54.

2.2K 253 12
                                    

Neden bilmiyorum fakat bu hikayenin bende çok özel bir yeri var. Bir türlü bitirmek istemiyorum. Açıkcası eğer sizde kabul ederseniz son koyduğum bölümden sonra hikayeyi biraz daha uzatmak istiyorum. 53 bölüm oldu ve bu bölüme kadar pekte saçmaladığımı düşünmüyorum fakat istemeyen olursa elbette okumayabilir... Aklımda ilerleyebileceğim bir konu daha açıldı. Bence seveceğinize de eminim...

DipNot: YAaaa!! Okuyan sayısına göre vote sayısı orantısız. Kim Okuyupta bir saniyelik iş olan oy verme butonuna basmaya eriniyorsa Allah evlerine ateşler yağdırsııııııınnnnnnn!!!

Tamam. Söyleyeceklerim bu kadar. Bay!

● ● ●

Yixing arkada ben önde eve doğru yürürken aslında çokta birşey düşünmüyordum. Doğrusu düşünemiyordum da. Aklımda sadece Luhan'ı arkada bırakıp nasıl Amerika'ya gideceğim vardı. Tabii bu fikri daha kabul etmemiştim. Öncelikle bu konuyu annemle daha sonrasında babamla konuşmam gerekiyordu. Fakat annemin bana bunu bir şekilde kabul ettireceğini çok iyi biliyordum. Onu çok özlemiştim. En büyük etkende sanırım bu olurdu. Eh tabi, birde Luhan'ın yeniden bir Idol oluşu vardı. Sözleşme yenilenecekti ve kesinlikle maddelerden biri yine sevgili yasağı olacaktı. Bu saatten sonra grup yeni bir skandalı daha kaldıramazdı.

Kendi kendimi bile bu kadar kısa bir sürede ikna etme çabalarına girmişken annemin sözleri beni hemen etkileyebilirdi. Belki de onunla konuşmayı ertelemeliydim..

" Amerika'ya gitmeyi düşünüyor musun? "

Yixing biraz öncekine oranla daha saf bir sesle konuşurken yanıma gelmişti bile. Ona dönüp bakmadım. Bu soruyu daha önce bir kez daha sormuştu. Seul Üniversitesine kabul edilmediğim gün. Beni teselli etmeye bile çalışmıştı. Fakat o Yixing ile şimdikinin arasında büyük bir fark vardı.

" Gidersem üzülecek misin? Tch! "

Benden beklemeyecek bir şekilde alayla güldüm. Ve bu Yixing'in yeniden az önceki tavrına bürünmesine neden oldu.

Lütfen, Luhan'ın yanında Amerika olayından bahsetme.

Yixing cevap vermek yerine kısaca başını sallamakla yetindi. Nihayet eve geldiğimiz de kapıda duran ayakkabılar dikkatimi çeken ilk şey olmuştu.

" Young Joon hyung gelmiş olmalı. “

Eğer gelmiş ve Amerika olayından Luhan'a bahsetmişse gerçekten kötü olurdu.

Hızlı bir şekilde ayağımda ki babetleri çıkarıp içeriye doğru koşturduğumda Luhan'ı pencerenin yanında ki tekli koltukta sessizce, dirseklerini dizlerine, çenesini de ellerine dayalı bir şekilde otururken buldum. Oturma odasının ortasına doğru ilerlediğim de bahçe kapının yanında dikilen Kang Menejerle karşılaştım. Bana buruk bir şekilde gülümsedikten sonra bakışları arkamda bulunan Yixing'e kaydı. 

“ Luhan? "

Sonunda geldiğimi fark eden Luhan yavaşça eğdiği başını kaldırdı. Gözlerinde ki bakışı yakaladım. Onunda benim düşündüğüm şeyleri aklından geçirdiğini çok iyi anlayabiliyordum.

Bacağında ki sakatlık yüzünden ondan istenilen herşeyi yerine getiremeyecekti. Diğer üyeler gibi şarkının sonuna kadar sahnede kalamayacaktı. Ya da onlar için en önemli olan şey, konserlerinde bir köşede durup onlara eşlik etmek zorunda kalacaktı.

Birlikte bir çok kez denemiştik. Buraya geldiğimizden bu yana, her günün her sabahı sahile inip uzun bir yürüyüş yapıyorduk. Daha doğrusu yapmaya çalışıyorduk. Çünkü Luhan her 10 dakika da dinlenmek için aptal bir bahane uydurup oturuyor yada başka şeylerle ilgileniyordu. Bu kötüydü. Tam olarak nasıl hissettiğini anlamanın bir yolu yoktu elbette ki, ama hissediyordum. Çektiği acıyı bende çekiyordum. Bu nasıl oluyordu bilmiyorum. Galiba birini yürekten seviyorsanız onun çektiği acıyı da birlikte paylaşıyordunuz.

Oh, My Daughter! (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin