5.8

49.1K 2.8K 383
                                    

Üzerimdeki kedili tişörte baktım. Annesinin karşısına böyle mi çıkacaktım ki?

"Burak, abartmıyor musun? Biz evlenmiyoruz, ya da öyle bir şey olmuyor." Burak burnumu sıktı.

"Seni zorlamıyorum. İstersen tanışırsın." Aha, topu bana attı. Çünkü biliyor tanışmak istediğimi. Yüzümü ekşittim ve ona döndüm. "Tamam lan, hadi."

Apartmanda, merdivenlerden çıkıp kapının önüne geldiğimde duraksadım. Aa, Yaprak da orada olmalıydı, öyle değil mi? Yaprak cidden şirin bir kızdı.

Kapıyı tıklattığımızda çok geçmeden açıldı. Yaprak açtı, bizi görünce gözlerini büyüttü. "Çüş, olay." Koşarak arka odaya gitti, daha sonra bağırışını duydum. "Anne, abim gelmiş." Bozulup Burak'a döndüm. Niye beni söylememişti ki?

Ama sonuçta, Melek Teyze benimle baştan tanışmak istemiş. Yani herhangi bir gün geleceğimi tahmin ediyor olması lazım.

Melek Teyze kapıya geldiğinde bana bakıp gülümsedi. "Hoşgeldin Defneciğim, gelin, kapıda durmayın." İçeriyi gösterince ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim.

Vay be, evleri maşallah, çok güzeldi. Zaten apartmanları da site içindeydi.

Salona ilerledik ve koltuklardan birine oturduk. Burak bana mesafeli oturmamıştı, sanki bilerek, beni utandırmak için yanıma oturmuştu.

"Ee, nasılsın Defne?" Melek Teyze karşıdaki koltuğa otururken Yaprak da yanına oturdu. "Annen, baban nasıl? İyiler mi?"

"İyiler Melek Teyze, teşekkür ederim. Siz nasılsınız?" Melek Teyze gülümsedi.

"Ben de iyiyim. Bir şey ister misin? Çay, kahve?"

"Kahve alalım." Burak konuştuğunda ona döndüm. Bu geri zekalı, evleniyoruz falan sanıyordu herhalde. "Faladdin'e atarız." Güldüm ve koluna vurdum.

Gülerken, hep bir yerlere vurma ihtiyacı hissediyordum.

"Hadi Yaprakcım, kahve." Melek Teyze Yaprak'a döndü, Yaprak da oflayarak oturduğu yerden kalktı ve mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere gitti.

Tabi ki mutfak, tuvalette yapacak hali yok ya.

"Okul nasıl gidiyor?" Of, en sevmediğim cümle.

"İyi yani, iyi gibi. İyidir inşallah." Siktir, yalan söylemeyi de beceremiyorum.

Melek Teyze bozuntuya vermeden güldü. "Burak da tıp gidecek. 3 gün sonra tercihler açıklanıyor." Yüzüm düşse de bozuntuya vermedim, ama Burak anlamıştı. Elimi tutunca bir anda çektim. Annen karşımızda oğlum, yok gel öp istersen. Salak mıdır nedir?

"Sen ne istiyorsun?" Melek Teyze, ah bir ben de bilsem.

"Bilmiyorum, daha karar vermedim. Elimden gelenin en iyisini yapacağım, sonra da netime göre tercih yaparım."

"Sen 12. sınıfsın şu an, değil mi?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Eğer matematikten anlamadığın soru ya da konu olursa bize gel. Tamam mı?" Ne? Melek Teyze ve matematik?

"Bu kahveler nerede kaldı ya? Yaprak gidip kesin telefonuyla oynuyor orada, kahveler de taşıyor. Telefonunu verince hep böyle yapıyor işte. Ben bir ona bakayım." Güldüm ve Burak'a döndüm. Bir anda o da bana dönünce yüzlerimiz arasında mesafe kalmamıştı. E, yuh artık. Sapıkmış iyice. Geri çekildim, gözlerini devirdi.

"Matematik ne alaka?" dedim fısıldayarak. Neden fısıldadığımı anlamamıştım, utandığımda sesim çok az çıkardı.

"Annem matematik öğretmeni. Ama atanamadı, çalışmıyor." Gözlerimi büyüttüm. Ben annesini ev hanımı sanıyordum. A evet, ama şu an çalışmıyormuş zaten.

"Utandın mı sen?" dediğinde yanağına hafifçe vurdum. "Ne utanması?

"Sen iyice dayakçı oldun ha. Her şeyde böyle minik minik vuruyorsun, fark etmedim sanma." Güldüm ve kafasına bu sefer gerçekten geçirdim. Ama çok etkilenmemiş gibiydi.

"Hadi, ben sana 10 kez vurayım, sen bana bir kez," dediğimde başını sağa sola salladı.

"Yani sen bana 10 kez kıyabilirsin, ama ben sana bir kez bile kıyamam." A, evet. Tam öyle. Aynen öyle.

"Hayır Burak ya, öyle demek ister miyim ben?" Şey, biraz.

"Defne'm ya, biliyorum. Dalga geçiyorum. Gel buraya," Sağ eliyle arkamdan omzumu tuttu ve beni kendine çekti. "Ne yapıyorsun, annen gelecek şimdi!"

"Olsun."

"Yuh ya, ne kadar umursamazsın." İttirdim ve geri çekilip kollarımı bağladım. "Sen her şeyde böyle umursamaz olacaksan işimiz zor." Trip atmak için yer arıyordum. Burak saçlarımı öptü.

"Tribini sikeyim senin." Ha, aptal! Ben de güzel bir şey diyecek sanmıştım. Bir an hışımla ona döndüm ve ağzının üstüne vurdum, tam o sırada annesi girdi.

Evet arkadaşlar, youtube kanalıma hoşgeldiniz. Bugün erkek arkadaşıma küfür ettiği için dayak atarken annesi içeri nasıl girdi, bunu anlatıyorum.

Melek Teyze güldü, daha sonra kahveleri bize ikram etti. Kahveyi alıp orta masanın üstüne koydum. Melek Teyze bir anda gülümseyerek konuştu. "İç de falına bakayım."

"Hayır," dedi Burak. "Annem sallıyor kafadan. Bakmayı bile bilmiyor!" Melek Teyze gülmeye başladı.

"Olsun," dedim gülümserken. Burak yanağımı sıktı. Ya seni sikeceğim şimdi, iyi ki annenin yanında sırnaşma dedik. "Ben bakarım falına," dedi Burak. Kahvemden bir yudum alıyordum ki kapı çaldı.

Melek Teyze'ye baktım. Misafiri falan gelirse kalkmam gerekirdi, öyle değil mi? Melek Teyze eliyle oturmamı işaret etti ve kapıya doğru ilerleyip dış kapının kilidini açtı. Sonra salona geri geldi.

"Burak, baban gelmiş."

Ne?

Babası beni göremezdi.

Şey, sanırım.

Yine sıçtık.

Gizli Numara (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin