********************************
" Hadi ama Zümrüt, yeter artık. Bak beni de üzüyorsun."
Tam kontrolünü kaybedeceği zaman Mirhan son anda kendini frenleyebilmiş ve kendini yan tarafa atıp derin nefesler alarak kendini ve bedenini sakinleştirmeye çalışmıştı. Biraz olsun sakinleştiğinde yan tarafına döndüğünde ona sırtını dönüp sessizce ağlayan güzel karısını görmüştü. Onu incittiğini düşünerek korkmuş ve hemen doğrularak Zümrüt' ü de doğrultmuştu ancak ona ne olduğunu sorar sormaz sesli bir şekilde ağlayacağını düşünmemişti. Şimdiye kadar da ağzından tek bir laf çıkmamıştı.
" Üzül banane"
" Güzelim ben mi bir şey yaptım, farkında olmadan incittim mi seni? Konuş benimle lütfen. "
" Sen beni sevmiyorsun, istemiyorsun bile baksana." Dudaklarını sarkıtarak konuşan bir Zümrüt tam anlamıyla dayanılmaz bir şeydi ancak ne yeri nede zamanıydı. Bir çocuk kadar masum yüzünü koca elleri ile sardı kendi yüzüne nefesini hissedecek kadar yaklaştırdı.
" Benim seni sevmediğimi nasıl düşünürsün ha küçük şeytanım. O aklından bunları nasıl geçirirsin. Her sabah senin aşkınla uyanıp her gece senin için atan kalbimle, rüyalarımda seni görmeyi dilereyerek uyuyorum. Eve gelipte seni bulamadığımda ne kadar korktum haberin var mı? Yine sensiz kalmaktan, seni bir daha görememekten, kalbimi hızlandıran sesini duyamamaktan ne kadar korktum haberin var mı? Ben seni çok seviyorum Zümrüt, bir daha böyle şeyler düşünme." Konuşmanın başından beri karısının gözyaşlarından parlayan gözlerine diktiği aşkla parlayan gözlerini ısırılmaktan kızarmış dudaklarına indirdi ve masum bir öpücük çaldı sahibi olduğu dudaklardan.
" O zaman neden... " Ahh şimdi anlamıştı küçük karısının derdini. Yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirip tekrar kısa bir öpücük çaldı doyamadığı dudaklardan.
" Sen benim güzel karım, herşeyin en güzelini hak ediyorsun. Evimizden odamızdan uzakta ve sen hâlâ tam olarak kendinde değilken olmaz. Ayrıca bu evde yalnız olmadığımızı da unutmamak gerek değil mi güzelim." Zümrüt' ün onu başıyla onaylaması ile oturduğu yerden kalktı.
" Hafi kalk son kez elini yüzünü yıkada uyuyalım artık yarın konağa dönmemiz gerek."
" Peki"
Uysal bir kedi gibi her denileni yapan Zümrüt oldukça hoşuna gitmişti. Arada bir içirse mi ne, pek bir tatlı oluyordu karısı.
Koluna girdiği Zümrüt ' ü banyoya götürüp önce elini yüzünü iyice yıkadı sonra havlu ile bir güzel kuruladıktan sonra gözleri yarı kapalı olan karısını bu sefer kucağına alarak odaya döndü. Yatağına yavaşça yatırıp üzerine örtene kadar Zümrüt çoktan uykuya dalmıştı bile. Saçlarına uzun birkaç öpücük kondurup üzerini çıkardıktan sonra oda yatağın diğer tarafına yatarak Zümrüt' ü belinden tutup kendine çekti ve göğsüne yatırdı. Zümrüt ise yerini bulmuş kediler gibi iyice yerleşip hafif mırıldanarak uykusuna devam etti. Onun bu hallerini içten bir gülümseme ile izleyen Mirhan huzurlu bir uykuya gözlerini kapadı.
Zümrüt konağın kapısına yaklaştığında kapıdaki adamların kendisine selam vermemesine şaşırmıştı. Hafif kaşları çatık bir şekilde konağa giren Zümrüt merdivenlerden çıkıp terasa doğru ilerlediğinde terasta annesi ve yanında oldukça güzel bir genç kadının sohbet ettiklerini gördü. Kadının kolları altın bileziklerle dolu, parmaklarında ise oldukça büyük altın yüzükler vardı, boynuna taktıklarını saymıyordu bile. Büyük ihtimalle yeni evlenmiş biriydi, bu kadar altını olduğuna görede bir aşiret geliniydi. Onlara yaklaştığında annesinin oturduğu yerden kalkıp kendisine doğru geldiğini gördü. Adımlarını yavaşlatıp annesine seslendi, bu kadının kim olduğunu merak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
General FictionHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.