3.8

66.3K 3.6K 475
                                    

"Kızım ya, ne yapacağız anlamadım ki!" dedim Hazal'a soran gözlerle bakarken. Geri zekalı, Kaan'ın onu aldattığından şüpheleniyormuş.

"İşte, Kaan bana dedi ki ben arkadaşlarla dışarı çıkıyorum. Ben de nereye falan dedim. Limon Kafe'ye gidiyormuş. Önce orada mı cidden diye bakacağız, sonra da yanındaki arkadaşlar kimlermiş, ona bakacağız."

"Güvenmiyorsan niye sevgili oluyorsun?" dediğimde Hazal ağzımın üstüne vurdu. "Defne, senin kıskançlık diye bir şeyin olmadığı için anlamaman çok normal. Östrojen hormonları dibe vurmuş. Allah korusun 20 yaşında menapoza bile girebilirsin."

"Terbiyesizsin," dedim Hazal'ın sırıtışına bakarken. Cık cık sesi çıkardığımda Hazal'ın yüzündeki sırıtış yayıldı. Terbiyesiz harbiden.

Kafeye girdiğimizde Hazal çantasından iki tane güneş gözlüğü çıkardı. Birini kendi gözüne taktı, birini de bana verdi. Bir tane kapüşonlu hırka çıkardı, onu da elime tutuşturdu. Çantasında cephane var herhalde aq

"Bu ne lan?" dedim kapüşonluyu Hazal'a uzatırken. "Bu havada bunu giydirmeyeceksin bana herhalde?" Hazal bana yavru köpek bakışını atınca gözlerimi devirdim. Bunu yapmasından nefret ediyordum.

Kapüşonluyu giyip kapüşonunu kafama taktım. Millet bana "Mal mısın?" der gibi bakıyordu. O kadar haklılar ki... 28 derecede kapüşonlu giyen tek maldım. Pardon, bunu bana giydiren daha mal bir arkadaşım vardı.

"Gördüm," diye fısıldadı Hazal. Işık olmayan masaya doğru ilerlerken güneş gözlüğümü düzeltiyordum. Resmen "Birini gözetlemeye geldik ama geri zekalı olduğumuz için bunu da doğru düzgün yapamıyor ve belli ediyoruz," diye bağırıyorduk.

"Hazal çok garip değil mi? Resmen belli oluyoruz. Şu etrafa bak, bizden başka James Bond gibi gezen var mı etrafta?" Hazal güldü. "Ee napalım şekerim, geri zekalı olmasaymışız biz de."

Telefonumun çalmasıyla Hazal bana kaşlarını çatarak baktı. "Kızım, ajanlık yapıyoruz şurda. Aç telefonu da başından sav hemen." Baya iyi ajanlık yapıyoruz ya 28 derecede kapüşonlu giyiyoruz, insanlar bize bakıyor falan. Baya gizli saklı yani.

Telefonu açtım. "Alu?"

"Alu ne aptal?"

Telefonu kulağımdan çektim ve arayan kişiye baktım. Burak?

"Lan sen utanmıyor musun beni aramaya?" dedim. Bağırmıştım biraz ama bundan daha fazla dikkat çekemezdim zaten.

"Hazal'la ne yapıyorsun?" Telefonu Hazal'ın suratına fırlatacaktım ama durdum. Ayağa kalkıp bütün kafeyi aramaya başladım. Hazal bana kızmıştı ama umurumda olduğu söylenemezdi.

"Sıkıldım bunu yapmandan, biliyorsun değil mi?"

"İki gündür engeli kaldırmadın, biliyorsun değil mi?" Gözlerimi devirdim ama göremiyordu.

"Sana ne lan? Sana ne? Utanmaz. Senin yüzünden kaza geçirdim ben!"

"Lan sanki ben dedim 80 yaşındaki adama bayan değil kadın de, sonra kavgayı alevlendir, gel kafanı torpidoya çarp."

"Her şeyi nasıl öğreniyorsun ya! Ayrıca, kes be, mal mısın nesin? Haklı çıkartmaya çalışıyorsun kendini." Burak'ın kahkahasını duydum. Bir daha gül nolur, çok güzeldi.

"Haklıyım zaten kuzucum. Artık sarışınım diyemiyorum, kuzum diyeyim. Kınalı kuzum."

"Gınalı guzum," Son harfi öyle çok uzatmıştım ki iki saniye geçmişti. "Neyse, kapatıyorum. Bir daha da sakın arama beni."

Gizli Numara (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin