Merhaba çok çok sevgili okuyucularım. Yine güzel bir bölüm ile karşınızdayım, keyifli okumalar.
**********************************
2 gün önce( Mirhan)
Çalan telefonumu cebimden çıkarıp arayana baktığımda masadan izin alıp kalktım. Kalkarken küçük şeytanımın bana attığı meraklı bakışlar ile eğer başka bir konumda ve ortamda olsaydık kesinlikle önceliğim o gözleri öpmek olurdu. Masadan yeteri kadar uzaklaştığımda çalan telefonu açtım.
" Dinliyorum."
" Ağam takip ettirdiğin adam bir hafta sonra yurt dışına gidecekmiş, nereye gideceğini öğrenemedik henüz ama uzun süreli olacakmış ne yapalım?" Benim canıma el sürüp gitmek kolay mı lan.
" Ben birazdan yola çıkıp geliyorum, ben gelene kadar ne yapacağınızı biliyorsunuz. Temiz olsun."
" Emredersin ağam, olmuş bil."
Telefonu kapattığımda yüzümde oluşan tehlikeli gülümsemeye engel olamadım. Hemen masaya dönüp aileme şirketle ilgili bir bahane uydurup aceleyle çıktım konaktan. Ben gideceğimi söylerken Zümrüt' e bakamadım çünkü bakarsam nerede ve kimlerin yanında olduğumuzu umursamadan sarılırdım. Şimdi sıra şu hesabı kapatmaya geldi.
2 gün sonra
Araba konağın önünde durduğunda derin bir nefes alıp arabadan indim. İki gündür neredeyse hiç uyumadım ve yorgunluktan ayakta durmak benim için fazlasıyla zor. Eh elimiz kolumuz boş durmadı bu iki günde, o şerefsizi öldürmek vardı ya, dua etsin Allah korkusu var bizde. Karıma dokunduğu her bir parmağı zevkle kırmakta biraz olsun içimi soğutmuştu.
İki gündür o şerefsiz yüzünden küçük şeytanım ile de ilgilenemedim. Beni her zaman sanki görüyormuş gibi o şerefsizin yanında aradı ve mecburen kısa kesmek zorunda kaldım. Zaten bana kırılmış olacak ki bir daha da aramadı beni, bende onu arayamadım.
Odamızın kapısına geldiğimde tam kapıyı açacaktım ki sargılı ellerim gözüme çarptı. O iti döverken ellerimi baya yıpratmıştım, ne diyeceğim ben şimdi Zümrüt' e. Işıklar kapalı olduğuna göre küçük şeytanım uyuyordur. Sessiz olma gereği duymadan kapıyı açtığımda daha ben ne olduğunu anlamadan hasret kaldığım boynuma atlayıverdi. Bundan güzel karşılama var mıdır?
Zümrüt' ten
Hem gördüğüm kabustan hem de onu görmemden dolayı hızlı atan kalbimle hâlâ ona soran gözlerle bakıyordum. Her iki elide sargıdaydı ve sargının bazı yerleri kanlıydı.
" Bir şey demeyecek misin?" Konuşsana be adam.
" Önemli bir şey değil Zümrüt, küçük bir kaza. Hem büyütecek bir şey yok, sadece çizikler var o kadar. "
" İyi ama hal..."
" Önemli bir şey yok dedim Zümrüt, bunun için mi bu kadar endişeleniyorsun."
" Ne demek ya bunun için, şu ellerinin haline bak, tabi ki kocam için endişeleneceğim." Ne dedim lan ben, ne dedim. Vurun bana, valla hiç acımayın. Kürek yok mu kürek, ağzıma ağzıma vurun.
Bana sırıtarak bakan Mirhan' a daha fazla bakamayacağımdan ve onun benimle dalga geçmesini çekemeyeceğimden hızla yerimden kalktım. " Ben şey getireyim, şey..."
" Ney."
" Sana ne ya, getireceğim işte bir şeyler şu elinin haline bak yaranı temizlemek gerek." Ona sırtımı dönüp banyoya gidecektim ki kolumdan tutarak beni engelledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Şeytan (Tamamlandı)
Ficción GeneralHayatın ondan çaldıkları kadar verdikleri ile de yetinmeyi öğrenen, biraz deli, çokça zeki, yeri geldi mi çatlağın teki...Küçük bir şeytan işte.