Yeni bir can, yeni bir hayat. Ali bebek zamanı dolmadan sabırsızca geldiği kış günü bir güneş gibi doğmuştu Filiz ile Demir'in hayatına. Heyecanlı ve bir o kadar uykusuz geçen hastanedeki geceden sonra doktorun son kontrolünden sonra sabahın erken saatlerinde çıkmışlardı. Arkadaşlarını eve bırakan Yaren ve Bedirhan'da yorgun bir şekilde evlerine geçmişlerdi. Tecrübesizliğin verdiği endişeyle hepsi toplasan en fazla iki, üç saat yatmışlardı hastanenin rahatsız koltuklarında. En ufak bir ses ile hepsi Ali'nin tepesine dikilmişti tüm gece boyunca.Bedirhan duşunu alıp üzerini değiştirdikten sonra salona geçip oturmuştu. Yaren duştayken kendisi de başını geriye yaslayarak gözlerini kapatmış dinlendiriyordu. Yorgundu ama bu tatlı bir yorgunluktu. Ali küçüktü ama çok güzeldi. İnsan gözünü üzerinden ayırmak istemiyordu. Demir'in korumacı tavırlarını ve şimdiden üzerine titremesini yüzünde bir tebessümle izlemişti. Arkadaşı hem tutmaktan korkuyor hem de her şeyi kendisi yapmak istiyordu.
Bir kaç ay sonra Allah'ın izniyle kendisi de baba olacaktı. O kadar küçük bir varlığı tutmaktan bile korkarken nasıl Yaren'e yardım edecekti hiç bilmiyordu. Fakat Demir bile hastaneden çıkarken tutabildiyse Ali'yi elbette kendisi de tutardı kızını. Ömrü yettiğince yanında olup onu koruyacaktı.
Banyodan gelen su seslerinin kesildiğini duyan adamın aklı dün akşam duyduklarına gitti. Vücudu gerilirken içi sızladı. Karısı korkuyordu. Bunu kendisinden gizliyordu ama dün duymuştu. Yaren korkuyordu ve yanlarında tecrübeli onlara destek olabilecek bir anneleri yoktu. Karısının annesi ölmüştü bunun için yapacak bir şeyleri yoktu ama kendi annesi yaşıyordu. Vardı ama aynı zamanda yoktu. Derin bir iç çekti. Bazen içinden gelen yoğun bir duyguyla isyan etmek istiyordu kaderine ve annesinin doğru düzgün bir anne olamamasına ama asla böyle bir şey yapamıyordu. Kaderinde Yaren varken bunu nasıl yapardı? Yaren'i kendisine getiren kadere ancak şükür ediyordu. Bu dünyaya yine gelse, sırf sonunda sevdiğine kavuşacağı için onca acıyı tekrardan yaşamaya razıydı.
Tekrardan derin bir iç çeken Bedirhan, "Seni kaderime, gönlüme yâr diye yazan Rabbime şükürler olsun." diye mırıldandı.
Yaklaşan ayak sesleriyle gözlerini açan Bedirhan salonun kapısında karısını gördü. Baştan aşağı süzdü Yaren'i ve onun yeni kuruttuğu saçlarını örmeye çalışarak tekli koltuğa yöneldiğini görünce, "Saçlarını açık bırak yanıma gel," dedi.
Kocasının düşünceli yüz ifadesiyle kaşlarını çatan Yaren saçlarını serbest bırakarak ufak adımlarla ilerledi yanına. Tam önüne gelince yan şekilde Bedirhan'ın da belinden tutarak desteklemesiyle oturdu kucağına ve yasladı başını sevdiği adamın göğüsüne. Derin bir nefes alarak kocasının erkeksi kokusunu içine çekerken güçlü kollar kendisini anında sardı.
Yaren yüzüne yerleşen gülümsemeyle gözlerini yumdu. İçini sardı yine o alışık olduğu sıcaklık. Kulağının altındaki düzenli kalp atışları kendisini huzura boğarken daha sıkı sarıldı sevdiği adama.
Uzun sayılacak bir süre sarmaş dolaş oturan çiftten sessizliği Bedirhan bozdu, "Yaren.." diye karısına seslenerek.
"Efendim?"
Ciğerlerine derin bir soluk çeken Bedirhan, "Dün Filiz'le konuştuklarınızı duydum.." dedi düz bir sesle. Kolları arasındaki karısının gerilmesiyle hızla devam etti sözlerine, "Bende korkuyorum. Hem de çok.." diyerek karsının belini okşadı.
Yutkunan Yaren şaşırmıştı. Demek kocasının düşünceli halinin sebebi buydu. Onu korkutmamak için bu konuları onunla konuşamıyordu ama kocası onları duymuştu. Sıkıntılı bir şekilde titrek bir nefes aldı. Ne diyeceğini bilemedi bu yüzden sessiz kalmayı seçti.