Yaklaşık yarım saat sonra hemen evin yanında ki bir marketten alışveriş yaparak tekrar döndüm. Ve beklediğim manzara kesinlikle evde sadece bir misafir olmasıydı.
Tanrım, Lay nereden çıkmıştı?
______
" Sizin burada ne işiniz var? "
Tamam, kabul ediyorum biraz fazla ağır bir cümle olmuştu ama o anki yaşadığım şaşkınlıkla aklıma diyecek başka bir laf gelmemiş ağzımdan bu çıkmıştı.
“ Ah, aslında.. B-burnun, burnunu merak etmiştim. Kanadığını görmüştüm ve endişelendim, bu yüzden bakmaya geldim. “
Elinde tutmaya devam ettiği pasta kutusunu bana vermeye çalışıyordu ki benim kucağımın da dolu olduğunu görünce vaz geçerek hemen arkamızda bulunan tezgaha doğru yöneldi.
“ Ah, anladım. Ben iyiyim, endişelenecek kadar büyük bir mesele değil. Her zaman olur. “
“ Her zaman? "
Aldığım malzemeleri poşetlerinden çıkarmama yardım eden Lay'e teşekkür amaçlı gülümsedim. Bu kadar nazik olmayı nasıl beceriyordu bu çocuk?
“ Acıyor mu peki? Her defasında? "
Luhan, koltukta tek başına oturmaktan sıkılarak yanımıza gelip tezgahın önünde ki yüksek tabureye oturdu sorusunu sorarken.
“ Aslında değil ama bugün ki çok acıdı. “
O kadar çok olmasada biraz acıdığı doğruydu evet. Fakat abartmaktan zarar gelmezdi değil mi? Hem böylelikle belki özür de dilerdi diye düşünürken yine beni haksız çıkararak birşey dememeyi tercih etti.
Lay'in aksine Luhan kesinlikle çok kabaydı.
“ Peki, sen neden gelmiştin LuGe? Bize evden çıkarken kahve almaya gittiğini söylemiştin. “
Lay, poşetten çıkardığı yumurtaları dolaba koymam için elime verdi. Bense çoktan malzemeleri yerleştirmeyi bir kenara bırakarak Luhan'ın cevabını bekledim.
Neden bu kadar merak etmiştim?
“ Ah, ben aslında...Sadece buradan geçiyordum. Kahvemi almıştım ama sonra saesang fanlara yakalandım. Atlatmak içinde Mabel'in yanına geldim. “
“ Moon'un evini öğrenirlerse başının belaya girebileceğini hiç düşünmedin mi peki? "
Moon? Mabel? Moonri?
Herkesin beni farklı farklı çağırması artık ciddi anlamda tuhafıma gitmeye başlamıştı. Fakat bu anlamda bozulduğum şey Luhan'ın bariz bir şekilde yalan söylemesi olmuştu. Yalan söylediğini anladığımızı bildiği halde konuşmaya devam etmesi cidden sinir bozucuydu. Elimde tuttuğum yumurta dolu kartonu kafasına atmak bile geçmişti içimden.
“ Beni buraya girerken görmediler. “
Luhan konunun biran önce kapanması için oturduğu yerden kalkarak tekrar televizyonun yanına gitti.
“ Sizin karnınız açmıydı? "
Mutfakta bulduğum sayılı malzemelerle neler yapabileceğime karar verdikten sonra en iyi fikrin spagetti olduğunu bulmuştum. Bu yüzden Lay'in az önce çıkardığı makarna paketini alarak tencereye bir miktar su koydum.
“ Ah, biraz. Sen açmısın? Sadece benim için yapmana gerek yok. Yurda dönünce birşeyler atıştırırım. “
Ocağı açıp tencereyi üzerine koyduktan sonra Luhan'ın alayla tısladığını duyup tepki vermemeye çalıştım. Lay bundan bi haber dolapta süzgeç arıyordu. Ama ondan önce baktığım için ne yazık ki olmadığını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh, My Daughter! (✓)
FanfictionÇin mitolojisinde " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek olan insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ip esner, kördüğüm olur ama a...