Bölüm 44

80.1K 3.2K 124
                                    


Güneş doğmaya yeni yeni başlamışken Bedirhan bir an olsun gözlerini yummamıştı. Demir'in getirdiği yemekten biraz atıştırmış sonra da karısının yanındaki sandalyeye oturup tüm gece onu izlemişti. Yaren verilen sakinleştirciye rağmen ara ara ağrılardan mı, yoksa yaşadığı kötü olaydan mı bilinmez uykusunda rahatsızca mırıldansa da uyanmamıştı doktorun da dediği gibi.

Hemşire gece bir ara gelip Yaren'in serumunu çıkarıp kontrol edip sonra da genç çifte üzgün bir şekilde bakarak çıkmıştı.

Bedirhan melekler gibi uyuyan karısının acısını almak istercesine yüreği paramparça olsa bile hafif dokunuşlarla yüzündeki tüm yaraları okşamıştı tüm gece boyunca. İçi yansa da karısının bu görüntüsünü hafızasına kazıdı çünkü intikam zamanı geldiği an bu günü hatırlayıp acımasız olacaktı. Çektikleri acı kadar acı verecekti onlara bunu yaşatana. Hamile bir kadına bunu yapan o canavarı mahvedecekti.

İçi yanıyordu. Kolay değildi sevdiğini böyle görmek. Kalbi sızlıyor ve nefes almak bile işkence haline geliyordu. Kendisi de suçluydu aslında. Karısını o haliyle nasıl bırakıp da işe gitmişti bilmiyordu.. Tek gerçek şuydu ki o da suçluydu. Vicdanı sızlıyordu onu evde yalnız bıraktığı için. Ciğeri yanıyordu kaybettiği evladı için.

Fakat yaşadıkları her ne kadar kötü şeyler olsa da Bedirhan Rabbine dua etmeden edemiyordu, ona sevdiğinin acısını göstermediği için. Şükürler ediyordu Allah'a Yaren'i kendisine bağışladığı için.

Atlattıkları bu kötü olayla aklına gelen şeyle hemen, saatin erken olmasını umursamadan Emir'i arayıp kurban kesmesini ve fakir fukaraya dağıtmasını istedi karısı için Bedirhan. Bir süre daha arkadaşıyla kısık sesle konuşan genç adam Emir'e hastaneye geleceği zaman Filiz'in karısı için bir kaç eşya koymasını da söyleyerek telefonu kapattı.

Dakikalar su gibi akıp giderken Yaren'in uyanmamasıyla daha da huzursuzlaştı Bedirhan. Her ne kadar vereceği tepkilerden korksa da onun o güzel zeytin gözlerinin içine bakmak istiyordu. Sevdalı olduğu o gözlerde kaybolmak istiyordu.

Bir ara gelen genç bir Polis memurunu da arkadaşı Gökhan'ı arayarak onun sayesinde geri yollamıştı Bedirhan. Gökhan'ın verdiği emirle Yaren kendini hazır hissedene kadar ifadesi alınmayacaktı ama bunu yapanı bulabilmek için de araştırmalar devam edecekti. Amir olan arkadaşı Gökhan'a Bedirhan teşekkür edip en ufak bir şey bulduğu takdir de kendisine de haber vermesinin sözünü alarak kapattı telefonu. İlk kendisi yüzleşecekti o şerefsizle. Karısının gülüşünü soldurup bu hale sokan kişiyle ilk kendisi hesaplaşacaktı.

Yaren çok derinden duyduğu kocasının sesiyle yavaş yavaş açmıştı gözlerini. Telefonu cebine koyan Bedirhan karısının kıpırdadığını görünce hemen yanına koşup başının altındaki yastığı kaldırarak Yaren'i de oturur pozisyona getirdi. Rahat olduğuna emin olunca da yutkunarak tek söz etmeyen karısına hasretle baktı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Onu nasıl teselli edeceğini bilmiyordu. Karısının canı nasıl yanıyorsa kendisinin canı da yanıyordu, kül oluyordu.

Yaren'e yaklaşarak yatağının kenarına oturan Bedirhan usulca elini kaldırarak sevdiğinin yüzüne düşen saçları kulağının arkasına itip, "İyi misin diye sormayacağım çünkü iyi değilsin biliyorum.. Bende iyi değilim," dedi fısıldayarak ve duraksadı. Derin bir nefes alıp veren adam gözleri dolu dolu karısının yaralı yüzüne bakıp, "Geçecek güzelim, hepsi geçecek yemin ediyorum geçecek.." dedi ama yine bir tepki alamadı ve bu onu çok korkuttu.

Yaren duymuyormuş gibi hiç tepki vermemişti. Boş bakışları karşıdaki duvara sabitlenmişti. Bakışlarını karısının solgun çehresinde gezdiren Bedirhan kapının açılmasıyla yutkunarak ayağa kalkıp içeri giren doktora baktı yardım istercesine. Karısını daha önce hiç böyle görmemişti ve ne yapacağını bilmiyordu.

Yaren'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin