Söz verdiğim gibi her 60 olduğunda koyuyorum. Lütfen sizde ah 60 olmuş benim vermeme gerek yok diye düşünmeyin. Vote'a basmak çokta zor olmamalı...
●
Gözlerimi açtığımda yanımda bulduğum annem önce şok olmama ardından sevinmeme ve daha sonrasında da ise içten bir şekilde ağlamama neden olmuştu. Onu görmeyeli tam 3 ay olmuş ve gerçekten özlemiştim.
" Sen? nasıl? "
Güçlükle çıkan sesim sanki çok uzun bir süre konuşmamışım gibi çatlamasına neden oldu. O ne kötü bir sesdi öyle!
" Tatlım, 5 gündür uyuyorsun. "
Yanağıma koyduğu sıcak elleri şaşkınlıkla iterek yattığım yerden kalktım.
5. gündür. Uyumak? Gelir gelmez şaka mı yapıyordu bu kadın?
" Enfeksiyon kapmışsın. "
Tam da tahmin ettiğim gibi. O kusma ve titremeler kesinlikle gribe mensup değildi.
" Yanlış ilaç kullanmışsın. Hastaneye geldiğin zaman mideni yıkamışlar. Uzun zamandır yemek yemediğin için bedenin güçsüz düşmüş. Bu yüzden sana anlamadığım bir ilaç vermek için uyutmuşlar. Senin için ne kadar endişelendim biliyor musun? "
" Merak etme, ben iyiyim. "
Gülümsemeye çalışarak onu inandırmak için uğraştım bir süre. Ama gerçekten kendimi oldukça iyi hissediyordum. Hastaneleri sevmedim ve bu kaçma girişimi kesinlikle değildi. Gerçekten kendimi çok iyi hissediyordum.
" Ah, bu arada bu senin. "
Annem oturduğu rahatsız sandalyeden kalkıp koltuğun üzerine koyduğu çiçekleri alarak yeniden yanıma geldi.
" Niye saksıya koymadın? "
Kucağıma koyduğu hala oldukça canlı duran beyaz orkideleri kokladım. Orkide, en sevdiğim çiçekti.
" Aslında daha yeni geldi bu çiçekler. Vazoya koyacaktım ama uyandığını görünce unuttum. "
" Daha yeni mi geldi? Kim getirdi? "
Çiçeğin üzerinde bir kart varmı diye baktım hızlıca.
" Koreceyi unuttuğum için onunla çok fazla anlaşmadık ama bana adının Luhan olduğunu söyledi. "
" Luhan? "
Kalbimin normalden daha hızlı atıp heyecanlanmama annemde tanık olmuştu.
" Luhan, özel biri mi? "
Çiçeklere sarılarak anneme cevap vermek yerine omuz silktim.
Evet, gerçekten özel biriydi.
_______
Noel arifesini ve daha da önemlisi büyük konseri ne yazık ki hastane de olduğum için kaçırmıştım. SM sanatçılarının bir çoğu çoktan Kore'ye dönmüşler, Çin'de kalmayı tercih edenler ise ailelerini ziyarete gitmişlerdi. Ve ben noel günü her yıl olduğu gibi annemle yalnız geçirmek zorunda kalacaktım.
Noel sabahı bir ağacımız olmadığı için annem aldığı hediyeyi elden vermeyi tercih etmişti. Hastanede olduğum için ben ne yazık ki bir hediye alamamıştım ona. Bunu önemsediği elbette yoktu fakat biraz kötü hissetmiştim. Çin'de kalmaya devam eden babam, üçümüz için bir akşam yemeği planladığını söyleyince mutlu olmuştuk. En azından biryer bilmiyoruz diye otel odasında geçirmeyecektik.
Gecenin ilerleyen saatlerinde çok fazla konuşacak birşey olmadığı için 12'yi beklemek yerine tekrar otele dönmek zorunda kaldık. Annem otele gelene kadar başımın etini yemiş babamın bir gram bile değişmediğini söyleyip durmuştu.
Evet, benim bundan haberim vardı.
Annem çoktan üzerini değiştirip yatağa koyulmuşken ben hala camdan dışarıyı izlemekten kendimi alı koyamıyordum.
" Moonie? "
Beni çağıran anneme döndüm.
" Hadi çık. "
Eliyle kış kış yaptıktan sonra uyku gözlüğünü takarak başını yastığına gömdü.
Tek başıma dışarı çıkıp çıkmama konusunda emin değildim fakat yine de annemin dediğini yaparak oldukça kalın giyinip kendimi kalabalık caddeye attım. Otelin camından büyük meydan da yapılan kutlama net bir şekilde görünüyordu bu yüzden merak ederek adımlarımı o yöne atmaya başladım. Daha yeni iyileşmiştim fakat kendimi oldukça canlı hissediyordum.
Belki yanımda Luhan'ın olması da fena olmazdı tabiki.
Luhan...
Sanırım onunla aramız düzelmeye başlamıştı. Bunda Yixing'in payı varmıydı tam olarak emin olmasam da öyle olduğunu hissediyordum.
Meydana kurulmuş büyük ekranda gösterilen sayılar çoktan geri sayımı başlatmıştı bile.
10,9
Başımdan aşağıya düşen ve kokusunu oldukça iyi bildiğim ökse otu dikkatimi çekerek bakışlarımı kaldırmama neden oldu.
8,7
Arkamdan esen rüzgar başka ve artık ezberlediğim bir kokuyu daha beraberinde sürüklerken yavaşça döndüm.
6,5
Ökse otunun efsanesini bildiğini bilmiyordum. Fakat yüzünde ki sırıtma bildiğinin bir kanıtıydı.
4,3,2
Başımın üzerinde ki ökse otuna bir elimle uzanıp tuttum, boşta kalanla da onun eline yapıştım.
1,0...
Dudaklarımın üzerinde hissettiğim sıcaklığın sahibiyle bir ömür boyu geçirecektim artık, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh, My Daughter! (✓)
FanfictionÇin mitolojisinde " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek olan insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ip esner, kördüğüm olur ama a...