Sabah gözlerimi Yaprak'ın o iğrenç sesiyle açmıştım. Gözlerimi aralamayı başarabildim... Yaprak sabah sabah karaoke yapıyordu. Hadise - Deli Oğlan? Bir anda başka bir ses duyduğumda bakışlarımı oraya çevirdim. Lan! Turist çocuğu odamıza getirmiş!
Ayağa kalkıp Yaprak'a bağırdım. Sabah sabah sinirlerimi tepeme çıkarıyordu. "Yaprak! Haddini aştın! Gönder şu çocuğu."
"Üff, relax girl! Lütfen bir sakin ol. Bir şey yapmıyoruz sonuçta. Teenager'ız biz. Bizi bir sal!"
"Abine söylersem salmayı görürsün," dedim Yaprak'a. "Oğlum, sen de çık odadan. Bu kızın abisi görürse seni çiğ çiğ yer. Mafya bu kızın abisi."
"I don't understand," dedi çocuk. "Canım, neyi anlamıyorsun? Senin adın ne? What's your name?"
"Joe."
"Joe. Güzel isim," Joe'yu kapıya doğru ittiriyordum. "Bak Joe'cuğum, sen git. Ben şu salak kızla bir konuşayım, geri gelirsin. Ama ahirette falan. Tamam mı?"
"I. Don't. Understand!" dedi Joe kelimeleri bastırarak. Ya sabır. Gel buna ingilizce konuş şimdi. "Where are you from, Joe?"
"Russia," dedi Joe. Rusmuş. Sarışın olmasından belliydi zaten. "Get out of my room! Or I'll tell my boyfriend!" Evet, çocuğu odamdan çık, yoksa erkek arkadaşıma söylerim diye tehdit ediyordum. Yaprak sinirli bir şekilde bana bakıyordu.
"Who is your boyfriend?" dedi Joe. 'Senin erkek arkadaşın kim?' Acaba nasıl anlatsam... Dün seni tehdit eden çocuk? Cık, olmaz. Dün seni öldürecek çocuk? Bunun İngilizcesini söyleyemezdim. Buldum!
"The blond boy that you met yesterday." Joe'nun bir anda kanı çekildi. Ee, çocuğa dün tanıştığın sarışın çocuk dedik, aklına geldi hemen. "I gotta go Yaprak. Bye!" dedi ve odadan çıktı. Burak'ı duyunca, gitmen gerekir zaten hemen. Şapşal.
Yaprak sinirli bir şekilde televizyonu kapatıp kumandayı yere fırlattı. "Sen Burak'ı odana çağırsaydın ben bunu yapmazdım!"
"Çünkü biz Burak'la sevgiliyiz, süper zeka."
"Ben de Joe'yla sevgili olacaktım," dediğinde düşünür gibi yaptım. "Evet evet, eminim olurdunuz. Kızım, hiç mi kitap okumadın? Otelde yelken açtığın aşklar sadece yaz aşkı olur! Uzun süreli bir şey olmaz. Hem senin yaşın kaç, başın kaç? Kendine gel, valla abine söylerim."
"Ben de annene Burak'ın sana evlenme teklifi ettiğini söylerim o zaman," dediğinde ben de aynı Joe gibi oldum, kanım çekildi. Bunu annemden neden sakladığımı bilmiyordum ancak Burak'ın annesi, yüzük aldığını öğrenirse ikimizin de sonu olurdu. "Sen nereden biliyorsun?"
"Benim bilmediğim bir şey mi var Defne? Uçan kuştan haberim olur benim," dedi ve güldü. "Ben sana relax demiştim. Eğer şu an Joe burada durmaya devam etseydi, annene bunu söylemezdim. Şansını kaybettin."
"Eğer anneme söylemezsen Joe'yla seni gizli görüştürürüm. Tamam mı? Ama benim gözetimimde," dediğimde Yaprak'ın gözleri parladı. "Gerçekten mi?"
"Gerçekten, ama anneme söylemeyeceksin. Böyle bir şeyin lafını yaptığını bir daha duymak istemiyorum," dediğimde Yaprak yanağımı öptü. "Tamam güzel yengem. Hadi, kahvaltıya inelim! Ben kurt gibi acıktım." Başımı aşağı yukarı salladım ve Yaprak'la birlikte odadan çıktık. Burak'ın kapısını tıklatmıştık ama odasında değildi. Telefonumu çıkartıp kız grubuna mesaj attım.
Defne: lafı uzatmayı sevmiyorum direkt söyleyeceğim
Defne: dün Burak'tan evlenme teklifi aldım, hem de kafam kadar bir tektaşla
Cemre: ŞAKA YAPIYOSUN
Hazal: detaylarını bilmek istiyorum çabuk anlat
Şeyda: nE
Şeyda: anlatıyorsun çabuk
Cemre: ya çocuk kızın karşısına çıkmıyordu, şimdi evlenme teklifi ediyor
Defne:
Hazal: ÇÜŞŞŞ
Hazal: KAFAM KADAR
Defne: :)
Cemre: ay bi şey diyeyim mi
Cemre: çok güzeell
Şeyda: erdemden böyle bi yüzük mü... allahım nasip et
Defne: bu fotoğrafı dün çekmiştim
Defne: VE ANNEMDEN HALA NASIL SAKLAYACAĞIMI DÜŞÜNÜYORUM
Defne: şu an nerede biliyor musunuz?
Defne: dolabın içinde, şortumun arka cebinde...
Şeyda: bana ver ben saklarım
Cemre: FEWOFJPWEOPJFPO yedik biz de
Hazal: kanka saklaman biraz zor
Hazal: bence Burak'a ver, o saklasın SİZ GERÇEKTEN EVLENENE KADAR
Hazal: AY Bİ SANİYE
Hazal: NEREDEYSE
Hazal: GERÇEKTEN
Hazal: EVLENİYORSUNUZ YANİ
Hazal: ben işin ciddiyetinin farkında değildim hala
Cemre: oha ben de
Şeyda: :DD inanmayacaksınız ama ben de
Defne: ben gidiyorum
Defne: siz de fotoğrafa bakarak ağlayın
İnternetimi kapatıp Whatsapp'tan çıktım. Kahvaltı tabağını alırken bir anda "Bö," diye bir fısıltı duydum, hışımla arkamı döndüm. "Ay Burak, korkuttun beni."
"Örümcek, yılan..." derken elimle ağzını kapattım. "Bir daha sakın bunu yapma."
Tabaklarımızı hazırlayıp annemlerin yanına gittik. "Günaydın çocuklar!" Melek Teyze oldukça neşeliydi ancak annem öyle değildi. Annem beni görünce ayağa kalktı ve kolumdan tuttu.
"Ne oldu Mine Teyze?" dedi Burak. Annem sinirle Burak'a döndü. "Sen karışma Burak."
"Anne, ne yapıyorsun?" dedim anneme doğru.
Annem derin bir nefes aldı.
"Konuşacağız Defne, sen fazla oldun artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Numara (Düzenleniyor)
HumorSerinin ilk kitabıdır. 16.08.2018 - Mizah'ta 1. - Kitap düzenleniyor. Defne, hayatının yeni yılda da aynı mükemmel sıkıcılıkla ilerleyeceğini düşünüyordu. Ama bilebilir miydi bir gizli numara tarafından aranacağını? Kim olduğunu bilmiyordu, ama b...