~Aleda Ondokuzuncu Bölüm~

8.9K 531 36
                                    

Birden içimdeki ateş yanıp sönerken gözlerimi açtım, ilk gökyüzü ile karşılaştım. Uzandığım yerden doğrulup yanıma baktım, Flicka yoktu. Arkama baktığım da Austyn duvara yaslanmış uyuyordu. Neden burada uyuyordu..? Ayağı kalkıp yanına ilerledim. İçimdeki ateş bedenimi ele geçiriyordu. Öncekinden çok daha güçlüydü. Kendimi çok daha güçlü hissediyordum. Olmayacak şeyleri bile olduracakmışım gibi... Austyn 'in karşısına oturup onu izlemeye başladım. Bir çok erkeğin yerinde olmak istediği ve bir çok kızın hayalini kurduğu bir erkekti. O, iyi biriydi. Babasının ateş kralı olması dışında hiç bir sorun yoktu. O babasına nazaran iyi, yardımsever biriydi. Ama aynı zaman da gıcık biriydi de. Güldüğünü hiç görmemiştim. Geçmişini öğrenmesinde yardım edecektim. Umarım üzüleceği bir şey çıkmazdı. Üzülmesini istediğim en son kişiydi. Bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Yıldızlar bu gece fazlasıyla parlaktı. Element Ejderhası ruhunu bedenime geçirip yok olmuştu. Flicka ise diğer ejderlerin gövdesini almıştı. Eminim ki şimdi o da çok güçlüydü. Element Ejderhası kendini yok etmeden önce bana bir çok şey söylemişti. "Sen artık bir ejderha sayılırsın. Gücüne güç katıyorsun. Olmayacak şeyleri oldurursun. İstediğin zamanstediğin kişiye hükmedebilirsin. Elementlerin, önceki elementlerine göre daha güçlü. Bunların yanında aldığın bazı derslerle büyü yapabiliyorsun. Ölülerle iletişime geçebilirsin." demişti. Derin bir nefes verdim. Yok olmadan bir kaç saniye önce son bir şey söylemişti. " Unutma hükümdar kimse bilmezse ble bu hayatta herkesin üç dilek hakkı vardır. Bunları iyi değerlendir. " sonra yok olmuştu ve bende uyandığımda buradaydım. Bakışlarımı gökyüzünden çevirip prense baktım. Saçları yüzüne düşmüştü. Tebessüm edip yüzünden çektiğim an " Anne! " diyerek uyanmıştı. Anne mi? Rüyasında annesini mi görüyordu? Karşısında beni görünce hızla yerinden dikleşti.

" Aleda? "

" Merhaba prens. Beni özledin mi?!" dedim gülerek.

Hızla bana sarılınca kaşlarımı çatıp karşılık verdim. Sonra da geri çekildim.

"Sen, ne zaman uyandın? Neden uyandırmadın beni?" dedi tek nefeste.

Güldüm.

"Sakin ol. Yaklaşık on, onbeş dakikadır. Fazlasıyla yorgun gözüktüğün için de uyandırmadım seni."

Başını salladı. Ayağı kalktım, elimi uzattım kalkmasına yardım etmek için. Gülümseyip tutmadan kalktı. Dudaklarımın kenarı kıvrıldı.

"Çok kötüsün..."

"Zamanın da sen de benimkini tutmamıştın." dedi.

Göz devirdim.

"Pekala. Sanırım yorgunum. Uyumak istiyorum." dedim.

Başını salladı.

"Elbette! Ama unutma ki yarın vereceğin bir hesap var."

Bir şey söylemeden hızla sarayın içine doğru ilerledim.

⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️⚔️

Gözlerimi açtığım da annem yanımda uyuyordu. Gülümsedim. Ne zaman gelmişti? Yataktan yavaşça doğrulup banyoya girdim. Küvete sıcak su doldurdum, üstümdekilerden kurtulup hemen içine girdim. Başımı kenara bırak gözlerimi kapattım. Fazlasıyla iyi gelmişti. Element ejderhası bana "Bir ejderha bedenini seçti, bir beden ejderhayı aldı" demişti. Bu ne demekti. Ejderhalardan biri başka bir beden seçmişti kendine. Bir başkası ise bir ejderha ruhunu almıştı. Bir Ejderha istemediği sürece asla bir bedene gidemezdi. Giden ejderha kime gitmişti? Diğer alınan ejderha kimdeydi? Bu almak değildi. Resmen kaçırmaktı.

Bir ejderha ruhunu kaçırmak mı..?

Sanırım kaçıran kişinin ölümü gelmişti. O ejderhayı da seçilen bedeni de bulmalıydım. Kaçıran kişi hangi amaçla kaçırmış olabilirdi?

A L E D A ~Hükümdar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin