neler oluyor?"
"Toprak krallığında hasarlar ve yaralılar var efendim."
Jason yerime cevap vermişti. Hızla bir kapı açtım. Hepsi geçerken en son ben geçtim, kapıdan çıktığımda gözüme ilk çarpan saray kulelerinin yıkıldığıydı. Hızla oraya doğru ilerledik. Tanrım! Bu nasıl bir felaketti? Toprak halkı ne yapacağını bilmeden etrafta gidip geliyordu. Kral Darel, Kraliçe Ravenna, Prens Adam ve Cerelia öylece duruyorlardı. Hızla yanlarına gittim.
"Kral Darel, görmüş olduğunuz hasarlar için üzgünüm."
"Prenses Aleda, teşekkür ederim."
"Nasıl oldu böyle majesteleri?"
Austyn'i onayladım.
"Biz de anlamadık."
Cerelia 'ya baktım. Fazlasıyla üzgündü.
"Kayıplarımız var."
Prens Adam' a döndüm.
"Tanrı merhamet etsin. Kayıpları olan ailelere krallığım tarafından her türlü yardım edilecektir."
"Aleda biz de yardım edebiliriz ama acıları çok." dedi Cerelia.
Birini kaybettiğimiz zaman acımızla kalırız, ağlamak gideni getirmezdi. Ya da olanları geriye sarmazdı. Tanrı'dan hiç yaşanmamış olmasını isterdim ama demek ki kader de bu vardı ve yaşanılması gerekiyordu. Düşüncelerden çıkıp kraliçe Ravenna' ya baktım. Dalgındı.
"Majesteleri, sizin de izniniz olursa bu akşam sizi krallıkta ağırlamak isterim."
"Halkı böyle bırakamayız prenses Aleda. Teklifin için teşekkür ederiz."
Başımı salladım.
"Sizi anlıyorum kraliçem ama merak etmeyin. Askerlerim saray ve halkınızla ilgilenecektir."
Kraliçe birkaç saniye sustu. Daha sonra kral Darel 'e bakıp bana döndü. Başını 'tamam' anlamında sallayınca tebessüm ettim. Jason'a gelmesi için işaret edip diğerlerinden biraz uzaklaştık.
" Yanına sağlam askerler alıp saraya gel. Bir de bir büyücü al, bunu araştır."
Jason selam verirken diğerlerinin yanına döndüm. Austyn bana bakarken ben de bir bakış atıp Cerelia'ya döndüm. Prens Adam ile göz göze gelince bakışlarımı tekrar Austyn'i çevirip tebessüm ettim. Tanrım..! Lütfen düşündüğüm şey olmasın. Zaten hep de başıma düşündüğüm şeyler gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A L E D A ~Hükümdar~
Fantasía"Bir şey soracağım?" Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi. Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim. Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi. Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...