(Y/N) Kalınla yazılan yeler Ingilizce.
____
Kore'ye yerleşeli bugün tam bir ay olmuştu. Yapamayacağımı düşündüğüm bir saniye bile geçmezken aslında çokta iyi idare ettiğimi biliyordum. Anneme benziyor olabilirdim fakat sanırım kimse bunu önemsiyor gibi durmuyordu şirkette artık. Herkesle iyi geçinmeye başlamıştım, Bambi de buna dahildi. Üniversite işimi gizlice hallettikten sonra ona olan kızgınlığım geçmişti, tamamen olmasa da.
" Moonri, Moonri, Moonriiie! "
Chen'in neşeli kahkahalarının yanında adımı melodik bir şekilde söyleyişi beni gülümsetmeye yetmişti. Şirkette oldukların da zamanlarının çoğunu geçirdikleri yerde, pratik odasındaydık.
Bugün grup olarak 2.triple Crown'larını yapmışlardı ve bu başarıyı şuana kadar yakalayan bir Idol grup daha yoktu. Fazlasıyla sevinçli ve gururluydular. Tabi umuyordum ki bu başarı onların sadece koltuk altlarını kabartmakla kalsın. Bambinin ki gibi bir kişilikleri olsun istemiyordum çünkü. Gerçi bana gerçekten iyi davranmaya başlamıştı. Hatta arada gülümsüyordu bile.
“ Oppaların gün geçtikçe ilklere imza atmaya devam ediyor. “
Chen gurur verici bir şekilde elini göğsüne bastırıp başını iki yana sallayarak yanımdan geçip yere, Kyungsoo'nun yanına oturdu.
“ Evet, öyle. “
Gülümseyerek arkamda kalan kapıyı ayağımla kapatıp elimde ki sipariş ettikleri 7 paket tavuğu önlerine koydum. Tavuğa olan bakışlarından 7 paketin bile az geleceğini anlamıştım. Nasıl bu kadar çok yiyebiliyolardı gerçekten anlayamıyordum. Suho utanmama neden olacak bir şekilde benden bile zayıftı, özellikle bacakları. Fakat hayır, onu kıskandığımı söyleyemem. Zayıf erkeklerden gerçekten hoşlanmıyordum.
“ Neden bu kadar az aldın? "
Sehun ve Jongin iki ağızdan aynı anda sitem edince onlara döndüm. 7 paket tavuk benim gibi birinin taşıması için yeterince ağırdı zaten. Nasıl daha fazlasını isteyebiliyorlardı?
" Moon'un ellerine bak Sehun, 7 paketi taşımak zor olmuş. Daha fazlasını istemek yerine teşekkür et. "
Lay'in beni koruması oldukça hoşuma gitmişti. Ona dönerek teşekkür eder bir şekilde gülümseyince önemli değil der gibi başını iki yana sallayarak yanıma oturdu.
“ Ah, kusura bakma. Sanırım fazla acıktık. “
Diğerlerinin ortaya toplanmasını bekleyene kadar Sehun ve Lay'le beraber paketleri açma işlemine girmiştik.
“ Şekersiz kola mı aldın? "
Baekhyun'un yüksek çıkan sesi beni korkutmuştu. Elimde ki boş paketleri çöp niyetine birbirine katlarken çöktüğüm yerden başımı kaldırarak ona döndüm.
" Evet, Kang Menejer bana şekersiz almamı söylemişti. Kilonuza dikkat etmeniz gerekiyormuş. “
“ Ah, tamam. “
Baekhyun'un az önceki haline kıyasla bu sakin tavrı beni şaşırtarak onu bir süre daha incelememe neden oldu. Bize yardım ederek kolaları kagit bardaklara boşaltmaya başlamıştı ağzında bilmediğim bir şarkıyla.
“ Byun Baekhyun işte. “
Lay gülümseyince bende ona katılmaya çalıştım fakat bu çokta uzun sürmedi. Aniden birinin çarpması ile öne doğru, oturmadığım için, dizlerimin üzerine düştüm. Kim olduğuna bakmama bile gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh, My Daughter! (✓)
FanfictionÇin mitolojisinde " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek olan insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ip esner, kördüğüm olur ama a...