AUSTYN'DEN...
Halahiç birimiz güçlerimizi kullanamıyorduk. Eğitim sarayına bir şeyler bulma umuduyla gitmiştik ama hiç bir şey bulamamıştık. Tek fark siyaha bürünen gökyüzü yavaş yavaş rengini açmıştı. Şuan sanki yağmur yağmış ve durmuş havasındaydı. Derin bir nefes verip adanın üstündeki kitabı hızla kapatıp duvara fırlattım.
"Yok işte! Bir şey bulamıyoruz!,
" Sakin ol Austyn. Elimizden bir şey gelmiyor. Güçlerimiz olmadan bir şey yapamayız! " dedi Cerelia.
Derin bir nefes verip hızla kendimi koltuğa attım. Dünden beri uyumamış, bir şeyler bulma umuduyla sürekli kitaplara göz atıyordum. Ama bir şey bulamıyorduk. Kapı birden açılınca gelene baktım. Bir öğrenciydi.
" Efendim, bunu görmeniz gerekiyor."
Öğrencinin dediği şeyle önce birbirimize baktık. Ardından odadan çıkıp çocuğu takip ettik. Eğitim sarayının terasına çıkınca siyah renge bürünmüş okyanusun, eski halini aldığını gördük.
"Okyanus eski haline dönmüş." dedi Felix.
"Hey, güçlerim geri gelmiş!"
Cerelia'ya döndüm. Ellerimi açtığım da avucumda ateş küresi oluştu. Doğru söylüyordu, güçlerimiz geri gelmişti. Tanrılar bize ceza verip güçlerimi almış olmalıydılar. Şimdi de geri vermişlerdi. Element aşkına! Neyin cezasıydı bu?
" Elementler?"
Sesin geldiği yöne döndük. Yaşlı Bilge'ydi.
"Tanrılar korusun bizi! Güçlerimiz geri geldi. Size bir haberim var, prenses Aleda uyanmış."
Aleda uyanmış mıydı?
"O halde ne duruyoruz. Krallığa gidelim."
Kimsenin cevap vermesine izin vermeden yanlarından ayrıldım.
Aleda uyanmıştı.
⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️
Krallığa geldiğimizde taht odasına girdik. Kral Aaron'a selam verdik.
"Majesteleri, Aleda uyanmış."
"Evet Cerelia, şuan da odasında dinleniyor."
"Onu görebilir miyim?"
Herkes bana dönünce "Yani görebilir miyiz?" dedim. Kral izin verdikten sonra hızla taht odasından çıkıp Aleda'nın odasına ilerledik.
"Bu kadar pot kırmamalısın dostum." diye fısıldayan Felix'e baktım. Cevap vermeyi yürümeye devam ettim. Odasının önüne gelince Cerelia bize döndü.
"Umarım Aleda'nın yanında da pot kırmazsın!" deyip güldü.
Bunlar tam bir şeytan! Cerelia'yi hafif itip kapıyı tık tıklayıp açtım. Yatağında değildi. İçeri girdim.
"Aleda?"
Ses yoktu. Burada değilse neredeydi? Yastığı hep siyah kandı.
"Hey, Aleda burada değil!"
Cerelia anında banyoya baktı. Felix de balkona. Odadan çıktığım an kral ile karşılaştım.
"Aleda yok!"
ALEDA'DAN...
Flicka yere inince etrafıma baktım. Kimse yoktu. Flicka'ya dönüp ellerimi başına koydum. "Saraya dön ve ben gelene kadar gizli duvarda kal." Flicka başını eğip birden havalandı ve gözden kayboldu. Elf ile konuştuğum zaman bana hislerime güvenmemi söylemişti. Dediğini yapıp güvendim ve beni bu nehire getirdi. Onlar sonsuzluktaydı, bu nehir ile ne ilgisi vardı? Adımımı suya atıp ilerlemeye başladım. Su boynuma gelirken kafamı içine sokup yüzmeye başladım. Hislerim ile hareket ediyordum. En derine yüzmeye başladım. Su mu berraktı yoksa su elementi sayesinde suyun içinde çok iyi görebiliyorduk, emin değildim. Karşımda o elf çıktı, elimi uzattığım an kayboldu. Halisünasyon mu görüyordum? Birden ağzımdan "La forto de akvo pelas min ĝis senfineco." kelimeleri döküldü. Bunu nasıl yapmıştım? Suda siyah bir delik oluşunca şaşkınlıkla baktım. Sanki biri arkamdan itmiş gibi o deliğe itildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A L E D A ~Hükümdar~
Fantasy"Bir şey soracağım?" Durup hafif arkamı döndüm. "ALEDA... Ne demek?" " dedi. Güldüm. " Kanatlı demek. " dedim. Kahkaha attı. " Senin kanatların yok ama. " dedi. Gülen yüzüm soldu... Bir iki adım atıp tam dibinde durdum. Dudaklarımı hareket ettir...