2.9

62.2K 3.7K 426
                                    

"Defne, uyan hadi kahvaltıya ineceğiz." Hazal'ın sesini duymamla gözlerimi açtım. Hazal'ı gördüğüm an da yataktan sıçrayıp yere düştüm zaten.

"Hassiktir, suratındaki şey ne lan?" Hazal gülmeye başladı.

"Siyah maske. Tabi sen vizyonsuz bir fakir olduğun için böyle şeyleri bilmemen normal."

"Boş edebiyat yapma bana," dedim yerden kalkarken. Odada Şeyda yoktu. Ona artık bir şey yapmayacağıma and içmiştim.

"Şeyda nerde?"

"Kahvaltıya indi," dedi Hazal banyoya doğru ilerlerken. "Herkes inmiş, hazırlan da biz de gidelim." Başımı aşağı yukarı salladım ve valizimin yanına çöküp ne giyeceğime bakmaya başladım. En sonunda karar verdikten sonra saçlarımı tarayıp hafif bir makyaj yaptım *eyeliner, beyaz göz kalemi, fondöten, highlighter, kontür, ruj, kapatıcı, evet bunlar baya hafif bir makyaj için olması gereken şeyler* Hazal da banyodan çıkınca birlikte kahvaltıya indik.

Kahvaltı açık büfeydi, tabakları alıp sıraya girerken götümün titreştiğini hissettim. Pardon telefon aq. Telefonu elime aldığımda Burak'ın aradığını gördüm. Sabah anam babam aramıyor Burak arıyor sevgili okurlar görüyor musunuz. Cık cık cık.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Efendim?"

"Günaydın güzelim." Son heceyi o kadar uzatmıştı ki arada nefes alması gerekmişti.

"Günaydın. Naber?"

"İyiyim, ders çalışıyorum. Sen?"

"Kahvaltı yapıcam şimdi,"

"O Yusuf Hoca olayından sonra bir şey olmadı, değil mi?" Güldüm.

"Olmadı merak etme." Ama bir yanım deli gibi Şeyda'yla birbirinizi nerden tanıdığınızı merak ediyor. Tabi içimden dedim bunu.

"İyi iyi. Sesini özledim o yüzden aramıştım, şimdi kapatmak zorundayım." Son cümleyi duymamla suratımdaki gülüşün solması bir oldu. Saatlerce konuşabilirdim onunla telefonda.

"Tamam, sonra görüşürüz."

"Görüşürüz sarışınım," Dıt dıt.

Telefonu yine cebime koyduğumda yanımıza yaklaşan Yusuf Hoca'yı gördüm. "Günaydın Defneciğim." Defneciğim kelimesini bastırarak söylemişti.

"Günaydın Yusuf Hocacığım," Eee ne demişler, insanları kendi silahıyla vur. Cidden demişler mi lan? Neyse, demedilerse ben diyorum şu an.

"Gece bir sorun olmamıştır inşallah?" Yusuf Hoca bu cümleyi kurunca güldüm. Sorun olsa sizin kulağınıza gelmez mi hocam? Ayıpsınız.

"Olmadı hocam merak etmeyin. Ateşkes imzaladık. Yani Şeyda'nın haberi yok ama tek taraflı ateşkes yapıyorum." Yusuf Hoca saçlarımı karıştırdıktan sonra aklıma harika bir fikir geldi.

"Hazal?"

"Lan bak sen böyle Hazal deyince hep kötü şeyler oluyor geri zekalı, ben bir şeye karışmam valla daha." Kahkaha attım. Zeytinleri tabağıma koyarken bir yandan da konuşmaya çalışıyordum.

"Sen şu antidepresanını getirdin mi yanında?"

"Defne saçma salak şeyler yapma."

"O uyutuyordu insanı, öyle değil mi?" Güldüm.

"Evet uyuşturuyor, doğal olarak da uykusu geliyor insanın. Ama sana ne? Ne yapacaksın?"

"Görürsün ne yapacağımı." Hazal'a dönüp gülümsedim.

Masaya oturunca telefonumu çıkarıp whatsapptan gelen mesaja baktım.

Burak: defne niye böyle abartılı makyaj yapıyon aq

Burak: sana sade makyaj yakışıyor

Sanırım çevremdeki herkes Burak'ı tanıyordu. Evet, suratımda abartılı makyaj vardı ama Burak bunu nasıl görüyordu aq kafayı yemek üzereydim cidden.

Defne: hoşt

Defne: cin misin

Defne: kış kış kış kış

Defne: hırrrr

Burak: jdlcosğvğgçhdşvşd

Burak: kaynaklarım sağlam kişiler

Defne: beni böyle sıkman ve gözetlemen hoşuma gitmiyor.

Defne: hı ayrıca şey

Defne: senin ağzından laf alamadığım için artık bir b planım var

Defne: az sonra da onu uygulamaya başlayacağım

Defne: hepsi senin yüzünden bu arada

Burak: lan

Burak: salaklık yapıp başına bela alma nolur

Defne: sana mı sorcam lan

Defne: hadi bb

Burak'ı engelledim.

Ve şuan, kahvaltımı dizilerin kötü başrol oyuncusu gibi yapıyorum. Bir yandan da Şeyda'ya bakıp gülüyorum.

Ama geceleri... Burak karşıma çıkmadığı için gizlice Mustafa Ceceli şarkıları dinleyip ağlıyorum.

Uyumaya hazır mısın Şeyda?

Ben plana çok hazırım çünkü.

Gizli Numara (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin