22. Bölüm

18.9K 956 69
                                    

Merhaba çok çok sevgili okuyucularım. Yine güzel bir bölüm ile karşınızdayım, keyifli okumalar.

**********************************

2 gün önce( Mirhan)

Çalan telefonumu  cebimden çıkarıp arayana  baktığımda masadan izin alıp kalktım. Kalkarken küçük şeytanımın bana attığı meraklı bakışlar ile eğer başka bir konumda ve ortamda olsaydık kesinlikle önceliğim o gözleri öpmek olurdu. Masadan yeteri kadar uzaklaştığımda çalan telefonu açtım.

" Dinliyorum."

" Ağam takip ettirdiğin  adam bir hafta sonra yurt dışına gidecekmiş, nereye gideceğini öğrenemedik henüz ama uzun süreli olacakmış ne yapalım?" Benim canıma el sürüp gitmek kolay mı lan.

" Ben birazdan yola çıkıp geliyorum, ben gelene kadar ne yapacağınızı biliyorsunuz. Temiz olsun."

" Emredersin ağam, olmuş bil."

Telefonu kapattığımda yüzümde  oluşan tehlikeli gülümsemeye engel olamadım. Hemen masaya dönüp aileme şirketle ilgili bir bahane uydurup aceleyle çıktım konaktan. Ben gideceğimi  söylerken Zümrüt' e bakamadım çünkü bakarsam  nerede ve kimlerin yanında olduğumuzu umursamadan sarılırdım. Şimdi sıra şu hesabı kapatmaya geldi.

2 gün sonra

Araba konağın önünde durduğunda derin bir nefes alıp arabadan indim. İki gündür neredeyse hiç uyumadım ve yorgunluktan  ayakta durmak benim için fazlasıyla zor. Eh elimiz kolumuz  boş durmadı bu iki günde, o şerefsizi öldürmek vardı ya, dua etsin Allah korkusu var bizde. Karıma dokunduğu her bir parmağı zevkle kırmakta biraz olsun içimi soğutmuştu.

İki gündür o şerefsiz yüzünden küçük şeytanım ile de ilgilenemedim. Beni her zaman sanki görüyormuş gibi o şerefsizin yanında aradı ve mecburen kısa kesmek zorunda kaldım. Zaten bana kırılmış olacak ki bir daha da aramadı beni, bende onu arayamadım.

Odamızın kapısına geldiğimde tam kapıyı açacaktım ki sargılı ellerim  gözüme çarptı. O iti döverken ellerimi baya yıpratmıştım, ne diyeceğim ben şimdi Zümrüt' e. Işıklar kapalı olduğuna göre küçük şeytanım uyuyordur. Sessiz olma gereği duymadan kapıyı açtığımda daha ben ne olduğunu anlamadan hasret kaldığım boynuma  atlayıverdi. Bundan güzel karşılama var mıdır?

Zümrüt' ten

Hem gördüğüm kabustan hem de onu görmemden dolayı hızlı atan kalbimle hâlâ ona soran gözlerle bakıyordum. Her iki elide  sargıdaydı ve sargının bazı yerleri kanlıydı.

" Bir şey demeyecek  misin?"  Konuşsana be adam.

" Önemli bir şey değil Zümrüt, küçük bir kaza. Hem büyütecek bir şey yok, sadece çizikler var o kadar. "

" İyi ama hal..."

" Önemli bir şey yok dedim Zümrüt, bunun için mi bu kadar endişeleniyorsun."

" Ne demek ya bunun için, şu ellerinin haline bak, tabi ki kocam için endişeleneceğim." Ne dedim lan ben, ne dedim. Vurun bana, valla hiç acımayın. Kürek yok mu kürek, ağzıma ağzıma vurun.

Bana sırıtarak bakan Mirhan' a daha fazla bakamayacağımdan  ve onun benimle dalga geçmesini çekemeyeceğimden  hızla yerimden  kalktım. " Ben şey getireyim, şey..."

" Ney."

" Sana ne ya, getireceğim işte bir şeyler şu elinin haline bak yaranı temizlemek gerek." Ona sırtımı dönüp banyoya gidecektim ki kolumdan  tutarak beni engelledi.

Küçük Şeytan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin