"Sonunda."
Dershaneye geldiğimde mırıldanmıştım bunu. Nasıl geldiğimi anlamamıştım. Uçmuştum resmen! Ama şu Burak denen anonimin kim olduğunu bulmak için değerdi.
Dershaneden içeri girdiğimde Serkan Hocayla göz göze geldim. Normal insanlar gibi girmediğim, kapıya doğru uçtuğum için korkulu gözlerle bana bakıyordu. Merak etmeyin Serkan Hocam, benim amacım başka.
Sabah yarım yamalak ördüğüm saçlarımı düzeltirken Serkan Hocaya baktım. "Hayırdır Defne? Sen dershaneye bu kadar istekli gelir miydin?" Başımı sağa sola salladım ve Serkan Hoca'ya gülümsedim. Herkes beni çok iyi tanıyordu.
Dershanedeki 11. sınıfların matematik sınıfına ilerlerken duraksadım. Sadece bir tane 12. sınıfımız vardı, belki o sınıfta derse girersem bulma şansımı arttırırdım.
Bir kat daha yukarı çıkıp 12'lerin katına geldim. Ben geç kaldığım için şu anda ders işliyorlardı, bu yüzden ders çalışma sınıfları boştu. Tek 12. sınıf olmasına dua ederek kapıyı tıklattım.
"Defne?" Cemre Hoca beni görünce gözlerini pörtletti. "Canım, sen 11. sınıf değil misin, niye geldin?" Bir kez de hoşgeldin de! Ama Cemre Hocaydı işte, asla kibar olamazdı. Ayrıca bozulduğum şey Cemre Hoca'nın kurduğu cümle değil, tüm sınıfın kahkaha atmasıydı. Sanki ananızın karnından 12. sınıf olarak doğdunuz, geri zekalı topluluğu!
Tabi Burak hariç.
'Defne, ne yapıyorsun sen? Hemen çocuğu sahiplendin! Çabuk kendine gel, yoksa ben seni getirmesini bilirim!' İç sesime hak verip tekrar Cemre Hocaya döndüm. "Hocam ben bugünlük bu sınıfta ders işlesem olur mu?"
Cemre Hoca kulaklarına inanamıyormuş gibi bana bakıyordu. Çok garip bir şey dememiştim ki. "Defne, sen?" Cemre Hocanın verdiği tepkilere karşı sınıf gülmekten başka bir şey yapmıyordu. "Kızım sen en son milattan önce 400 yılında falan ders çalışmıştın, şimdi 12. sınıfların konularını mı dinlemek istiyorsun?"
"Hayır hocam, bu sene düzeleceğim diye kendime söz verdim. 2 hafta önce coğrafya çalıştım hatta." Tüm sınıfın gülmesine Cemre Hocanın kahkahası da eklenince gülerek oturmamı işaret etti. En arkada Betül'ün yanına oturdum.
"N'aber Defnoş?" Betül'ün kurduğu cümle beni güldürmüştü. "İyiyim Betül, senden n'aber?"
"Ben de iyiyim," dedi ve önüne döndü. Hayır, Betül! Sana daha sormam gereken şeyler var. Konuşma böyle bitemez!
"Betül..." Betül bana dönünce cümlemi tamamladım. "Sana bir şey soracağım." Başını aşağı yukarı salladı. "Burak diye birini tanıyor musun?"
"Evet."
Ne?
Kulaklarım bir daha duymak istiyordu. İnanamıyordum. Çok yaklaşmıştım!
"Nerden tanıyorsun, o Burak'ı?" Betül güldü. "Dershaneden." Ah Burak! Keşke dış görünüşünü bilseydim, en azından şu boyda, saçlarının rengi şu diye seni betimlemem daha kolay olurdu.
"Nasıl?" Betül şaşkınlığıma şaşırmış olacak ki konuşmaya devam etmeden önce duraksadı. "Bu sınıfta işte. Ama bugün gelmemiş, aslında geldi mi bilmiyorum ama görmedim. Konuşmuyoruz."
"Hay ananı ya! Yani pardon, neden konuşmuyorsunuz?"
"Ayrıldık çünkü." Ne! Vay be, Burak Bey! Bir de beni sevdiğini söylüyordun. Pü senin sevgine! Pü, gençlik bitmiş resmen!
"Tamam," dedim ve önüme döndüm. Sen görürsün Burak Efendi. Bunu nasıl burnundan getireceğim, görürsün sen.
Teneffüs zili çaldığında dershaneden çıktım. Arkadaşlarla hep oturduğumuz kafeye doğru ilerlerken telefonumu çıkartıp Burak'a yazdım.
"Burak, Betül diye birini tanıyor musun?"
İşte, kadın zekası! Direk konuyu açmak yerine ağzını arayacaktım. Burak Bey her zamanki gibi pusuda beklediği için hemen mesajımı gördü.
"Evet, neden soruyorsun bunu?"
"Nereden tanıyorsun Betül'ü?" yazdım attığı mesajı umursamayarak.
"Asıl sen nereden tanıyorsun?" Vereceği cevap bu olmamalıydı!
"İlk ben sordum! Betül, sizin eski sevgili olduğunuzu söyledi."
"Defne, bu o kadar uzun bir konu ki..." Mesaj yazmaya devam ediyordu ki hemen böldüm.
"Burak, bu anonimlik artık fazla uzadı. Ben gerçek bir insanın beni sevmesini tercih ederim."
"Ulan, ben robot muyum?" yazdığında gülsem de ciddi olmam gerektiğini fark ederek kendime geldim.
"Seni şu an engellemiyorsam, merakım yüzündendir. Seni bulmaya çok yaklaştım Burak!"
Mesajımı gönderdikten sonra uygulamadan çıktım. Cidden kör olabilir miydim? Dediği şeyde haklıydı, Burak gözümün önündeydi ama ben onu göremiyordum!
Telefonumu cebime koyarken titremesiyle kalbim tekledi. Telefonumu çıkartıp mesajına girince okuduğum şeylerle ağzımın bir karış açılmasına engel olamadım.
"Gözünün önünde olduğum konusunda haklıydım, bu yüzden beni bulmaya çok yaklaştın. Ayrıca, artık bugünkü gibi saçlarını örme. Çünkü sana yakışmıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Numara (Düzenleniyor)
HumorSerinin ilk kitabıdır. 16.08.2018 - Mizah'ta 1. - Kitap düzenleniyor. Defne, hayatının yeni yılda da aynı mükemmel sıkıcılıkla ilerleyeceğini düşünüyordu. Ama bilebilir miydi bir gizli numara tarafından aranacağını? Kim olduğunu bilmiyordu, ama b...