4.9

52.7K 4.1K 645
                                    

Hala şok geçiriyordum. Üstünden 6 gün geçmesine rağmen... Efe? Ancak şu an düşünecek daha önemli şeylerim vardı. Bugün 23 Mayıs ulan! Doğum günüm!

Kutlamayacaktım sanırım. Küçüklüğümden beri kutlamıyordum. Çok umursadığım da söylenemezdi. En son 11 yaşındayken herkesi çağırıp bir doğum günü partisi yapmıştım. 35 kişi çağırmıştım ama gelen kişi sayısı 3'tü. Onlar da en yakın arkadaşlarımdı. Herkese neden gelmediklerini sorunca her bir ağızdan başka bahane duymuştum. Geneli şuydu: Pikniğe gittik. Ama haklılar ya, o gün benim doğum günüm olmasa biz de pikniğe giderdik. Çünkü hava çok güzeldi.

Telefonumdan bildirim sesi duyunca ışık hızıyla elime aldım ve gelen mesaja baktım. Hazal. Gün boyu Burak'tan mesaj beklemiştim. Hatta geceden beri... Gece tam 00:00'da mesaj atar diye düşünmüştüm ama atmamıştı. Geri zekalı. Belki de unutmuştu? Büyük ihtimalle unutmuştu.

Hazal: beeennnniiiimmmmm biricikkkk kankamın doğum günü bugünnnn, bilirsin öyle şaşalı sözler sevmem, hatta böyle kankasına upuzun ama saçma sapan mesaj yazanlarla çok dalga geçmişliğim vardır. ama defnoşum ya, sana ne yazsam kısa kalıyor. seninle uzun zamandır en yakın arkadaşız. bir sürü hayalimiz var, ilk hayalim seni gelin almak inşallah jefjsdofpeıofpospdc şaka şaka

Hazal: kuzum beniiimmm seni çok çok çok çok çok çok çok çok çok seviyorum, 2 gün önce bursaya gitmemiz gerektiği için şu anda yanında değilim. seni çok özledim, bir döneyim o yanakları koparacağım öperek

Hazal: iyi ki benim en yakın arkadaşımsın, sırdaşımsın, kardeşimsin, meleğimsin seni çok seviyorum doğum günün kutlu olsun, mine teyze iyi ki fırtlatmış seni

Tam ağlama moduna gelmiştim ki son cümleyi okudum. Geri zekalı Hazal, şurda iki duygusal an bile yaşatmıyorsun bana.

Hazal'la olan konuşmadan çıkıp Bengisu'yla olan konuşmaya girdim

Bengisu: doğum günün kutlu olsun

Oha, çok resmiydi.

Instagramdan da bir ton mesaj gelmişti. Şu an hiçbirini cevaplayacak durumda değildim. Biraz da saçma değil mi? Biri size iyi ki doğdun diyor, siz de o doğduğunuzu kutladığı için teşekkür ediyorsunuz.

Birden Şeyda mesaj atınca mesaja girdim.

Şeyda: doğum günün kutlu olsun defnoşşş, aslında sana söylemeyecektim ama sana sürpriz hazırladım bugün için, hadi gel, bekliyoruz

Şeyda: konum

Ay yuh, heyecandan öleceğim. Ben bu kadar sevilen bir insan mıydım?

Bekliyoruz, demiş. Ay demek ki herkes orda! Erdem, Bengisu, Nil, İlayda, Rabia... Herkes hem de!

Hızlıca dolabımdan beyaz elbisemi giydim. Melek gibi olmalıydım, melek! İnsanlar bana bakıp "Oha, bu kız kesin doğum günü kızı demeliydi." Tabi alnımda mı yazıyor, orası muamma.

Attığı konuma bakınca Beyoğlu'nda bir yer olduğunu gördüm. Bereketzade Mahallesi... Galata kulesine yakın bir yerdi burası. Ay oha, yoksa orada mı kutlayacağız doğum günümü?

Evden çıkıp koşar adımlarla oraya doğru yürümeye başladım. Heyecandan makyajımı bile doğru düzgün yapamamış, saçımı taramayı unutmuştum. Yolda hemen çantamdan tarağımı çıkartıp saçımı taradım. İnsanlar bana bakıyordu. Ne var? İlk defa mı yolda saç tarayan birini gördünüz?

Haritadan konumuma baktım. 150 metre sonra Şeyda'nın bana konum attığı yerde olacaktım. Birkaç adım daha sabredebilirdim.

Allahım, sabredemedim! Koşarak gittim resmen!

Konum attığı yerin önüne gelince orayı süzdüm. Camlı ve küçük bir yerdi. Kafeydi işte. Şeyda cidden çok zevkliymiş, retro bir tarzı vardı kafenin. Böyle kafelere bayılıyordum.

İçeri girdiğimde kimsenin olmadığını fark ettim. Her masanın üstünde çiçek, ve yanında bir fotoğraf vardı. Masalara bakarken hepsinin benim küçüklük fotoğrafım olduğunu fark ettim. Loş ışık gözümü kamaştırıyordu.

"Siz, Defne Keskin..." Adamın sesini duyduğumda bir anda sıçradım. "Evet, benim. Ne oldu?"

"Bu mekan sizin adınıza kapatıldı da... Arkadaşlarınız aşağı katta bekliyor." Başımı aşağı yukarı salladım. Benim adıma kapatılmış. Lan burayı ben nasıl ödeyeceğim? Masaların tamamına bakmayı bitirince yüzümdeki gülümsemem iyice yayılmıştı.

Aşağı kata indiğimde katın sonuna kadar kırmızı halı, kırmızı halının yanlarında da mumlar olduğunu gördüm. Ay, eriyeceğim şimdi. Tavana baktığımda takvim yaprakları asılı olduğunu fark ettim. Benim olduğum yerde 1 Ocak vardı. Yürüdükçe tarih artıyordu. 2 Ocak, 3 Ocak, 5 Şubat, 12 Mart... 23 Mayıs'a geldiğimde karşımda bir masa vardı. Masada da doğum günü pastası... Yanlarında da oyuncak ayılar vardı. Arkadaşlarım mı çok bonkördü, yoksa ben anlamamak için ısrar mı ediyordum?

Birden öksürük sesi duyunca kaskatı kesildim. Arkamı dönmem gerekiyordu, öyle değil mi? Bir anda dönüp "Burak!" diye boynuna atlamam gerekiyordu. Ama yapamadım. Gizli kalmasını mı istiyordum? Neden yapamıyordum? Neden arkamı dönemiyordum?

"İyi ki doğdun." Sesini duyunca sonunda bedenime söz geçirip arkamı döndüm. Felç geçiriyor gibiydim.

"Sana ben istediğim zaman beni bulacağını söylemiştim."

Gizli Numara (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin