" Casper mı? Casper! Yani benim aşık olduğum sevimli hayalet Casper mı? “
Minah kucağında bi oyana bir buyana sallayıp artık haşırını çıkardığı köpeğimi bana vermemekte ısrar ederken bi yandan da herkesin içinde kulaklarımı çınlatmaya devam ediyordu. Tanrım, bu kızın sesi neden bu kadar cırtlak olmak zorundaydı?
“ Senin aşık olduğun sevimli hayalet Casper, evet. ”
Beyaz tüy topu köpeğimi elinden almaya çalışsam da bana yine izin vermedi. Tanrım! Artık sinirlenmeye başlıyordum. Ayrıca minik Casper'ım da çok korkmuş görünüyordu.
“ Ona bu adı verdiğine inanamıyorum Lee Moonri. “
Sonunda Casper'ı bana verip iki elini beline dayadı. Bu haliyle kavgaya hazır her hangi bir kadını andırıyordu. Ve bu kesinlikle hiçte hoş durmuyordu Minah'ın üzerinde.
“ Annem'e resmini attım ve bana söylediği ilk isim bu oldu. Bence Casper ona uydu. Hiç itiraz etme Park Minah. Çünkü bunun için birkez daha kafa patlatamam. “
“ Ama, benim sevimli hayalet Casper'ım bir köpeğe isim olmamalı. Bu kadar kötü olma Moonmoon, başka bir isim koymalıyız. “
Minah'ın konuşmaya devam etmesine izin vermeden yanından uzaklaşmaya başladım. Gerçi o hala konuşmaya devam ediyordu ama.
“ Ya şuna ne dersin; Tamtam. Bence bu daha güzel. Ya da Bobby, buda güzel. Yada uykucu olsun. Çünkü sürükli uyuyor. “
Başımı iki yana sallayarak durumun ümitsizliğine bir çare bulmaya çalıştım. Fakat Minah'ın susmaya hiç niyeti yokmuş gibiydi. Birşey hakkında karara varana kadar onun sustuğunu hiç görmemiştim. Bu kızın susma konusunda kesinlikle bir problemi vardı. Sanırım bundan sonra yanımda bir bant taşımam şart olmuştu. Böylelikle çok fazla konuştuğu zamanlarda ağzını bağlamak yerine akıllanması için onu bir direğe bağlayacaktım. Kesin çözüm!
Nihayet veterinerden çıktığımızda Minah'da biraz olsun durulmuştu. Kendini elinde uğraştığı telefonuna vermiş bir an olsun başını kaldırıp yola bile bakmıyordu. Arada dönüp ona bakıyordum acaba ne zaman biryere toslayacakta bende güleceğim diye. Ama kız o kadar profesyoneldiki son bir adım kala kocaman direği sollayarak beni büyük bir şaşkınlığın içine soktu.
Eiy, lanet olsunki ona bakarak yürüyen ben sert birşeye toslamıştım. Gözlerim ilk birkaç saniye karardı sonra yeniden kendine geldi. Elimde tuttuğum minik kafesin içinde ki Casper'a baktım. Hala uyuyordu..
" Lee Moonri, önüne bakarak yürümeyi öğrenmelisin. “
Minah'ın benimle dalga geçtiği apaçık ortada olsa da ona cevap vermek yerine neye tosladığıma baktım.
“ Lol! Tesadüfe bak. Ya da buna kadermi demeliyim? "
Minah şaşkınca bir bana birde karşımda yere saçılmış kağıtları toplamaya çalışan adama baktı. Geçen gün PetShop'ta karşılaştığım kişiydi. Yani daha doğrusu Salaklık yapıp bağırdığım adamdı.
“ Buna ne denir bilmiyorum ama benim diyeceğim tek şey, şuna bak. “
Hemen ayağımın ucunda ki gözüme çarpan tek kağıdı alıp Minah'a uzattım.
“ Lolololoool! "
Minah'ın aşırı tepkileri!
Adam elimde ki kağıdı öfkeyle almadan önce gördüğüm şeyler sayılıydı.
1. Kağıdın başında kesinlikle EXO yazıyordu.
2. Yapılan bir anlaşmanın onayı vardı.
3. İki gün sonra yapılacak olan bir katalog çekiminin büyük bir ilanı.Cidden! Neden en olmadık zamanlarda kendimi bir K-dramanın içindeymiş gibi hissediyordum? Gerçekten, eksik olan tek şey arkada çalması gereken bir fon müzi-
" Holy Shit! "
Ağzımdan çıkan küfür karşımda duran adamın sinirini almış şaşkınca bana bakmasını sağlamıştı. Bense hemen yanımızda bulunan kafede son ses açılan müziğe odaklanıp kalmıştım.
Hayır, ciddiyim. Neden bunlar benim başıma geliyor?
♤ ♤ ♤ ♤
Hayır, anlamıyorum yani ne bu oy vermemeler? Cidden sinirlerim bozuldu. Keske hic uzatmasaydım diyorum suan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh, My Daughter! (✓)
FanfictionÇin mitolojisinde " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek olan insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ip esner, kördüğüm olur ama a...