Bazılarınızı şaşırttığımın farkındayım ancak her güzel şeyin bir sonu vardır, keyifli okumalar..
********************************
Soğukların yavaş yavaş bastırmaya başladığı Mardin' de yeni bir gün başlarken, Ulusoy konağında iki çift mutlu ve huzurlu uykularını devam ettiriyorlardı. Dila ve Ahmet 2 haftalık nişanlı bir çift olarak aralarında büyüyen çekimin ve duygusal bağın oldukça farkında ancak her iki tarafta karşıdan bir adım bekliyordu. Yarın konakta gerçekleşecek kına ve ondan sonraki günde yine konakta gerçekleşecek düğün ile artık karı koca olacaklardı.
Güneş ışıkları odanın içini aydınlatmaya başlamışken Zümrüt kocasının kollarında huzurla kapattığı gözlerini yüzünde tarif edilemez bir mutlulukla açtı. Günler çok çabuk geçiyordu ve Zümrüt Mirhan ile geçirdiği her günden ayrı keyif alıyordu. Bu aralar kendini oldukça yorgun hissediyordu. Bir haftadır konakta devam eden düğğn hazırlıkları konakta ki hanımları fazlasıyla yoruyor, her an Dila' nın yanında olan Zümrüt ise payına düşen yorgunluğu seve seve yükleniyordu. Ahmet ve Dila' nın gözlerindeki parlamalar onuda mutlu ediyor, aralarının böyle iyi olmasından da fazlasıyla mutluluk duyuyordu. Son birkaç gündür olduğu gibi bugünde erkenden uyanmıştı Zümrüt. Dila kendini eksik hissetmesin diye her an yanında oluyor, onun mutluluğuna ortak oluyordu.
Başını yasladığı Mirhan' ın göğsünden kaldırıp onun yakışıklı yüzünde göz gezdirdi. Her geçen gün ona olan aşkının daha fazla büyüdüğünü hissediyordu. Her gün dua ediyordu, ondan ayrılmamak için, uzak kalmamak için. Ona bir şey olur diye korkuyordu artık, onsuz geçirecek tek bir güne dahi tahammülü yoktu. Bir elini kaldırıp uzamış sakallarında gezdirdi elini, onun tenini hissetmek ayrı bir mutluluk kaynağıydı Zümrüt için. Bu aralar Mirhan' ı boşladığının farkındaydı ama elinden bir şey gelmiyordu. Uzanıp hafif kirli sakallı yanağına var ile yok arası bir öpücük kondurdu ve Mirhan' ı uyandırmamak için oldukça yavaş hareketlerle yataktan çıkıp banyoya ilerledi.
Banyoda işlerini hallettikten sonra parmak uçlarında ilerleyip dolaptan günlük bir elbise alarak üzerine geçirdi. Mirhan' ı uyandırmamayı başardığı için kendine hayali bir beşlik çakıp odadan çıktı ve Dila' nın teras katındaki odasına indi. Son merdiven basamaklarına gelmişti ki Dila' nın odasının kapısı açılıp içeriden çıkan Ahmet' i görünce gerisin geri çıkmıştı merdivenleri. Aklından binbir senaryo geçirirken kıstığı gözleriyle sessizce uzaklaşmaya çalışan Ahmet' in arkasından baka baka Dila' nın kapısına geldi. Aklındaki düşünceleri silmeye çalışarak kapıyı bir iki kez tıklatıp içeri girdi. Hâlâ yatağında uyuyan Dila' yı gördüğünde bir süre ayakta bekleyip odayı süzdü. Oda dağınık değildi, yerde kıyafetler de yoktu, uyuyan Dila' nın da üzeri giyinikti. Rahatlamayla bir oh çekip uyuyan Dila' yı uyandırmak için ona yaklaştı. İlk seslenmede uyanan Dila' nın uykulu hali bile Zümrüt' ü durduramazdı. Hemen Dila' nın yanına oturdu ve meraklı bir şekilde sorgusuna başladı. Gözleri ise hâlâ kısıktı.
" Dila?"
" Efendim Zümrüt. "
" Ahmet' in ne işi vardı bu saate senin odanda, imam nikahınız kıyılmış olabilir ama daha düğününüz yapılmadı, az sabredin kız."
Dila Zümrüt' ün Ahmet' i gördüğünü anladığından beri yanlış anlaşılmaktan dolayı içinde oluşan korkuyla panikledi. Onlar yanlış bir şey yapmıyorlardı belki ama ne yaptıklarını da kimse görmüyordu sonuçta.
" Zümrüt valla biz kötü bir şey yapmıyoruz, ben sürekli kabus görüyorum Ahmet de yanımda olmak için geliyor bazen de burada uyuya kalıyor. Valla yanımda bile yatırmıyorum, koltukta uyuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
Aktuelle LiteraturHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.