İki ay sonraZaman su gibi akıp geçiyordu. Senenin son ayı ile Yaren hamileliğinin üçüncü ayını doldurmuştu. Her geçen gün büyüyen miniğiyle beraber karnıda hafif şişmişti. Çok büyük olmasa da artık kendini belli ediyordu ailelerinin minik üyesi. Geçen zamanla beraber bulantıları da iyice artmış ve baya bir kilo kaybetmişti. Yemeği kabul etmeyen bünyesi sadece uyumak istiyor genç kadının tüm düzenini alt üst ediyordu. Tüm bunların normal olduğunu belirten dokturu Rezan Hanım herşeyin yolunda olduğunu söylese de endişeleniyordu genç anne adayı. O korku bir kere yerleşmişti yüreğine ve bebeği doğmadan da gideceği yoktu.
Aralık ayıyla beraber havalar da iyice soğumuş kadın dışarıya çıkamaz olmuştu. Arkadaşı Filiz için de durum aynı olunca anca telefonda görüntülü konuşarak ve ya kaçamak yaparak eşlerinden gizli evlerinin yakınında olan bir kafeye giderek biraz açılıyor ve hava alıyorlardı.
En son pastane tabela olayından sonra kocası Emir abisini mahalle boyu kovalamış ve biraz tartaklamıştı kendisini boşuna ağlattığı için. O günden sonra hassaslaşan Filiz ve Yaren'e daha da dikkatli davranır olmuştu Emir çünkü iki kadının da en ufak şeyde gözleri doluyor bu da dönüp dolaşıp genç adamın başına patlıyordu. Demir ve Bedirhan iki koruma gibi eşlerini koruyorlardı ve bu da genç adam için eğlence çıkarıyordu. Bir tarafı her ikisi için mutlu olurken diğer tarafı da bu iki sert adamın düştüğü duruma gülmeden edemiyordu. Kendisi her ne kadar Lale'yi çok sevsede onun hamileliğinde bu kadar abartıcağını da sanmıyordu. Tabi bu durumla da Yaren abisiyle dalga geçer olmuştu çünkü biliyordu ki insan sevdiği için her şeyi yapardı. Hele bebeğini taşıyan bir kadın için canını verirdi.
Kocasının saçlarını usulca okşayan Yaren derin bir nefes alarak hissettiği huzurun tadını çıkardı. Bedirhan başını göğüsüne yaslamış ve sol eliyle hafif çıkık karnını okşuyordu. Neredeyse her gece olduğu gibi yine böyle bir ömür kalabilirdi. Bedirhan bir süre böyle durur sonra uyuya kalır ya da sonrasında karısını kendisine çekerek beline sarılıp öyle uyurdu. Parmaklarını dolaştırdığı siyah yumuşak, gür saçları şefkatle okşayan Yaren, "Bedirhan, Mehmet'ten haberin var mı? Kontrol ediyorsun değil mi onu?" diye sordu aklına gelen çocukla. Onu babasının şiddetinden kurtardığı günden beri görmemişti.
Uyanık ama karısının kolları arasında mayışmış olan Bedirhan gözlerini açmadan boğuk çıkan sesiyle, "Ediyorum. Söyledim hafta içi okula gitmeden pastaneye uğruyor sabahları. İlk sorguya çekiyorum sonra yemesi için bir şeyler verip öyle yolluyorum okula.." dedi uykulu bir sesle.
İşittikleriyle içini büyük bir sevinç kaplayan Yaren kolları arasındaki adama bir kez daha hayran kaldı. Kocası o kadar iyi niyetli, merhametliydi ki onun gibi bir eşe sahip olduğu için çok mutluydu. Allah'a her gün dua ediyordu onu karşısına çıkardığı için. Gözleri hissettiği yoğun hisle dolarken burnunu çekti hızla. Ağlamak istemiyordu ama elinde değildi. En ufak şeyde gözleri doluyor, duygulanıyordu.
Karısının burnunu çektiğini duyan Bedirhan başını hafifçe kaldırarak gözlerini açtı ve, "Hayırdır yine niye çeşmeleri açmak için bekliyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak. Hamilelikle gelen duygusalaşmaya halen alışamamıştı adam. Karısına kıyamıyor ağlamasını istemiyordu ama karısı duygulanınca gözlerini dolduruyordu hemen.
Bakışlarını kaçıran Yaren, "Hiç duygulandım öyle. Sen çok iyi bir adamsın.." diyebildi kısık çıkan ağlamaklı sesiyle.
Bu duruma iç çeken Bedirhan karısının çenesinden nazikçe tutarak tekrardan kendisine bakmasını sağladı ve gözlerinin en derinine bakarak, "O çocuğu sen bulup kurtardın ben değil.. Yani benim yaptığım iyiliğe vesile olan asıl sensin. İyi olan da sensin, melek olan da sensin. Sen varsan her şey iyi," dedi. Usulca eğilerek dudaklarını karısının alnına bastırdı.