Düştüğüm havuz fazla derin olmadığı için su yüzeyine çıkmam fazla zamanımı almamıştı. Fakat bu bile Lay'i durdurmamış, hiçbir şeyi önemsemeden arkamdan atlamasına neden olmuştu. Suyun soğukluğunun eksilerde olduğunu düşünmeden yapamadım. Yüzmeye çalışsam bile bütün vücuduma bıçaklar batıyormuş gibi hissediyor, yüzmek için kollarımı ve bacaklarımı hareket ettiremiyordum istediğim gibi. Bu da haliyle arada bir daha da donmama neden olacak şekilde suya batıp çıkmama neden oluyordu. Gerçekten, hayatımda ilk defa acı çekerek öleceğimi hissetmiştim.
" Moonri-ah, "
Bana doğru hızla yüzen Lay'e doğru döndüm. Tanrım, neden bu kadar soğuktu?
Ayağımda ki ayakkabıların çıkıp dibe doğru battığını gördüm. Lanet ayakkabılar, hep onların yüzündendi zaten.
" Buz gibi. "
Lay'in ince bir sesle bağırdığını duydum ben tekrar suya batmadan hemen önce.
" Moon!
Lay, ben son kez batmadan beni belimden yakaladığı gibi kolları arasına hapsedip, kendine yasladı.
“ İyi misin? “
Birbirine çarpan dişlerim yüzünden doğru düzgün bir cevap verememiş ona daha sıkı sarılmıştım.
“ Zhang Yixing, "
Kang Menejerin sesini duymamızla ona doğru döndük. Menejerle birlikte grubun tamamı havuzun başında toplanmıştı. Aralarında ki korku dolu suratla bize bakan Luhan'ı seçmem epey kolay olmuştu. Sanırım onlara haber verende oydu.
" Moonri-ah, buraya gelin. "
Kang Menejer havuzun kenarına gelerek eğilip elini bize doğru uzattı. Lay birkaç kulaç attıktan sonra beni dikkatli bir şekilde Kang Menejerin ellerine teslim ettiğinde derin bir nefes alabildim sonunda.
Ah, kurtulmuştum. Zhang Yixing beni kurtarmıştı.
" Hastaneye gitmemize gerek var mı? "
Luhan'ın sesi kulaklarıma dolarken benim bütün dikkatim Lay'deydi. Benim üzerimde ki elbiseden çok daha pahalı olan suit takımı mahvolmuştu. Üzerime serilen bir ton ceketle biraz da olsa ısındığımı hissederken Lay'de Kris’in yardımıyla havuzdan çıkmıştı.
“ Moonri, hastaneye götürmemizi ister misin? “
Kang Menejer beni zorlanmadan kucağına alırken red etmek isteyerek başımı iki yana salladım.
" Tamam, seni otele bırakalım o zaman. “
Lay'e teşekkür etme fırsatı bulamadan Kang Menejer beni kucağına alarak tekrar salona soktu. Grupta endişe içinde bizi takip ederken misafirlerin dikkati çoktan bize odaklanmıştı bile.
“ Zhang Yixing, sen benimle gel. "
Lay üzerine serilen kuru ceketle bizi izledi.
“ Suho-ah, siz partiye dönün yeniden. “
" Tamam. "
Suho itiraz etmeden üyeleri yönlendirmeye çalışarak önden yürüdü.
“ Luhan, sende. “
Kang Menejer seslenmeseydi onun yanımızda olduğunu çoktan unutacaktım.
“ Hayır, bende sizinle geliyorum. “
“ Hayır, gelmiyorsun. Diğerlerinin yanına dön, fanlar için daha da dikkat çekici olmasın play.
“ Ama, "
" Sözümü dinle Luhan. “
Kang Menejerin sesi daha önce duymadığım tonda katı ve öfkeliydi. Luhan daha fazla itiraz edemeden ağzında birkaç Çince kelime söyleyip bizi takip etmeyi bıraktı.
Biraz kısa oldu ama hazır yazmışken koyayım dedim. heheh ^___^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh, My Daughter! (✓)
FanfictionÇin mitolojisinde " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek olan insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ip esner, kördüğüm olur ama a...