Kang Menejer her zaman karizmatik görüntüsünün altında oldukça zeki bir adam olmuştu benim için. Fakat o an, telaş içinde olduğu için mi yoksa başka bir sebepten mi emin değildim ama beni kucağında ve arkamız da ıslak bir şekilde yürümeye devam eden Lay ile birlikte ön kapıya, büyük basın ordusunun içinde sürükledi. Bazen, çek insanlar da aptalca hayalet yapabiliryor, evet.
” Sanırım, ilk skandalımız patlak verdi. “
Lay uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu arabanın boğucu havasını değiştirmek adına. Kang menejerin kullandığı arabanın içinde yanyana, titreyerek oturuyorduk. Görüntümüz gerçekten berbattı. Tabi, akan makyajımdan bir haberdim elbette. Aynaya bile bakmayı düşünmüyordum açıkçası, otele döndüğümüz zaman.
“ Moonri için endişlendiğimden ne yapacağımı bilemedim. “
Kang Menejer masum bir kaç küfür ederek mini vanı sürmeye devam etti.
“ Umarım benim yüzümden başınız belaya girmez. “
Evet, sanırım böyle olursa babamdan büyük bir azar yiyecektim.
“ Başımın belaya gireceğini düşünmüyorum. Üzerimi değiştirip şirkete dönmek zorunda kalacağım sanırım. Başkanın bir açıklama bekleyeceği kesin. “
“ Ah, ona ne söyleyeceksiniz? "
Çok fazla meraklı görünmemeye çalışarak başımı çevirip ona bakınca bakışlarının zaten benim üzerimde olduğunu gördüm. Bundan biraz utansam da yine belli etmemek için çabaladım.
“ Sanırım ona kızını kurtardım diyeceğim. “
“ Ha? "
Şok olmuş bir ifade ile bakışlarım Lay'in üzerinde sabit kalırken ona bu halim oldukça komik gelmiş olacak ki, gamzesini gözler önüne serecek bir kahkaha attı. Gamzesi... Hayır, Lee Moonri. Kendine gel.
“ Nasıl biliyorsunuz bunu? "
Lay bakışlarını önce hala araba kullanmakta olan Kang Menejere ardından yeniden bana çevirdi. Demek Kang Menejerde biliyordu. Onun için mi bana bu kadar yakın davranıyordu?
“ Luhan'ı kendi kendine konuşurken duydum. Daha doğrusu Luhan bunu bağırarak söyleniyorken duydum. “
Ah, şu Bambi. Onun yüzünden başkalarının öğreneceğini elbette tahmin etmiştim. Ama bu kadsr erken beklemiyordum tabi.
“ Anlaşılan bunu saklamak istiyorsun. “
Kabul eder bir şekilde başımı salladım.
" Merak etme, benden bir sır çıkmaz. “
Hala titremeye devam ederek göz kırptı. Böyle arkadaşça davranması sanırım oldukça hoşuma gitmişti. Geçen hafta oynadığımız oyundan sonra onu sertçe itmemi çoktan unutmuş görünüyordu ve buna sevinmiştim, evet.
_____
Bir sonraki gün haberlere bakmaya korkutuğum için ne otelde kahvaltı yapmıştım ne de telefonuma gelen sns mesajlarına bakmıştım. Robot gibi yataktan kalkıp hızlı bir duş alıp üzerime çeki düzen verdikten sonra şirkete gitmek üzere otel odamdan çıkmıştım. Sanırım hiç kimse kim olduğumu bilmediği için şanslıydım. Ve bundan dün gece Luhan'ın başıma örttüğü kendi ceketinin payı da vardı elbette. Ama bu yinede ona olan kızgınlığımı asla geçiremezdi. Kang Menejerin daha önceden de bildiği aşikardı ama onun yüzünden Lay'de öğrenmişti. Acaba beni bu yüzden mi kurtarmıştı? Belki babamdan bir övgü almayı istemiştir.
Bir dakika, neden buna üzülüyormuş gibiydim ki? Beni kurtarırken ne düşündüğü umurumda değil. Ölmediğim için şükretmeliyim sadece.
Ayrıca neden dün gece beni kurtaranın Bambi olmasını istemiştim? Neden?
“ Unnie! "
Şirkete girmeye çalıştığım sırada büyük grupta bir kızın aniden etrafımı çevrelemesi ile ne yapacağımı şaşırmıştım. İşte şimdi herşey bitti diye düşünmeden edemedim. Yüzümü görmemişlerdi bile. Nasıl oluyorda tanımışlardı?
" Luhan oppa'ya iletmek istediğimiz hediyeler var. “
Neredeyse benden uzun olan kız aniden arkasına sakladığı birkaç kağıt torbayı gözüme sokmak istercesine çıkardı. Bu ani hareketi bir anda geriye doğru sıçramama neden oldu. Açıkcası korkmuştum. Ne hediyesiydi şimdi bu? Haberleri gördükten sonra kesik kafa falan göndermemişlerdir değil mi?
" Aslında benim içeriye fanlardan alınan birşey sokmam yasak. Bunu yapamam. “
“ Kimse görmeden sokabilirsin. “
Başka bir kız aniden atlayınca biraz daha endişelenmiştim ama bunun yanına biraz da öfke eklemeliydim galiba. Benden küçük oldukları belliydi ama yinede kafa tutmaya çalışıyorlardı.
“ Gerçekten yapamam. “
Arkamda kalan merdivenleri geri geri yürüyerek dikkatli bir şekilde çıkmaya çalıştım. Ama aniden koluma yapışan elle bu çabamda boşa gitti. Sanırım verdiklerini almadan içeri girmem mümkün olmayacaktı.
“ Kendin almış gibi yapabilirsin. “
Hediyeleri elinde tutan kız sert bir şekilde kucağıma attı.
“ Yapamam diyorum. Başımın belaya girmesini istemiyorum. “
Paketleri tekrar kızın eline vereceğim sırada elimden kayıp yere düşütüler. İçinden gelen kırılma sesi hediyesinin camdan yapılma olduğunu kanıtlıyordu. Sanırım kesik kafa fikri saçmaydı.
“ Ya! Ne yaptığını sanıyorsun sen? "
Kız biranda saçıma yapışınca ne olduğunu bile anlayamadan çıktığım basamaklardan aşağıda buldum kendimi. Yaptığım bir hataydı, evet. Şirkete girmek için ne diye arka kapıyı kullanmadım ki?
“ Bütün paramızı bunun için harcamıştık biz? "
Paketin içinde ki kırılan cam parçalarını biranda üzerime doğru atınca daha fazla dayanamayarak düştüğüm yerden kalktım. Benden fazla oldukları doğruydu ama kendimi yeni yetmelere ezdirecekte değildim.
" Paranı daha akıllıca şeyler için kullan. “
Toz olan deri ceketimi silkelediğim bi an kız yeniden beni itince geriye doğru sendeledim. Tanrım, bu da neydi böyle? Kavga etmek için bahane mi arıyorlardı.
“ Hiçbir zaman yüzünüze bakmayacak biri için neden hem zamanınızı hem de paranızı harcıyorsunuz? Aptal mısınız siz? Gidin biraz ders çalışıp, topluma yararlı işler yapın. “
“ Ya! Ne dediğini sanıyorsun sen? "
Başka bir kız, ki o benden oldukça uzundu ayağına giydiği topuklu ayakkabılar yüzünden, hızlı adımlarla yürüyüp aniden önümde durdu.
Neden bu salaklardan korkan ben oluyordum? Onlar bende korkmalıydı.
“ Sizin bu saatte okulda olmanız gerekmiyor mu? Ailenizin burda olduğundan haberi var mı? Yoksa hemen polisi arayıp haber verebilirim. “
Cebimde ki telefonu çıkarıp onlara doğrulttum. Bu lafımla kimseden ses çıkmayınca doğru bir şey yaptığımı hemen anlamıştım. Cidden Kore'de ki eğitim sistemi oldukça katıydı. Eğer polise haber verecek olursam başları kesiblile yanardı.
“ Hala burda mısınız siz? "
Sesim bir öncekine göre daha yüksek çıkınca kimse beni bir daha tekrarlatmadan yavaşça dağıldı. İşte bu kadar. Bundan sonra bende onların anladığı dilden konuşacaktım.
Ben Lee Moonri'ydim. Lee So Man’ın kızı Lee Moonri. Korkmam gereken kimse olmamalıydı. Hiç kimse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh, My Daughter! (✓)
FanfictionÇin mitolojisinde " Kaderin Kırmızı İpi " adında bir inanış vardır. İnanışa göre; Tanrı her insanın ayak bileğine kırmızı bir ip takar ve kaderleri birleşecek olan insanları bu ipler sayesinde birbirlerine bağlarmış. Bu ip esner, kördüğüm olur ama a...