" Ne oldu ki geçen sene?" sesinin çok meraklı çıkmaması için fazlasıyla umursamaz duruyordu.
Gülmeyi kestiklerinde Mehmet başladı söze,
" Abi şimdi bizim anlaşmayı biliyorsun. Eğer Zümrüt çok güzel olursa onu bu konaktan çıkarmayacaktık. Eh, Zümrüt' te maalesef ki çok güzel oldu, zaten kız burada değilken engel olamıyoruz bizde o buraya geldiğinde biz olmadan evden çıkmasına izin vermiyoruz. Haliyle Mardin' de bizim kızı bilen çok ama gören az. Tabi aşiretin yıllar önce verdiği kararı da bilmeyen yok biliyorsun."
" Evet biliyorum." Hala bu konuşma nereye bağlanacak diye merak ediyordu.
" Bildiğin gibi okulu bu yıl bitiyor ve babam uygun birini bulunca da evlendirecek."
Bunu söylerken ikisinin de yüzü düştü. Zümrüt' ün evlenmesine tamamen karşılardı ama ellerinden bir şey de gelmiyordu.
Mirhan hala aynı umursamaz tavırla, " Eee yani? Devam et." diye söylenince Ahmet devam etti anlatmaya.
" Yani abicim, kızı isteyen olmazsa kime vereceğiz değil mi? Bizde çıkarttırmadık konaktan ama gel gör ki bizim de üstünlüğümüz bir yere kadar. Bilirsin geçen yaz Turgut ağa küçük oğlunu evlendirmişti, sen o zamanlar yurtdışındaydın işler için. "
" Evet hatırlıyorum."
" Hıh, işte bizim güzel anamızda kızının güzelliğini bütün Mardin görsün diye göğsünü gere gere kızı süsledi püsledi taktı koluna aldı götürdü düğüne. Bacımız zaten çuval giyse yakışıyor anasını satayım. Haliyle düğünde Zümrüt' ün güzelliğini görenler çoktan taktı bizim kıza. Hem güzel, hem okumuş, hem de bu babamın manevi kızı. E okulu bitmeden evlenemeyeceğini de bildikleri için oğlu burada olan, askerde olan ya da askere gidecek olanlar bile ertesi gün kapımızı çaldı."
" Peki, bunda bu kadar gülünecek ne var?"
" Güldüğümüz kısım bu değil ki zaten, o gün gördüklerimiz. Ah abi o gün evde olmalıydın. Şu konağın kapısı var ya hiç kapanmadı. Zavallı anam hangi birini ağırlayacağını şaşırdı. Aslında bizim kızıp onları içeri almamız gerekirdi ama abi görmeliydin, kapıdan çıkan ile girenler birbirlerine öyle bakışlar atıyorlardı ki gülmemek için nefessiz kalıyorduk az kalsın. Zümrüt zaten bilmem kaçıncı görücüden sonra 'daha okul bitmeden alır beni bu aç kurtlar' deyip odasına kaçtı. "
İkisi o günleri hatırlamış olacak ki tekrar kahkahalarla gülmeye başladılar. Bir tek Mirhan' a mı komik gelmiyor bu durum. O kadar güzelleşti mi bu kız? Oğlan çocuğu gibi bir şeydi. Saçı bile yoktu ki, bir tek o yeşil gözlerini hatırlıyordu.
" Sonra ne oldu peki?"
" Sonra işte babam baktı bunun ardı arkası kesilmiyor. 'Kızımı şimdiden nişanlamaya rızam yok. Ne zaman ki okulu biter bu konağa temelli döner o zaman gelirsiniz, hayırlısı kimse o alır kızımı' dedi. "
" Yani anlayacağın abicim Zümrüt yakında konağa dönünce çok eğlenceli günler bizi bekliyor. " dedi Mehmet.
"Ama babam Zümrüt' ü hemen evlendirmeyecek onu da biliyoruz. Bizim kızı kolay kolay alamazlar zaten bizden." Sesi fazlasıyla kararlı çıkmıştı Ahmet' in, vermeye hiç niyeti yoktu. Kim gelirse gelsin kılı kırk yaracaklardı, en küçük kusurda kapı dışarı edecekti.
" Ne zaman dönüyormuş o küçük şeytan"
" 15 gün sonra mezuniyet töreni var, bizimkiler yanına gidecek. Ondan iki hafta sonrada Zümrüt gelecek abi" dedi Ahmet.
" İyi bakalım, yeter bu kadar Zümrüt muhabbeti, ben yatıyorum sizde yatın yarın şirkette işimiz çok."
" Tamam abi, iyi geceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
General FictionHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.