0.3

109K 4.7K 754
                                    

Sabah gözlerimi ne ara uyuduğumu fark etmeden açtım. Harbiden ne ara uyumuştum? Hayır! Ne olur bu yıl da uyuyarak yeni yıla girdiğimi söylemeyin! Son 3 yıldır uyuyarak giriyordum ve cidden sinir bozucu bir durumdu.

Komodinden telefonumu alıp ekrandaki bildirimlere baktım. Burak mesaj atmıştı. Vay anasını sayın seyirciler, dün yaşadığım aksiyon gerçekmiş. Telefonum parmak izimi tanımadığı için şifreyi giriyordum ki annem odaya daldı.

"Günaydın." Beni görünce gözlerini devirdi. "O telefon da hep elinde maşallah." Ulan daha yeni aldım, yeni! Telefon bir saniyedir falan elimdeydi, ancak bunu anneme söylediğimde inanmayacağını bildiğim için telefonumu komodine koyup yatağımdan kalktım.

Annemin üstünü giyinmiş olduğunu gördüğümde tek kaşım kalktı. "Hayırdır anne, nereye böyle?" Annem 'sen bana hesap mı soruyorsun?' der gibi baktıktan sonra cevapladı. "Okul aile birliğinde sizin sınıfı temsilen beni seçmişler. Yani seçmiş, Hüseyin'in annesi."

"Iy, Hüseyin mi?" Bir an kusmak istesem de annemin delici bakışlarına maruz kalınca bu fikrimden vazgeçtim. Annem "Kız, arkadaşlarının arkasından neler yapıyorsun sen öyle! Niye arkadaşlarının olmadığına şaşırmamalı," dedi ve güldü. Çok komik!

"Her neyse Defne, ben çıkıyorum. Baban sabah sandviç almış, masanın üstüne koydum. Birazdan onu yersin," dedi ve kapıya doğru yürüdü. "Ders çalış, ders."

"Off, tamam anne. Başlama yine," dedim annemin ayakkabılarını giymesini beklerken. Annem üç numaralı bakışını bana fırlattıktan sonra asansöre bindi. Kapıyı kapattıktan sonra derin bir oh çekip odama koştum ve telefonumu elime aldım.

En son 'sen mesela' yazdıktan sonra hiçbir şey yazmamıştım, ne yazabilirdim ki? Teşekkür etmek saçma olurdu. Yeni mesajını gördükten sonra sırıttım.

"Günaydın," Gerçekten mesaj atmıştı!

"Günaydın."

"Ne yapıyorsun?" Mesajına yarım saat sonra cevap vermiştim ancak hemen bana mesaj atmıştı.

"Mesaj atacağım diye pusuda mı bekledin?" yazdım gülümserken. 

"Hayır."

"Kesin öyledir canım,"

"Sen bana canım mı dedin?" Kelimelere gerçekten çok takılıyordu! Sırıtışımı engelleyemeyerek cevap yazdım.

"Hayır!"

"Kesin öyledir canım!" Benim mesajlarımı tekrar etmesi beni güldürüyordu. 

"Ee, Mine Teyze ne yapıyor? Yine ders diye kafanın etini yemiyordur umarım?"

Doğru okuyup okumadığımı anlamak için mesajı birkaç kere daha okumuştum. Annemin adını biliyordu.

Hatta daha fazlası, annemi tanıyordu.

"Ne dedin sen?"

"Üstteki mesajı tekrar okumayı deneyebilir misin?" Haklıydı.

"Nereden tanıyorsun annemi?" yazdım hemen. Şimdi de başıma hayatımı bilen bir telefon sapığı mı çıkmıştı?

"Nereden tanıyorsun annemi?" yazdığımda yeniden aynı cevabı aldım. "Eskiden."

"Ya nasıl eskiden? İnsanı sinir etme!"

"Baya eskiden," yazdığında yaşını merak etmiştim.

"Kaç yaşındasın sen?"

"19. Daha doğrusu bu sene 19 olacağım."

"Oha," yazmaktan kendimi koyamadım. "Ben 16 yaşındayım, bu sene 17 olacağım ama!"

"Biliyorum," yazdığında gözlerimi kıstım.

"Hayalet gibisin!"

"Bu konuda sana hak veriyorum." En azından hayalet gibi olduğunu bilmesi iyiye işaretti.

"Beni korkutmuyor değilsin." Biraz kelime oyunu yapmaktan ne zarar gelirdi ki?

"Korkmanı istemiyorum, korkutacak olsam daha güzel yollar bulurdum," dediğinde derin bir nefes aldım. "Şu an gitmem gerek, hazırlanmam gereken bir üniversite sınavı var."

"Pekala," yazdım. Telefonumu komodine koyacaktım ki yeniden titredi.

"Bu arada çok merak ettim, odandaki küçüklük fotoğrafını neden kaldırdın?" Mesajı okuduğum an ellerim titremeye başladı. 

Birden yatağımdan kalkıp etrafıma bakındım. 'Geri zekalı Defne, odanda kimse yok zaten! Git camdan etrafa bak!' diyen iç sesime hak verdim.

"Kimsin sen?"

"Yakında öğreneceksin, o sarı kafanı bunlara yorma."

Son attığı mesaj bu olmuştu. Her konuşmamız kafamı allak bullak ediyordu.

Sanırım ders çalışacaktım.

Gizli Numara (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin